Beklediğimiz Yeni yıl geldi deyip tam sevinecekken  ilk günlerinde geçmiş yıldan kalan sıkıntıları  peşinde sürükleyerek heyecana sebep oldu. Bu sebepten 2014 yılı uzun ve zorlu geçeceğe benziyordu,  ancak Annan planının yeniden hazırlanıp ortaya sürülen Obama versiyonu  Akdenize bahar gelmeden güneşin sıcaklığını hissettirmeye başladı. Bunu, suların ısınması olarak da düşünebiliriz, fakat bu seferki ısınma tüm dünya ülkeleri ve Birleşmiş Milletler tarafından çok olumlu karşılanarak desteklendi. Geçen yıl sonundaki yazımızda bahsettiğimiz gibi Doğu Akdenizde bulunan hidrokarbon yataklarının işlenerek süratle Avrupa’nın tüketimine sunulması eski kıtanın Rusya bağımlılığından kurtulmasına yardımcı olacaktır. Bunu kimler geçiktirmeye çalışırsa işi zordur diyebiliriz.


Güney Kıbrıs başkanlık seçimleri biteli bir yıl oldu. Ancak  Kıbrıs Rum lideri hala  masaya oturup Kıbrıs Türk lideri ile görüşmüyordu. Kendisi çeşitli bahaneler yaratarak aylarca bu görüşmeleri ertelemeye çalıştı ve kısmen  başardı sayılır. Her geçen gün Kıbrıs Türk tarafının sıkıntıları artıyor. Ekonomi zorda, işsizlik had safhada, bilgisayarın sistem hatası gibi  ayni çemberin etrafında dönüp duruluyor. Bu çıkmazdan kurtulmanın yolunu geçtiğimiz yazımızda belirtmiştik. Birileri Kıbrıs ta görev yürüten BM gücüne daha fazla ihtiyaç olmadığını söyleyebilse anında görüşmeler başlar ve çok süratle ilerleyerek ortak kurulacak bir “Gevşek Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” ile sonuçlanabilir. Bu tanım bana ait değil. Kıbrıs Rum tarafı lideri kurulacak ortaklığı böyle tanımlıyor. BM nin görev süresi uzatıldı ama ne tesadüf hemen akabinde ortaya çıkan ortak açıklama metni çok beğenilirmiş gibi yapılarak kabul edildi ve Kıbrıs Rumlarının aylardır bütün dünyayı oyalama sebepleri olan ortak açıklama olmazsa masaya oturmayız tehdidi sona ermiş oldu. Bu metin olmadan da görüşmeler devam ediyordu ve seçim sebebiyle ara verilmişti ancak niyeti başka olan Kıbrıs Rum liderliği çeşitli bahanelerle bu işi hep sürüncemede bırakarak konuyu zamana yaymaya çalışıyordu. Böylece ekonomik sıkıntılarla yıpranan Kıbrıs Türk Halkının direncinin kırılabileceğini zannediyordu. 1963 – 1974 yılları arasında Kıbrıs Türk Halkının yaşadığı sıkıntıları bu dünyada çok az halk yaşayıp  ve ayakta kalmayı başarabilmiştir. Bugün özgür ve emniyette olan bu halkın zorlukları aşması kolaydır. Ancak Kıbrıs Rum tarafı  içinde bulunduğu  ve kendi aymazlıkları ile düştükleri bu ekonomik çöküntüden  nasıl çıkacaktır? Çöküşe giden yolda on yıllardır  önce Ortadoğu sonra  Rusya’dan gelen varlıklarla idare ettiler, sonunda kumdan kaleler  kuvvetli bir rüzgarda yerle bir oldu. Bu noktada adı yeni versiyon olan plan, hidrokarbon yataklarının hatırına süratle her iki tarafa  yardımcı olacaktır.


Öncelikle yukarıda değindiğimiz yeni devlet modeli hayata geçmelidir. Bu durum siyasi eşit iki taraf ve belirli orana göre varlıkların bölüşülmesi anlamına gelmektedir. Oysa Kıbrıs Rum tarafı herşeyin tamamını  istiyor. Gelin çıkın bu işin içinden.  Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde çıkarılacak olan yeraltı kaynakları en yakın pazarlanabilir ve/veya ulaştırılabilir kara parçası olan Türkiye’nin sahillerine çıkıp oradan da Yunanistan üzerinden Avrupa ülkelerine ulaşacaktır. Bu senaryodan pek çok kesim mutlu olacaktır, varlıkların tamamını isteyen  Kıbrıs Rum tarafı hariç. Önümüzdeki günler çok heyecanlı geçeceğe benziyor.