Yangınlar, protestolar, gösteriler, ölümler, yaralanmalar, kavgalar, kargaşalar...
Göstere göstere yapılan bir provokasyonun, bu kadar sonuç vermesinde bir gariplik var. İslam'ın ve Müslümanların imajına darbe vurmak için yapılan provokasyonun çirkinliği, kepazeliği, alçaklığı bu kadar ayan beyan ortadayken, yanlış imajı beslemek için İslam dünyasının neden bu kadar iştahlı olduğunu sorgulamamız lazım. Bunu sorgulayabilsek belki İslam'ın anlayışına yeniden dönebiliriz.
Evet, son olaylar bize bir kere daha İslam'ın ruhuna yeniden dönmemiz gerektiğini söylüyor. İlk emri oku olan bu din, bizi ruhunu anlamaya bir kere daha davet ediyor. Boyumu çok aşan bir söz söylemekten Allah'a sığınarak diyorum ki, sadece son olaylar değil genel anlamda Müslümanların İslam'ı anlama problemi var. Öyle ki oluşturulan yanlış imaj sebebiyle, bugün İslam'ı hiç bilmeyen ve dışarıdan bu dini gözlemleyen birisi, 'dünyada insanları kesmeye gelmiş bir inançtan' söz edildiğini zannedecek.
Hz. Peygamber'in (sas) temel mesajı, 'Allah vardır ve onun ortağı yoktur' değil midir? Yani mesajın bütün ruhu ve her şeyi; Allah'ı en doğru şekilde anlatabilmektir. Yoksa elde bir kılıç, bir silah Müslüman olmayan herkesi kesmek, ortadan kaldırmak, yakmak-yıkmak değildir. 'İslam barış dinidir' gibi beylik bir söz söylemiyorum ama İslam böylesine kargaşa ve terör dini de asla değildir. Ancak en çağdaş anlatım dilinde bile İslam, hep savaşlarla, kılıçlarla dile getirilmeye devam ediyor. Mesela televizyonlarda gösterilen ve İslam'ı anlatan film ya da dizilerin büyük bir bölümü, 'Allah'ın kılıcı, İslam'ın kılıcı' vs. gibi isimlerle başlıyor. Filmlerin neredeyse tamamı elinde kılıç, kesmek için adam arayan Müslümanlarla dolu. İslam'ın doğuşu diye sürekli savaş filmi çekiliyor. Allah'ı anlamanın, yaratılmanın, kul olmanın, tabiattaki muhteşem dengenin, tefekkürün neredeyse esamesi yok.
Oysa din bu mudur? İslamiyet, yeryüzündeki bütün insanlara Allah'ı tanısınlar, O'nun birliğini ve ortaksızlığını öğrensinler diye gelmemiş midir? İslam'ın o evrensel, o İlahi mesajına insan olarak yaratılmış herkes muhatap değil midir? Biz Müslümanlar olarak bu dinin mesajını en doğru şekilde Norveçliye, İngiliz'e, Alman'a, İspanyol'a, Çinliye de anlatmakla mükellef değil miyiz?
Empati yapalım; ellerinde sopalar, silahlar, yakıcı maddelerle bizi öldürmeye gelen insanların ne söylediğini dinler miyiz? Velev ki içinde çok doğru mesajlar da olsa, böyle bir inancın ne dediğine bakar mısınız? Müslümanların hepsi tabii ki böyle değil. Ama dünyadaki imajları maalesef böyle.
İslam'ın bugünkü imajı, İslam karşıtlarının bir oyunu ya da tezgahı olabilir. Velev ki tezgah... Peki bizim bu oyun karşısındaki tutumumuz nedir? Öncelikle çağı ve dini anlamak, cehaletle başa çıkmak için neler yapıyoruz? İnsani boyutta protesto etmeyi bilmeyen, baskı grubu olmaktan çok vahşet grubu olmayı tercih eden Müslümanlara, bu yaptıkları şeyin dinin ruhunu nasıl baltaladığını, İslam'ın evrensel mesajını nasıl da dar bir alana hapsettiğini nasıl anlatacağız?
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin söylediği gibi; "Kalıcı müspet değişimler ancak barışçı ve diyaloğa açık bir yaklaşımla gerçekleşebilir. Masum insanları hedef alan şiddet, onu müdafaa etme iddiasıyla yola çıkılan İslam'ın ruhuna ihanettir. Müslümanlara yakışan, tepkilerini dinlerinin izzetine uygun bir tarzda barış ve sükûnet içerisinde ifade etmeleridir."
(Zaman gazetesinden alınmıştır)