Fatih Sultan Mehmed’e ait pek çok obje günümüzde dünyadaki müzelerde sergilenmektedir. Bu parçalar içerisinde kuşkusuz ki en göze çarpanlar, 15.yy.ın ünlü İtalyan ressamlarından Bellini’nin çizdiği ve günümüzde Londra’daki V&A Müzesi’nde sergilenen meşhur tablosu ile pek çok müzeye dağılmış madalyonlarıdır.
Osmanlı Sultanı II.Mehmed’in, Avrupalılar tarafından da çok takdir edilen ve Avrupa Rönesansına ait olarak değerlendirilen ve kendisini diğer Osmanlı sultanlarından ayıran farklı karakter özellikleri en çok da bu tablo ve madalyonlarda gözlenebilir. Zaten tam da bu sebeple Fatih'e ait objeler dünya müzelerinde Türk eserleri kısımlarında değil, çoğunlukla Avrupa Rönesansı salonlarında sergilenir. Çünkü Avrupalılar için de, Fatih klasik bir Doğulu, Müslüman veya Türk değildir. O diğer tüm özelliklerinin yanında, aydın, entellektüel, sanatın koruyucusu, Batı medeniyetinin değerini bilen gerçek bir Rönesans insanıdır.
Fatih’in, Avrupalılar tarafından da çok takdir gören bu entelektüel ve Batılı yanlarının gelişiminde, 15.yy. Osmanlısının elindeki en Batılı şehir olan Edirne’de doğmuş ve büyümüş olmasının da etkisi mutlaka vardır.
“Edirne doğumlu” Fatih Sultan Mehmed’in, 29 Mayıs 1453 günü İstanbul'u alması Türkler için olduğu kadar Avrupalılar için de çok büyük ve önemli bir olay oldu. Ancak İstanbul tek başına yeterli değildi. Bizans’ın devamı niteliğindeki Mora Despotluğu ve Trabzon Devleti de alınmadan “Roma mirasının” tamamına sahip olunamazdı. Bu sebeple İstanbul sonrasındaki öncelikli hedefler, doğal olarak belliydi. Nitekim sadece 8 yıl içinde Mora ve Trabzon alınıp da Bizans'a ait tüm toprakların ve “kadim Roma mirasının” sahibi artık Türkler olunca Avrupalılar önce ciddi anlamda korkmuşlardı. Ancak zamanla bu korkuya hayranlık eklenmiş ve 15.yy. sonuna doğru Avrupa'da "Osmanlı-Türk-Fatih" etkisi kendisini her alanda ama özellikle sanatta hissettirmişti.
Fetih’ten sonra İstanbul’a çağırılan ünlü İtalyan sanatçı Bellini, Fatih tarafından kendi evinde, Topkapı Sarayı’nda ağırlandı. Bir süre sarayda yaşayan Bellini, -sultandan önce- çevresindeki insanların ve manzaranın pek çok resmini çizdi. Bu tarz ön çalışmalarla yeteneğini Fatih'e gösteren Bellini, sultanın tablosunu çizmeye hak kazandı. Bugün Londra’daki V&A’de sergilenen meşhur Fatih Sultan Mehmed tablosu işte bu sürecin sonucudur. Tabloyu İstanbul'da bırakan Bellini, sultandan aldığı yüklüce ücretin yanından sarayda çizdiği pek çok eskizi de Venedik’e götürdü. Buradaki atölyesinde, bu eskizleri kullanarak Sultan’ın pek çok madalyonunu yaptı. Bu madalyonlar elden ele Avrupa’ya yayıldılar. Ferrera ve Gioanni gibi başka İtalyan sanatçılar da Venedik, Floransa , Genova gibi önemli kültürel merkezlerde Fatih'in madalyonlarını yaptılar. Bu madalyonlar kısa sürede Avrupa krallarının ve zenginlerinin koleksiyonlarını süslediler.
Günümüzde New York, Boston, Londra, Paris, Oxford gibi şehirlerdeki büyük müzelerde sergilenen bu madalyonların bir kısmı, Fatih tarafından Venedik'ten İstanbul'a çağırılan ünlü İtalyan sanatçı Bellini'nin eskizlerini örnek almıştır ve son derece gerçekçidir. Ancak bir kısmı ise tamamen hayal ürünüdür ve Avrupalıların kafasındaki "Doğulu Türk/Müslüman" imajını yansıtırlar.
Bu yazının görsellerindeki madalyon fotoğraflarından bir tanesi oldukça ilginçtir. Ön yüzdeki Fatih'in portresinin çevresinde Latince olarak MAVMHET ASIE AC TRAPESVNZIS MAGNE QVE GRETIE IMPERAT, yani ASYA'NIN, TRABZON'UN VE YUNANİSTAN'IN BÜYÜK İMPARATORU MEHMET yazar.
Madalyon un en ilgi çekici kısmı ise arka yüzündeki resimdir. Bu resim Greko-Romen tarzda çizilmiştir. Savaş Tanrısı Mars'ın dizginlerini tuttuğu 2 atın çektiği bir zafer arabasının arkasında, başlarında taçlarıyla 3 çıplak kadın bulunur. Bu kadınlar zincire vurulmuşlardır ve zincir atlı arabanın sahibi olan, yani bu kadınları ele geçirmiş olan sürücünün (yani Fatih’in) elindedir. Sürücü muzaffer ve mağrur bir şekilde arabanın üzerinde ayakta durur. Elinde de evrenin hakimi olduğunu belirten alametler mevcuttur.
Arkadaki 3 kadın "Büyük Türk Sultanının" fethettiği Bizans'ın 3 toprağını/tacını temsil eder. Zaten bu, kadınların yanlarında da isimleri şeklinde yazılmıştır: GRETIE (Yunanistan), ASIE (Asya) ve TRAPESVNZIS (Trabzon). Böylece Fatih artık 3 TACI OLAN Büyük Bir İmparatordur! Madayonun Fatih’i övmesi bununla da bitmez. Arabanın altına uzanmış olan erkek Denizleri, kadın ise Karaları sembolize eder. Böylece Fatih artık KARALARIN VE DENİZLERİN de hakimidir!
Hem bu madalyonda hem de diğer madalyonlarda ve dahi Bellini’nin meşhur tablosundaki 3 Taç, Fatih’in Bizans’ın 3 tacını, yani İstanbul, Mora ve Trabzon’u ele geçirmesine gönderme yapar.
1480’lerde Floransa’da heykeltıraş Bertoldi Giovanni tarafından yapılan bu madalyon, Avrupa’da yapılmış sanat eserleri içinde, Osmanlı Sultanı “Edirneli” Fatih Mehmed’i en fazla öven, onu en yüksek mertebeye yerleştiren, onu Batılı bir muzaffer kral olarak en başarılı şekilde resmeden örnektir. Bu madalyondan 2 tanesi günümüze kadar gelebilmiştir. Birisi Londra’da British Museum’da diğeri ise Oxford’daki Ashmolean Müzesi’nde sergilenmektedir.