HERHALDE yakın zamanlarda çok az milletvekili, yaptığı tek bir açıklamayla ülke gündemi üzerinde Tunceli CHP Milletvekili Hüseyin Aygün ölçüsünde sarsıcı bir etki yapabilmiştir.

Türkiye, günlerdir Aygün’ün Zaman gazetesine Dersim katliamıyla ilgili olarak verdiği mülakatı konuşuyor. Bu açıklamalar CHP içinde de büyük bir sıkıntıya yol açarken, tartışmaların yarattığı en önemli sonuç Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dersim olaylarını bir “katliam” olarak nitelendirip, devlet adına özür dilemesiydi.

ÇÖZME İRADESİ ORTAYA KONDU AMA...


Bu sarsıntının bir diğer sonucu, Dersim’in ağırlıklı olarak Kürt Alevilerin yoğun yaşadığı bir yer olması nedeniyle Alevilikle ilgili tartışmaları da beraberinde getirmesiydi.
Hüseyin Aygün, Alevilik konusunda da önemli çalışmaları olan, Alevilerin sorunlarını her platformda gündeme getiren bir milletvekili. Aygün, bu amaçla bundan bir süre önce hazırladığı bir raporda Ak Parti’nin Aleviliğe dönük politikalarının ayrıntılı bir analizini yaptı ve basınla paylaştı.

Aygün’ün 21 sayfa tutan bu çalışması “Uzlaşma Arayışından Meydanlarda Yuhalatmaya” başlığını taşıyor. Tunceli milletvekili, raporda, ana tez olarak AK Parti’nin Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak “Alevi sorununu ciddiye alan, çözme iradesini ortaya koyan” parti görüntüsünü verdiği, bu çerçevede açılım ve çalıştay sürecini başlattığını, ancak Kürt açılımında olduğu gibi sonradan “inkar ve dışlama” çizgisine girdiğini ileri sürüyor.

DİN KİTAPLARINDAKİ DEĞİŞİKLİKLERDE HATA VAR


CHP Milletvekili, Alevilerin karşılaştıkları sorunları 3 başlık altında irdeliyor. Birinci başlıkta AİHM kararı çerçevesinde zorunlu din kültürü derslerinin müfredatında yapılan değişiklikler yer alıyor. Aygün, burada kitaplara Alevilikle ilgili eklenen metinleri “göstermelik” olarak nitelendiriyor, “değişikliklerin kimler tarafından nasıl hazırlandığını hiçbir Alevi örgütünün bilmediğini” ileri sürüyor, hükümeti “kendi Aleviliğini üretme çabası içinde olmakla” suçluyor.

Hüseyin Aygün, 5’inci sınıfta okutulan kitaptan başlayarak 12’nci sınıfa kadar okutulan din kültürü dersleri kitapların her birini tek tek büyüteç altına yatırıyor. Temel eleştirisi, bu değişikliklerde “Aleviliğin Sünni anlayış içinde anlatılması”. Bir diğer eleştiri, Alevilerin “ibadet yeri” olarak gördüğü ritüellerin kitaplarda “gelenek” olarak tanımlanmış olmasıdır.
Aygün, eklemelerde pek çok maddi hata bulunduğunu belirterek, bunları da tek tek sıralıyor. Milletvekilinin hatalı gördüğünü belirttiği saptamaları yaklaşık 6 sayfa tutuyor.

DERGAHLARIN MALVARLIĞI İADE EDİLSİN


Aygün, ikinci başlıkta, “İade Edilmesi Zorunlu Malvarlıkları” dosyasını açıyor ve Alevilere ait olan dergah ve tekkelerin Cumhuriyet’in ilk döneminde el konulan malvarlıklarının iadesi talebini dile getiriyor. CHP Milletvekili, bu noktada Gayri Müslimlerin el konulan malvarlıklarının iadesine karar verilmesindeki yolun Aleviler için de emsal alınmasını öneriyor. Aygün, bu çerçevede hükümetin öncelikle Alevi malvarlığıyla ilgili resmi arşivi açmasını istiyor.

Milletvekili, tam 7 sayfada iade talebinde bulunduğu Alevilere ait dergah ve tekkelerin listelerini veriyor. Bu bölümde, çoğu İstanbul’da olmak üzere 18 dergah ve Türkiye’nin dört bir tarafına dağılmış 167 tekkenin isimleri tek tek sıralanıyor.
Raporda, üçüncü sorunlu alan olarak AK Partili hükümet üyeleri, siyasetçi ve belediye başkanlarının “Alevilerin inanışlarına siyasi ve felsefi fikirlerine dönük ayrımcı, aşağılayıcı ve ötekileştirici konuşmaları” değerlendiriliyor. Bu bölümde çarpıcı örneklerden biri olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “Alevi olduğunu bildiğim halde nikahını kıydım” sözü dikkat çekiyor. Bu bölüm, Alevilerle ilgili söylem ve dile de dikkat edilmesi talebini içeriyor.

Aygün, raporunun sonunda “AK Parti’nin uzlaşma arayışından meydanlarda Alevileri yuhalatma noktasına geldiğini” belirterek. “Alevileri önümüzdeki dönemde daha zor zamanların beklediğini söylemek ne yazık ki kehanet olmayacaktır” diyor.
Bu haliyle oldukça karamsar bir finalle son buluyor Tunceli Milletvekili’nin raporu.