Türkiye, geçmişiyle yüzleşme açısından işaret fişeği işlevi gören Dersim tartışmaları ile boğuşurken çok önemli bir gelişme oldu.
Bir dönemin popüler ismi, eski MİT'çi Mehmet Eymür dün sabah gözaltına alındı. Evinde arama yapıldı ve ifadesi alınmak üzere Ankara'ya getirildi.
Savcılık kaynakları çok ketum, o yüzden soruşturmanın bundan sonraki aşamasının kimlere ve nerelere kadar uzanacağını kestirmek zor.
Ama kulislere düşen bilgiler de yok değil. Bu kapsamda 'kimlerin kapısının çalınacağı' az çok tahmin ediliyor.
Fakat dünkü gözaltıyı kavrayabilmek için hafızaları tazelemekte fayda var.
Eymür tam 22 yıl MİT'te çalıştı ve 1988'de emekli oldu.
Fakat 1994 Şubat'ında dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından göreve davet edildi. Daha sonraları adı, Kontr Terör Dairesi olacak olan Öze İstihbarat Daire Başkanı oldu.
1993-1994 Türkiye tarihi için çok kritik yıllar.
Faili meçhuller, terör saldırıları ve ekip savaşları... Adeta 'adı konmamış bir savaş'ın yaşandığı yıllardı.
Yıldızları barışmadı
O dönem Eymür kritik operasyonlara imza attı.
Mehmet Ağar ile yıldızı ise hiç barışmadı.
Literatüre 'iki Mehmet'in kavgası' olarak geçen ve yıllara yayılan mücadele yaşandı. 1980'lere kadar uzanan bu kavga önce MİT raporunda sonra da Susurluk'ta gün yüzüne çıktı.
Eymür'ün kaleme aldığı ünlü rapor Ağar ve ekibini tasfiyeye yönelikti. Ama Eymür kaybeden taraf olarak MİT'ten uzaklaştırıldı.
Ağar terfi etti ama Eymür 6 yıl sonra MİT'e geri döndü. Bu kez de yeni bir raporla Ağar'ı suçladı. İddiası ise Ağar'ın Susurluk'la irtibatı olduğu yönündeydi. Fakat kavgada kaybeden yine Eymür oldu ve MİT'in Washington ofisine yollandı.
Ağar ise 11 yıl sonra mahkeme önüne çıktı ve geçtiğimiz eylülde sonuçlanan davada 5 yıl hapis cezası aldı. Ağar cezası Yargıtay'da onanırsa 2 yıl hapis yatacak.
Aslında bu mücadele birçok şeyin de üstünü örttü. Oysa 'iki Mehmet'in konuşması' çok şeyi ortaya çıkarabilirdi.
Özet olarak şunu söylemek mümkün:
Eymür 22 yıl süren görevi nedeniyle çok şey bilen birisi. Bizzat olayların ya içinde ya da konumu gereği gelişmelerden haberdar. O açıdan gözaltına alınması çok önemli. Bir dönem üzeri örtülen, araştırılmayan dosyaların açılacağını söyleyebiliriz.
Tabii Eymür'ün yalnız olmayacağı da aşikâr.
Eğer savcılık 'sonuna kadar' gitmeyi göze alırsa bu soruşturma yeni bir Ergenekon'a döner. O zaman işin içine siyasiler, eski tetikçiler, işadamları ve itirafçılar da girer ki aslında Susurluk davasında yapılmayan iş yapılmış olur.
Bu noktada iki kritik hatırlatma yapalım.
Son günlerde çelişkili açıklamalar yapsa da emekli Koramiral Atilla Kıyat "1993-97 arası faili meçhuller devlet politikasıydı" diyerek aslında adres tarifi yapmıştı.
Yine geçtiğimiz günlerde Ergenekon sanıklarından Sedat Peker 'Kürt işadamları cinayetlerinin arkasında MGK'nın olduğunu' söyledi.
Hatta ifadelerinden -dolaylı da olsa- talimatların MGK'dan geldiğini, infazları yapanlardan Yeşil'in MİT tarafından himaye edildiğini anlattı.
Yani, savcıların kapağını açtığı konu tetikçilerden başlayıp talimatları veren 'en yüksek kuruma' kadar giden hacimli bir dosya.
Belki de Dink soruşturmasında göz ardı edilen MGK ve MİT'e faili meçhuller soruşturmasında dokunulacaktır.
Sonuç itibariyle ilginç günler görecek gibiyiz.