- İki şahıs arasında gerçekleşen sulu mu sulu bir “telefon görüşmesi”nde adı geçen üç generalden birini yargılayıp diğer ikisine dokunmayacaksanız...
- “Balyoz” adı verilen muazzam davada, “2003 yılında yapılmıştır” dediğiniz CD’lerin, 2007 yılında yapıldığına dair çok ciddi raporlar ortaya çıkacaksa...
- Döneminde en fazla internet sitesi açtıran ve yaşatan eski Genelkurmay Başkanı’nı “Ama o çok demokrat bir paşa idi” diyerek tanık sıfatıyla bile duruşma salonuna getirmeyeceksiniz...
- Döneminde internet sitesi kurduğu bile şüpheli eski Genelkurmay Başkanı’nı internet sitesi kurmak suçundan tutuklu yargılarken, kendi elleriyle muhtıra yazdığını itiraf eden eski Genelkurmay Başkanı’na dokunmayacaksınız.
- Söz isteyen sanık avukatını bir iki üsteledi diye duruşma salonundan atma kararı verecekseniz.
- Lehte delilleri elinizin tersiyle iterken aleyhte ne bulursanız torbaya dolduracaksanız.
- “Ben o gün orada bile değildim” diyen askeri, orada olmak suçundan aylarca tutuklu bırakacaksanız.
- Yaptığınız yargılama biçimi, sıkıyönetim mahkemelerindeki yargılama biçimine benzetilecekse...
Sizi ciddiye almamızı nasıl bekleyebilirsiniz?
* * *
Kabul:
Darbe girişiminde bulundukları iddiasıyla generalleri yargılamak yürekli bir iştir.
Ama durun bir dakika...
Unutmayın ki:
Bu işi hakka, hukuka, adalete, ciddiyete ve dikkate riayet ederek yapmak çok daha yürekli bir iştir.
Yerim neden KESK’in yanıdır?
“4+4+4” modelinde...
- Tamam, muğlaklık var.
- Tamam, sorunlu taraf var.
- Tamam, yasanın getiriliş biçiminde sorunlar var.
- Tamam, okul öncesi eğitim meselesi halledilmedi. Ancak...
“4+4+4” modeli, bütün sorunlu taraflarına rağmen hepten elin tersiyle itilecek bir model de değil.
Ya da şöyle söyleyeyim:
En azından bazı kesimlerden yükselen öfkeli tepkileri hak etmiyor.
Yani...
Ortalığı ayağa kaldırmayı, Tandoğan’da miting düzenlemeyi, protesto gösterileri yapmayı gerektirecek bir durum yok.
Tabii bana göre...
Ancak başkaları, benden çok farklı düşünebilir.
Ve sokaklara fırlayabilir.
Bu durumda...
“Şunlara bak... Ortada bir şey yokken sokaklara döküldüler” diyebilir miyim?
Tabii ki diyemem.
Çünkü işin bu noktasında “gösteri yapma hakkı” devreye girer.
Hele o gösteriye polis, biber gazıyla, copla ve tazyikli suyla müdahale ediyorsa...
Benim yerim hepten KESK’in yanı olur.
* * *
Kısacası...
Benim “KESK” gibi düşünmemem... KESK’in gösteri yapma hakkına sahip çıkmama engel değildir.
Tıpkı... Yakın geçmişte...
İslamcılar gibi düşünmeyip...
İslamcıların haklarına sahip çıkanlar olduğu gibi...
Savunurken böyle
BAŞBAKAN Erdoğan, Kars’ta yıktırılan “İnsanlık Anıtı” için “ucube” demişti. Kars’taki heykelin sahibi heykeltıraş Mehmet Aksoy, Başbakan Erdoğan hakkında hakaret davası açtı.
Başbakan’ın avukatları, mahkemeye bir savunma dilekçesi sundular. Savunma metninde şu cümle var:
“Politikacı ve sanatçıların eserlerine yönelik sert eleştirilere açık olması gerekir.”
* * *
Bu savunma cümlesini okuyunca... Ben gülümsedim.
Siz de gülümsediniz mi?
İtiraflarım
- SOKAKTA karşılaştığım kişilerin övgülerini de, yergilerini de hep aynı arzuyla dinliyorum: Allah’ım ne olur bir an önce bitsin.
- Bir gecede dört film seyredince sabah kalktığımda aklıma sadece en kötüsünden sahneler geliyor.
- “Kadına küfür yakışmıyor” diyeceğim de feministlerden tırsıyorum.
- Az yaşlanmış olmak gerçeğinden kaçmak için çok yaşlanmışım gibi konuşuyorum.
- Aktif tiyatroculardan çekindiğim için “tiyatro öldü” şeklindeki görüşümü yüksek sesle ifade etmekten kaçınıyorum.
- Eskiden çok şiir okurdum. Hatta ezberlerdim. Ama artık bırakın ezberlemeyi okumuyorum bile...
CHP’liler için Gökçek’le mücadele rehberi
- KARŞISINDA sükunetinizi muhafaza edin.
- Hepiniz birden cevap vermeyin...
- İçinizden birini “Melih Gökçek uzmanı” olarak tayin edin...
- Adı geçtiğinde sadece gülümseyin.
- İddialarına karşılık vermek yerine hakkında iddialarda bulunun.
- Onu sevmeye çalışın.
- Kendisine yakın durup partiniz hakkında yanıltıcı bilgiler verin.
- Kendisinden randevu alıp randevuya gitmeyin.
- Hakkında “yakında CHP’ye geçecek” diye tevatür yayın...
- Kendisinden sokağınıza havuz yapmasını isteyin.
- Uğraşmayın, uğraştırın.
Gündeme uygun film tavsiyeleri
- BAŞBAKAN Erdoğan’ın Türk futbolu için Thatcher modelini önerdiği şu günlerin hatırına... “Demir Lady” adlı film.
- Asker yargılamalarının yoğun bir şekilde devam ettiği şu günlerin hatırına: “Birkaç İyi Adam” adlı film...
- Biber gazının, copun ve tazyikli suyun başrollerde olduğu şu günlerin hatırına: “Sekiz Sütuna Manşet” adlı film...
- Eğitim tartışmalarının yoğun bir şekilde gündemde olduğu şu günlerin hatırına: “Ölü Ozanlar Derneği” adlı film...
- Suriye’ye müdahale seçeneğinin ciddi bir şekilde belirdiği şu günlerin hatırına: “Yalanlar Üstüne” adlı film...
Demokrasimiz için yedi yeni niteleme
BİR: Biber gazı demokrasisi...
İKİ: Gizli tanık demokrasisi...
ÜÇ: Tazyikli su demokrasisi...
DÖRT: Tape demokrasisi...
BEŞ: Tükürük demokrasisi...
ALTI: Cop demokrasisi...
YEDİ: İddianame demokrasisi...
(Hürriyet)