Din-Türklük tartışmalarını bitirmek istiyordum. Ancak Doç. Dr. Kemal Üçüncü’nün şu notunu eklemeden geçemeyeceğim:
“Bilim kâinatta her şeyi bilmez; kısıtlılıkları vardır. ‘Neden’ ve ‘nasıl’ sorusu dışında bilim başkaca bir soruya cevap veremez. Kullandığımız mantık ve dil maddî gerçekliği dahi tam olarak kavrayıp izah etmekten uzaktır. Bilimin en saf vasıtası Matematik bile doğadaki bütün durumları ifade etmekte yetersizdir. İnsan “‘niçin’i de merak eder: ‘Niçin’in cevabını mitoloji, din, yerine göre sanat ve felsefe verir. Şahin Uçar Hoca’nın ‘Varlığın Anlamı’ kitabını okuyup oradan tartışmak lâzım. Bunlar Meşrutiyet arifesinde kalmış vulgar, popüler materyalist pozitivist açıklamalar.
Buğra Bey bireysel olarak dinlerle arası iyi olmayabilir inanmayabilir de... İnanç alanını nasıl ve hangi ölçülerle medenî şekilde tartışacağı muhal. Adı üzerinde inanç. Türklük ve Türkçülük izahlarında ‘reel politiği’ ve Türklüğün 1000 yıllık kültürel gelişimini okumadan yapılan izahlar buna Nihal Atsız’ın dönemin ruhundan etkilenerek yazdığı bazı aşırı çıkışlar ve deist milliyetçilik önerileri de dâhil, hiçbir sosyal ve kültürel karşılığı ve anlamı yoktur.”
Buğra Bey, cevap yazmak isteyecektir. Lütfen cevabı bizzat Kemal Üçüncü’ye göndersin. Adresini “haberakademi.net” den bulabilir.
MHP’de taş devri kıyımı...
MHP yönetimi taş devri zihniyetini asla terk etmeyecek... Devlet Bahçeli’ye muhalif yönetimler bir bir görevden alınıyor. Muhalif denilenler üç beş kişi değil; halk! Bahçeli’nin teşkilâtları budasın diye 10 yıl sonra tekrar kendisine “vekil” kılıp “cellât başı” yaptığı zat, kılıcını bilemiş! Siz halkı mı biçeceksiniz!
En son Sakarya İl Başkanı Mehmet Erdoğan görevden alındı. Daha yakın zamanda Mehmet Erdoğan annesini toprağa verdi. (Mehmet Erdoğan’ın babasıyla benim babam son anlarına kadar dostluklarını sürdüren iki asker arkadaşı idiler.) “Cellât başı” ise, Mehmet Erdoğan’ın acılı günleridir, demedi. Kılıcını en keskin tarafından indirdi.
“Taş devri zihniyeti” diye boşuna demiyorum. Bu kafa partiyi de batırır, ülkeyi de...
“Cellât başı”nın kellelerini uçurdukları il başkanlarının bir kısmını bizzat tanıyorum. İllerindeki “muhalif” halkın çoşkusunu da biliyorum. Kim cezalandırılıyor? Mahallî seçimler arifesinde, başkanlık sisteminin, Anrayasa’nın ve hepsinin önünde “Türk”ün tartışıldığı bir zeminde MHP’nin tepesindeki intihar mı etmek istiyor? Muhalif dediğiniz insanlar partiyi bir yere taşımıyorlar, Milliyetçi Hareket’in tembellikten atılganlığa geçmesini istiyorlar. Bir çoğuyla konuşmuştum. İllerin kapılarına kilit vuruldu. Yeni yönetimler öyle kolay kolay bulunamaz; muhaliflerin yerine bulunanlar ise “fırsatçı” görülecektir. Bu vebali “cellât başı”nın eline kılıcı veren de, “cellât başı” da düşünemiyor demek ki... Yazacaklarım bitmedi... “Kılıç çalanlar” pazartesiyi beklesinler!