Doğası gereği muhalefet iktidardan bir adım önde olmalıdır, iktidarı zorlamalıdır ki kendisi de iktidar olabilsin diye düşünüyoruz doğal olarak. Lakin Türkiye’deki muhalefet, ah ah!


Geçen hafta açtığımda beni bir haber karşıladı.  Daha önce Baykal’ın CHP’de başlattığı çarşaf açılımını CHP İzmir teşkilatının devam ettirdiği yönündeki haberdi bu.  


Kısa bir şaşkınlık geçirdim önce. Sonra da Yeni CHP’nin içinde “çarşaf açılımı da vardı” zaten diye tebessüm ederek hatırladım.


Zira çok sular akmıştı “Yeni CHP” söyleminin ardından. Ve iimdi eski CHP’den daha beter bir CHP vardı karşımızda! 


Haber şöyleydi: “Geçen pazar günü İzmir’in Buca ilçesinde örgütten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, Genel Başkan Gürsel Tekin ve Genel Sekreter Tamaylıgil'in katıldığı üye kayıt töreninde, çarşaflı bir kadına parti rozeti takıldı.”


Herkesin birbirini ötekileştirdiği bir ülkede yaşamak çok zor. 


Lakin Türkiye’de son 10 yılda çok şey değişti. Demokrasi gittikçe hızlı bir şekilde almaya başladı. Zaten hepimiz bu ülkenin içinde yaşıyoruz ve bazılarımız ısrarla “inkâr” etse de “çoğumuz” bire bir şahit oluyoruz güzel .


Zaman zaman yol hataları olmuyor mu?


Elbette oluyor ama hiç kolay değil 100 yıllık bir zihniyetten 10 yılda kurtulabilmek. 


Hele bazılarının damarına işlemiş isteseler de atamıyorlar içlerinden bu zihniyeti. Onlar için ümidi kesmiş durumdayım zaten.


Gelgelelim Türkiye yoluna devam ederken siyasette de sular hiç durulmadı.


İktidar kanadından ne gelirse gelsin “İstemezük” diyen muhalefet blokuna karşı hükümet de aynı sertlik de yanıt verince gerim gerim geriliyoruz.


Doğası gereği muhalefet her zaman iktidardan bir adım önde olmalıdır, iktidarı zorlamalıdır ki kendisi de iktidar olabilsin diye düşünüyoruz olarak. Lakin Türkiye’deki muhalefet,  ah ah!


Neyse ben yine de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak nasıl bir muhalefet istediğimi anlatayım. Muhalefet derken ana muhalefet, yani bugün CHP’ye tekabül ediyor.


Peki nasıl bir CHP istiyorum?


İktidar partisinde bile bulunmayan başörtülü milletvekillerinin olduğu bir CHP.

anayasa için Hükümeti zorlayan ve bütün vesayetçi maddelerin kaldırılmasını isteyen, daha önerileriyle hükümetin atacağı ileri adımları pekiştiren bir CHP.


Kürt sorununda her türlü yolunu masaya yatıran, korkmayan, bırakın Açılım’ı, Habur’u, Oslo’yu deşifre etmeyi, akan kanın biran önce durması için iktidarı zorlayan bir CHP.


İnançlara, hizmet odaklı cemaatlere, dine, diyanete saygılı bir CHP.


Kemalizm’in en statükocu yorumlarını kendine rota belirlemek yerine, 6 oku fersah fersah aşan, yenilikçi, evrensel sol politikalar üreten, ulusalcılığı aşmış bir CHP.


“Ne Şam’ın şekeri ne Arabın yüzü” diyen bir parti yerine tüm kuşatan, mezhepçi yaklaşmayan, ve halkların nabzını tutan bir CHP.


Eski Türkiye’nin günahlarından özür dileyen, Atatürk’ten nemalanmaya çalışmayan, hep mazlumdan yana tavır koyan, sosyal politikalarla Avrupa’daki sosyal demokratlar gibi evrensel bir ‘sol’ anlayışına sahip bir CHP.


“Her düşüncenin, inancın, yaşam tarzının garantörü benim” diyen bir CHP.


Biliyorum çok şey istedim.


Ama ancak CHP’nin varsa eğer bir isteği ancak böyle iktidar olur.


Yok eğer CHP, “6 ok’un, Yılmaz Özdil’in, Fazıl Say’ın, Müjdat Gezen’in, Levet Kırca’nın, Çölaşan’ın, Nur Serter’in yolundan gideceğim” derse de sittin sene….


Meryem GAYBERİ / ROTAHABER

[email protected]

www.twitter.com/meryemgayberi