Birileri yine Türkiye\'de üzerinde çok ciddi bir oyun oynuyor. Herhangi bir \"şok olay\" zaman geçirmeden \"The Cemaat\"in üstüne atılıyor.

Her olayda \"The Cemaat\"ten birinin arayıp \"evet biz yaptık\" demesi bekleniyor.

Sanki karşımızda \"The Cemaat\" adı verilen bir terör örgütü var, iktidarı ele geçirmek için her gün gizli gizli hesaplar yapıyor, sonra da gizli ajanlarını her yere salıp operasyonlar gerçekleştiriyor.

Böyle düşünenlerin Türkiye\'de \"cemaat\" yapılanmalarından, niye var olduklarından hiç ama hiç haberleri yok.

Örneğin \"The Cemaat\"i anlayan, bilen, varlığının en önemli nedeninin \"hizmet etmek\" olduğunu anlayan birinin ona \"öcü\" muamelesi yapması mümkün mü?

Ama böyle düşünmemizi sağlayanların Türkiye\'deki sakat düşünce ikliminde her türlü \"cemaat öcüsünün\" nasıl bir korku ortamı yarattığından haberleri var.

Bu nedenle de Türkiye\'yi karıştırmak istediklerinde ya da projektörlerin kendilerini değil de başkasını aydınlatmasını istediklerinde, suçu \"The Cemaat\"in üstüne yıkıp kolayca izlerini kaybettiriyorlar.

İşte son olay!

Diyelim ki görevden alınan savcının gönlü \"The Cemaat\"te. (Türkiye\'de inanç özgürlüğü var, işiyle inancını karıştırmadığı sürece herkes istediği cemaate gönlünü verebilir.) KCK dosyasını eştikçe içinde MİT elemanlarının da karıştığı suç unsurları buldu, ne yapacaktı?

Şike operasyonu da Olgun Peker\'in telefonunun dinlenmesiyle başlayıp daha sonra Aziz Yıldırım ve diğerlerine uzanmamış mıydı?

Savcı suç unsurlarına ulaştığında gereğini yapmasaydı asıl suçu o zaman işlemez miydi?

Savcılık şöyle bir şey mi yani: \"Oooooo işin içinde MİT var, bunun ucu şuraya buraya gider ben o yüzden hiç sesimi çıkarmayayım.\"

Savcının görevini yaptığı çok açık, burada şapkasını alıp düşünecek olan \"suç unsuru\" davranışları bilerek ya da bilmeden gerçekleştirenler.

Çünkü söz konusu savcı, eğer hiçbir şey yapmasaydı da dosyadaki gerçekler değişmeyecekti ki... Sadece söylenen şu olacaktı: \"Gördünüz mü, The Cemaatçi iktidara dokunuyor diye suçu örtbas etmiş!\"

(BUGÜN)