Bundan 4 yıl önce yazdığım, “biz de çocuklarımız Muratağa’ya, Atlılar’a, Sandallar’a götürelim” başlıklı yazım sözde barışseverler tarafından çok eleştirilmiş, nefret dili olarak tanımlanmıştı. Tam da dün okuduğumuz bir haberin benzeri üzerine yazmıştım oysa. Rumların ders kitaplarında nasıl Türk düşmanlığı aşıladıklarını, milli günlerinde EOKA mezarlarını ziyaret ettiklerini... Kitaptan sayfalarla desteklediğim yazım pek hoşlarına gitmedi Rum sevdalılarının.

Dünkü haberi hatırlatalım; “Rum Çocuk Haklarını Koruma Komiseri Lida Kursumba’nın, anaokulu ve ilkokul çocuklarının duygusal açıdan kötü etkilendikleri için okulların, EOKA’cı mezarlarına ve darağacı alanlarına gezi düzenlemeyi yeniden gözden geçirmeleri tavsiyesi üzerine Rum Eğitim Bakanı Kostas Kadis, bu gezilerin devam edeceğini açıkladı. Öğrencilerin EOKA’cı mezarlarını ve darağacı alanını ziyaretlerine son vermek niyetinde olmadığını söyleyen Kadis, bu gezilerin bunca yıldır sorunsuz yapıldığını belirterek, ‘Milli kimliğimizin korunması eğitim sistemimizin ana hedefleri arasındadır. Bu çerçevede okullar, EOKA’cıların da niteliği olan doğru değer ve ilkeleri vermelidir. Bu kahramanlık alanlarıyla temas etmelerinin çocuklarda sorun yarattığını düşünmüyoruz’ dedi.”

Rum Eğitim Bakanı Kadis’in “Milli kimliğimizin korunması eğitim sistemimizin ana hedefleri arasındadır” sözlerine şapka çıkardığımı ve bizdeki, milli kimliği reddederek kabul göreceğini sanan zavallıların bu sözlere karşı ne diyeceğini merak ettiğimi söylemeliyim.

***

19 Eylül 2012 tarihinde yayımlanan yazım, bugün yazacaklarımın aynısı. Sıkılmazsanız bir daha okuyun lütfen;

Biz de çocuklarımızı Muratağa'ya, Atlılar'a, Sandallar'a götürelim

Haberi okumuşsunuzdur. Rum Eğitim ve Kültür Bakanlığı Rum tarafında faaliyet gösteren ilkokul, ortaokul ve lise müdürlüklerine iki ayrı genelge göndererek EOKA müzeleri ve “mücadele yerlerine” okul gezileri düzenlenmesini istiyor.

Rum Eğitim Bakanlığı’na göre öğrencilerin tarihi (!) yerlere gezileri eğitimin kopmaz bir parçası!

EOKA Tarihi Anı Konseyi’nin (SIMAE) talep ettiği gezi yerleri: EOKA Müzesi, Merkezi Cezaevi avlusundaki EOKA’cı mezarları, EOKA’cı Grivas’ın sığınağı, Maşera’daki Grigoris Afksentiu müzesi gibi EOKA anıtları.

Gazetelerin yazdığına göre, Rum Eğitim ve Kültür Bakanlığı (SIMAE’nin talebi üzerine) okul müdürlüklerine iki genelge göndererek, EOKA anıtlarının okul gezi programlarına alınmasını istiyor ve “öğrenci gençliğin anı ve müze yerlerine gezileri, özgürlük için kendini feda edenlere karşı bir borçtur” diyor.
Bizim “her ne pahasına olursa olsun çözüm” dediğimiz günlerde Rum Eğitim Bakanlığı çocukları “Türkler düşmanımızdır, bakın bu ispatı” mottosuyla zehirlemek için bu gezileri de müfredata koyuyor.

Anlaşılan ekonomik krizin bunalttığı Yunanlılar ve Rumlar Türklere çakarak yüklü kazanımlar elde edeceklerine inanmaktalar. Hatırlatayım; 2007 yılında Yunanistan’daki tarih dersi kitapları yenilenirken bir kaç sayfalık Kıbrıs tarihi bölümü yeniden yazılınca, Kıbrıs Rum toplumu bütün siyasi partileri ve kurumlarıyla ayağa kalktı ve yeni kitaplara karşı kampanya başlattılar.

O kitaplar kavga kıyamet birkaç sene okutuldu. Şimdilerde, yani beş yıl sonra Türkler ve Osmanlılar hakkında ‘nispeten yumuşak’ ifadeler içermesi nedeniyle dönemin Milli Eğitim Bakanı Marietta Yannakou'nun siyasi kariyerini bitiren 6. sınıf tarih kitabının yerine klasik Yunan ağzıyla yazılmış kitaplar getirildi. 2007’de Türklerle ilgili düşmanca ifadeleri kitaplardan çıkaran bakanlık yeni baskılarda eskiye dönerek, Türkleri “katliamcı” olarak tanıttı.

Ders kitabından bir paragraf: "Türkler İzmir'e girdi. Rum ve Ermeni mahallelerini ateşe verdi. Metropolit Hrisostomos, Müslüman ahaliye verildi ve öldürüldü. Limanda ifade edilemez derecede acı anlar yaşandı, başrolde gemilere binerek kurtulmaya çalışan göçmenler vardı. Felaketi, Hıristiyanların katledilmesi ve yağmalama tamamladı. Bu, bölgede asırlardır süren Yunan mevcudiyetinin dramatik sonuydu."

Görüldüğü gibi Rum resmi tarihi, Türk ordusunu işgalcilikle suçlarken, Türklere karşı işlenmiş suçları anmıyor bile. O yüzden bugün Rumların bu çalışmalarını görmezden gelip, “koşullar değişti. Birlikte yaşamak hayal değil” sözleriyle barış vaazı verenler, sözüm size; Ağzınızla kuş tutun, Rumların kini bitmedi. Belçikalı komşumun söylediği gibi bu ülkeye barış 1974 yılında gelmiş durumda. Geçmişi hatırlarsak, iki ayrı bölgede, iki ayrı devlet iki halkın da yararına. Tek yapılacak olan, ekonomik ve sosyal ilişkilerin komşuluk çerçevesinde geliştirilmesi, başka yok.

Ha, aklıma gelmişken sorayım; Biz müfredatımıza Muratağa, Atlılar, Sandallar gezilerini, Barbarlık Müzesi ziyaretini, şehit anıtları gezilerini koysaydık ne olurdu, nasıl yorumlar yapılırdı acaba? En mühimi, milli eğitim bakanımız “Milli kimliğimizin korunması eğitim sistemimizin ana hedefleri arasındadır” diyeydi?