Kibirli küçük şeytanlar ordusu… sanmayın ki bir avuçlar… medeniyet panzehrine direniyorlar…
Nefret yüklü omuzları… Öyle ağırlaşmış ki yürümesi zorlaşmış, yollar önlerinde uzanıyor ama yürüyesi yok hiç birinin . Kimi hapiste, kimi kendi hapsinde, gündüzü yok, hep gecede... Kimi canlar almış, kimi kendini öldürmekte. Dünyanın en gelişmiş ülkesi diyorsunuz, bakıyorsunuz nefret bombası atıyor biri diğerinin üstüne. Kimi gerçekten bombalıyor, kimi yasalardan siliyor ötekileştirdiğini, kimi gözden, kimi gönülden… Hemen her ülkenin tarihi katliam dolu. Ama ne acıdır ki bugünleri de. Tarihten ders alan yok.
Ötekileştirme yokuşunu üşenmeden tırmananların geldiği zirvede ırkçılık durağı var. Kimilerine anlamsız geliyordur nefretle suç kelimelerini yanyana getirmek. “Normal” kabul etmeye başladığımız, günlük hayatımıza alıp içselleştiridiğimiz, azı karar çoğu zarar kategorisine yerleştirdiğimiz nefret ve tabii ki beraberinde gelen cinayetler yüzyılın vebası aslında.
Buzdan ırkçılık dağının görünen kısmında ‘farklılıklar’ var. Buzdağının altında ise sevgisiz, saygısız, anlamlandırılamamış, ‘acınası’ hayatlar, düşünmeyen beyinlere ezberletilmiş kin dolu cümleler. Buyrun size medeniyetin göbeğinden terse akan nehir görüntüsü; Amerika yeni nesil Klu Klux Klan üyelerini, Avrupa genç Nazileri kucaklıyor. Ülkenin karizmasını sarsan çingeneleri atmak için halk Sarkozy’i bırakıp Markozy’i seçiyor, Romenleri sabun yapmak, Türkleri bıçaktan geçirmek isteyen Bulgar gençler manşetlere çıkıyor. Derin devletler, sığ siyasiler hatta medya ırkçılığı alttan alttan destekliyor. Avrupa gamalı haçları deri ceket sırtlarına geri taşıyor…
Fransa, Avusturya, Belçika, Danimarka, Bulgaristan, İsviçre, Macaristan, Hollanda, Norveç, Almanya ve şimdi de kurdukları birliğe rağmen kayaya oturttuğu gemisini yüzdürmek için çareyi dümeni ‘aşırı sağa’ kırmakta arayan Yunanistan… Şişirilmiş milliyetçilik, korkutulmuş gençlik, özgüvensizlik, başarısız ekonomik politikalar çok tehlikeli unsurlar ırkçılığı körükleyen. Bir nevi kabartma tozu… Ve tabii en önemlisi sevgisiz, saygısız, bencil yetiştirilen, ‘yok etmek’ kavramı oyun gibi gösterilen çocuklar. Var olmaya anlam yüklemediğinizde yok etmenin kolaylaştırıldığı bir dünya.
Avrupa ırkçılığa resmen kucak açtı. Söylemde kalmıyor ‘benim toprağım’. Irkçı cinayetlerin ardında derin devletler, sığ siviller, akılsız siyasetçiler, büyük abilerin küçük maşaları sivil örgütler, hepsi var. ‘Ülkeyi yabancılardan temizleyeceğiz sonra bi güzel kalkınacağız’ diyen parti yönetime getiriliyor artık. Dünya kan görmeye öyle alıştı ki temizliğin şeklini merak eden yok.
Tüm bu cümleler yazıya dökülmek için birbirlerini itelerken kafamda, yanından geçtiğim dükkanın önünde gençler (aslında çocuklar) yeni çıkmış bir oyun için itişip kakışıyorlar… Afişte silahlar, garip yaratıklar… Yeni bir “öldürmece” oyunu daha… Çocuklarımız için ötekiler, savaş ve öldürmek artık çok normal kavramlar.
(Bugün gazetesinden alınmıştır)