Dünya, 20. yüzyılın sonlarına doğru, 1995 yılında  Kobe depreminin sebep olduğu  ve ABD de 2008 de başlayan Global krizlerini kısa denilebilecek bir sürede atlattı. 2020 yılında pandemi ile başlayan Ekonomik Durgunluk, Şubat 2022 de başlayan Rusya-Ukrayna savaşıyla, Global bir Dünya Ekonomik Krizine dönüşmüştür. Rusya-Ukrayna savaşıyla zirveye çıkan ekonomik kriz, başta  Avrupa  ülkeleri olmak üzere Dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunu etkilemiştir. Bugünkü krizler kolaylıkla atlatılan önceki krizlere benzememektedir. Geçmişteki krizlerde ülkelerin bugünkü kadar döndürülemeyecek oranda borçları yoktu.

Bugün, Dünyanın en borçlu ülkesi Amerika’nın 35 Trilyon Dolara yaklaşan  finansal borçları vardır. Amerikaya borç veren ülkeler, verdikleri borçları yerine koyamayacakları için, zincirin halkaları 2027 yılından sonra kopacak ve oluşacak tsunami ülkeleri önüne katıp götürecektir. Amerika ve Avrupa tarafından  her ay yayınlanan olumlu finansal veriler, göstergeler yanıltmasın. Bugünkü Dünya Finans Sistemi  insanları hipnoz etmiştir. 35 Trilyon Dolara yakın  borcu olan ülkenin şirketleri, ülkelere kredi notu vermektedir. Ülkeleri Gri listelere alıp, bir süre sonra sizi Gri listeden çıkardık deyip insanları sevindirik hale getiren, kredi notlarını tahteravalli gibi indirip çıkaran bu komedi gösterilerinin böyle devam edemeyeceği bilinmelidir. Dünya artık bu komedileri kaldıracak ve sürdürecek durumda da değildir. Bugün ABD, Doların Dünyada birinci sırada Rezerv Para olma avantajını tepe tepe kullanmaktadır. Ülkeler  halklarının refahını sağlayacak reel ekonomik yapıyı gün geçtikçe kaybetmektedirler.

Ellerine verilmiş Telefonlarla uyku dışındaki zamanlarını Sosyal Medyada harcayarak, düşünme melekeleri hipnoz edilmiş insanlar, bir süre sonra ulaşamayacakları  konut ve geçim zorluğunun acı gerçeklerini hissetmeye başlayacak ve yakın zamanda uyanacak, hükümetlerine finansal verilerin mükemmel olduğu her şeyin yolunda olduğu, hayatın gerçeklerine uymadığını haykıracaklardır.

Dünyanın gelişmiş bir çok ülkelerinde ve Avrupada bundan sekiz- on yıl öncesine kadar asgari ücretle  çalışan bir insan ev almak için mortgage alabiliyordu. Bugün ev almanın hayalini bile kuramıyorlar. İnsanlar, birinci sırada en tabii ihtiyaç olan konuta ulaşamadıktan sonra, enflasyonun  sıfır dahi olmasının bir önemi yoktur. Finansal rakamlar ninnisi ve narkozuyla uyutulmuş, rehavet içinde yaşatılan  insanların durumunun böyle sürekli devam edeceği düşünülmesin. Havalanmış bir uçak havada süresiz kalamaz çünkü yakıtı bitmeden yere inecektir.

***

Pandemiyle önemli bir güç kaybetmiş Dünya Ekonomisi, 2014 yılında başlayıp, Şubat 2022 de fiili bir savaşa dönüşen Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayan Global Ekonomik krizinde, Dünyada gıda fiyatlarında  kısa bir süreliğine  artışlar olmuştur.  Önceki yazılarımızda da belirtmiştik. İngiltere yüzde seksene  varan gıda maddelerini Dünyanın çok sayıda ülkelerinden ithal etmektedir. İngiltere’de, bu kriz döneminde çok az sayıda Gıda fiyatlarında yüzde yüze yakın artışlar olmuştur. Dünyanın bir çok ülkelerinden ithalat yapıldığı için, İngiltere’deki gıda fiyatları, Dünya ölçeginde Gıda fiyatlarının bir göstergesini oluşturmaktadır.

Türkiye, Dünya’da Tarımda kendi kendine yeten sayılı ülkelerden biridir.  Dünyada aşırı bir şekilde fiyatlar sürekli artmadığı halde,  Gıda fiyatlarının önemli bir sayısında, bu kriz sürecinde gerekli kontroller yapılamadığı için,  hiçbir ekonomik izahı olmayan,  emtiaların bir çoğunda yüzde bine varan, süreklilik arz eden düzensiz artışlar olmuştur.  Adeta saldırırcasına keyfi fiyat artışları olmuş ve halen de olmaktadır. İki yıl önce Marketlerde Borsa seansı gibi günde üç-beş defa fiyat etiketi değişimleri olması, bir alışkanlık meydana getirmiş ve bugünkü enflasyonun düşürülmesinde negatif etkisi olduğu bilinmelidir. Bir günde beş defa değiştirilen etiket fiyat artış hareketi  Ticari  Ahlakı sıfırlamıştır.

20- 30 TL maliyeti olan bir lahmacun hangi mekanda olursa olsun 1500 TL ye satılması, üreticiden 5 TL ye çıkan bir ürünün marketlerde ve pazarlarda 50 TL ye satılması Ticari Ahlaksızlığın başlangıcını oluşturmuştur. Bu Ticari Ahlaksızlık, son iki yılda maalesef toplumun genelinde kılcal damarlarına kadar her kesime yayılmıştır. Bugün toplumun genelinde, büyük küçük firma ayırımı olmaksızın, üretilen bir emtia maliyet hesabıyla satılmamakta, herkes tutturabildiği fiyatlara malını satmaktadır. Hizmet sektöründe dahi 100 liralık bir parça değişimine 1.500 TL fiyat uygulandığı yaşanmaktadır. Bir Restaurantda yenilen bir yemeğin, bir hafta veya bir ay sonra en az yüzde otuz değişik fiyat artışıyla yiyebilmenin hiçbir ekonomik izahı yoktur.  Döviz artmadığı ücretler artmadığı, etin, sütün fiyatı artmadığı halde, Restaurantın maliyet hesaplaması kuralları dışında, tuturabildiği mantığıyla fiyat belirlemesi Ticari bir Ahlaksızlıktır. Türkiyede Enflasyonun düşürülmesinde en önemli unsur fiyat kontrolunu sağlayarak bozulmuş Ticari Ahlakı yerine oturtmaktır.

*****

Bugün insanlar yüzde seksene yakın ödemelerini kredi kartlarıyla yapmaktadır. Kontrol sistemi, Yazılım Proğramları geliştirilerek Pos cihazlarından alınan fiyat hareketleriyle masabaşında rahatlıkla sağlanabilir. Fiyatlarda genel maliyet muhasebesi kurallarına uygun olmayan keyfi fiyat artışlarının hesabı, vergi cezaları uygulanarak firmaların elinden alınmalıdır. Hangi mevsimde olursa olsun bir bardak nar suyunu 1.200 liraya satan büfenin bu hareketi ibret olsun diye hem cezalandılmalı hemde meslekten men edilmelidir. Bu hareketin cezasız kalması hesap sorulmaması, Ticari Ahlaka uymayan işlemlerin devamını  getirmiş ve getirecektir. Şurası unutulmamalıdırki, Ticari Ahlak yerine oturtulmadan ve Mali Kontrol Mekanizması tam anlamıyla sağlanmadan, bir defa yerinden oynatılmış taşlar yerine yerleştirilmeden, enflasyonun istenen hedefe düşürülmesi mümkün olamıyacaktır.

****

Son 4 yılda bütün Dünya ülkelerinde etkisini göstermiş Pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşının zirveye çıkardığı Ekonomik krizlere ilave olarak, Türkiye Ekonomisinin bütün katmanlarını etkileyen ve ilk aşamada 150 milyar Dolardan fazla harcama maliyetlerine ulaşacak iki tane deprem felaketi yaşanmıştır. Yaraları sarmak için iki yıl gibi bir süre geçmeden, 300 binden fazla sayıda konut  yapılmış ve halen yapılmakta,  kademeli olarak sahiplerine teslim edilmektedir. Dünyada bu sayıda konut yapımı, başka hiçbir ülkede iki yıllık süre içinde yapılıp bitirilmemiştir.

Birliğine girmeye can atılan bütün Avrupa ülkelerinde, 65-67 yaşından aşağı emeklilik yoktur. Avrupa ve Dünyanın birçok ülkelerindeki 65 yaş uygulamasına rağmen, 40 yaşında insanlar EYT sistemiyle emekli edilmiş ve uzun yıllar düzeltilemeyecek emeklilik sistemiyle oynanmış ve emekli maaşlarının yeterli bir şekilde arttırılmasına engel olmuştur. Türkiyenin nüfusu yaklaşık 85 milyon emekli sayısı 16 milyondur. Bunun sonucunda 1.63 çalışan bir emekliye bakıyor duruma gelmiştir. Dünyada kabul görmüş oran  1 çalışanın 4 emekliye bakmasıdır. Yaklaşık 60 milyon nüfuslu İngiltere'de emekli sayısı 10 milyonun üzerindedir ve emekli-çalışan oranı 1'e 4,5 düzeyindedir.                                        

Döviz artmasın diye icad edilmiş Kur Korumalı Mevduat  sistemi, Ekonomide etkisi bir müddet daha sürecek olumsuzluklar meydana getirmiştir. Deprem, EYT ve KKM ye  verilen destekler sonucunda, bugün Türkiye Dünyanın en yüksek enflasyonunu yaşayan ülkelerden biri olmuştur. Depremlere, EYT ye ve KKM ye yapılan harcamalara rağmen,  Türkiye Ekonomisi gelecek olumsuzluklara karşı  stabil bir durumdadır.   Türkiyenin Üç  yüz milyar Dolara yaklaşan İhracat potansiyeli, İthalatını rahatlıkla karşılayacak, görünmeyen kalemlerle sağlanan gelirleri vardır.

****

Borsa halk arasında bazen bir kumar yeri olarak değerlendirilmektedir. Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde mali yapısı güçlü olmayan şirketler Borsaya kote edilmez. Maalesef Türkiye’de Borsaya kote edilen bazı şirketlerin blançolarına ve mali durumlarına bakıyorsunuz asla borsaya kote edilecek durumları yoktur. Yeni kote edilecek şirketi inceliyorsunuz, Borsadan sağlanacak geliri nerede kullanacaksınız, borçlarımızı ödeyeceğiz diye cevap alıyorsunuz. Borçlarını ödemek için borsaya açılan  bir şirketin mali yapısı zaten zayıftır demektir.  Borçlarını ödemek için Borsaya açılan böyle bir şirket, yıllar geçse hissedarına gelir sağlayacak bir temettü veremez. Bu tür şirketler kimler tarafından analiz edilip Borsaya Kote edilmesine karar verilebiliyor anlaşılması zor bir durumdur. Bir Amerikan, İngiliz, Fransız Alman Borsasında mali yapı ve kriterleri güçlü olmayan şirketler borsaya asla kote edilemez.

Bakıyorsunuz borsaya kote edilemeyecek mali yapıya sahip adeta içi boş şirketler, kote edildikten sonra çıktığı fiyatın dört beş katı prim yapmaktadır. Afedersiniz bu kumar değilde nedir. Son beş yıllık periyotda borsaya kote edilmiş şirketleri inceleyiniz, kaç tanesi hissedarına temmettü vermiştir. Bu tür uygulamalar Borsayı güvenli bir yatırım aracı olmaktan çıkarmaktadır. Sistem adeta kumara davetiye çıkarmaktadır. Bu uygulamalar borsayı Dünya standartlarından uzaklaştırmaktadır. Borsa konusu inşallah başka bir yazımızda teferruatlı bir şekilde analiz edilecektir.