Pazartesi günü Meclis oturumunda nisap sağlanamaması ile birlikte bir süreden bu yana spekülatif bir tavır içerisinde olanlar da hemen pençelerini çıkardılar. Muhalefet haklı bir tepki olarak ‘iş yapamıyoruz, vatandaşa hizmet götüremiyoruz’diye tepki gösterdi. Vatandaşlar, ‘zaten bir şey yapmazlardı artık alenen yapmıyorlar’ diyerek olaya yaklaştı. Muhalefete yakın olan bazı kalemler de ‘felaket senaryoları ve galeyana getirici söylemler’ için oynattı kalemlerini…
İktidardan özellikle de Parti Genel Başkanı İrsen Küçük’ten ve Genel Sekreter Hasipoğlu’ndan ise, ‘kırgınlık ve sorun yok’ mesajları verildi. Parti içerisinde bir sorun olsa bile, ‘evet kriz var partide’ denileceğini beklemiyorduk zaten…
Ancak atalarımızın şu ‘iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır’ sözünü de akıldan çıkartmamak lazım. İş yapamamaktan, karar üretememekten ve memleket meselelerini görüşememekten şikayet eden muhalefet partileri, kısa aralıkla meclis kürsüsünü kilitlemediler mi? Eylem yaptılar, direndiler. Halkın menfaatlerini korudular ancak bunu yaparken başkalarının haklarını kısıtladılar. Birinin hakkını savunduğunuz zaman başkasının özgürlüklerini ve haklarını kısıtlamamaya dikkat etmeniz lazım.
Ülkemizde özelleştirmeyi savunan ve reddeden iki grup var. Ancak bu partilerimiz meclis kürsüsünde sadece özelleştirme karşıtı grubun haklarını savundular. Bu esnada özelleştirme yanlısı grubun hak ve özgürlüklerini kısıtladılar. Aslında temel istekleri iktidarın bir an önce değişmesi ve erken seçime gidilmesi…
Ancak ben bugün bir erken seçim olsa sandıktan bugünkünden farklı bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. Vatandaşlarımızın büyük bir kısmı sandıkta şimdinin ana muhalefeti CTP’yi cezalandırmak istediği için tercihini karşıt görüşten yana kullandığını ifade etti. Ancak ne yazık ki her ne kadar UBP hükümeti eleştirilse de yerine geçebilecek alternatif ve kararlı bir siyasi parti henüz ülkemizde mevcut değil. Geriye koalisyon hükümeti seçeneği kalıyor tabii ki ancak o da beraberinde ‘koltuk paylaşımı’sorunu getireceği için sağlıklı ve uzun ömürlü olarak görülmüyor.
Peki o zaman yapılması gereken nedir?
Ülkemizde pek çok konuda sıkıntı ve darboğaz yaşıyor. Bunu her fırsatta dile getiriyoruz ancak günün sonunda elimizde elle tutulur bir şeyler kalmıyor. Benim bu konudaki görüşüm sürekli olarak eleştirel bir yaklaşımla mevcut yaraları daha da kanatmamak… Biraz daha yapıcı bir yaklaşım sergilenmesi çok daha iyi bir alternatif gibi gözüküyor… Bu konudaki en önemli rol de siyasi partilere düşüyor. Yıkıcı bir yaklaşım yerine biraz daha yapıcı bir yaklaşım sergilenebilirse ülke adına çok daha yararlı bir tablo ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.