İstanbul’dayım… Hava tahterevalli gibi… Puslu, yağmurlu, güneşli… Birkaç gün önce TRT’de bir şarkı dinlemiştim. /Ara sıra bile olsa/ Güneş varken yağmur yağar / Ayrılmadan düşün tekrar / Son pişmanlık neye yarar / diye devam ediyordu. İstanbul’un havası da o hesap, güneş varken de yağmur yağabiliyor. Dün nispeten güneşli bir havaydı, öğleden sonra biraz vaktim vardı, fırsatı değerlendirdim. Boğazda kısa bir gezinti yaptım motorla… Tek tek yalılara baktım… Alıcı gözüyle bakmak derler ya, benimki de alıcı olmasa bile ona yakın oldu diyebilirim…
* * * *
Sırtlarını yeşilliğe dayamış boğaza sıfır, önlerinden boğazın masmavi suları akan sıra sıra yalılar… Osmanlı döneminde denize uzanan cumbalarda balık tutulurmuş, odanın halısı kaldırılıp, yerdeki ahşap kapak açılınca, denize girilirmiş, sandallı satıcılardan alışveriş yapılırmış. Bir çoğunun hikayesini yazmıştım. Dışardan bakınca şaşaalı bu yaşamlarda acı, keder, talihsizlik ve mutsuzluk da hiç eksik olmamış desem yalan olmaz…
* * * *
Osmanlı döneminde sayısı 445’i bulan yalılardan suyla bağlantısı kesilenleri, harap haldekileri de çıkarırsak günümüze ulaşabilenlerin sayısı az. Örneğin, Bebek’ten Rumelihisarı’na doğru önce Ayşe Sultan, ardından Arifi Paşa koruları gelir. Sonra 17. yüzyıldan kalma, İstanbul’daki nadir ahşap mescitlerden Kayalar Mescidi (foto) var. Mescidin yanında da, 18. yüzyılda inşa edilen Yılanlı Yalı var.
* * * *
Bu yalının ismi kendi kadar güzel değil ama mecburiyetten verilmiş; II. Mahmud, Hariciye Nazırı Mustafa Efendi’nin yalısını pek beğenmiş ve konuyu ortak dostları Said Efendi’ye açmış. Said Efendi arkadaşını ve yalısını korumak için yalının yılanlı olduğunu uydurmuş. Padişahın yalıyı almasını önlemiş ama yalının adı da Yılanlı Yalı kalmış.
* * * *
Emirgan’daki Hamid-i Evvel Camisi’nin yanında 18. yüzyıl eseri, zarif bir yapı olan Şerifler Yalısı, Yeniköy’de Boğaz’daki en büyük yalılardan biri Şehzade Burhaneddin Efendi Yalısı, Said Halim Paşa Yalısı… 1913-1917 arası sadrazamlık yapmış… Savaş sonrası Malta’ya sürgüne gönderilmiş. 1921’de Roma’da bir suikast sonucu hayatını kaybetmiş.
* * * *
Sultan Abdülmecid’in ablası Atiye Sultan’la evli Fethi Ahmed Paşa Yalısı… 1911 ve 1948 senelerinde İstanbul’u ziyaret eden İsviçreli mimar Le Corbusier yalıya hayran kalmış. Besteci Franz Liszt burada misafir edilmiş… Afif Ahmed Paşa Yalısı… Agatha Christie bu yalıda misafir edilmiş. Aşk-ı Memnu dizisi burada çekilmişti. Vaniköy’de Viyana Büyükelçisi Mahmud Nedim Paşa Yalısı… Rus yanlısı olması dolayısıyla Nedimof olarak tanınıyor.
* * * *
Vaniköy’de Recaizade Yalısı, Çengelköy’de Sadullah Paşa Yalısı… Tanzimat Edebiyatı’nın ünlü isimlerinden biri olan paşa, yabancı bir kadınla ilişki yaşamış. Bunun duyulmasından çekinmiş ve girdiği bunalım sonucu Viyana’da 1891 yılında intihar etmiş.
* * * *
Hepsini yazmak imkansız. Zaten meraklılar için bol kitap var. Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler… Meraklılara boğazda rehberli bir gezi tavsiye ederim. Dönüşte Üsküdar iskelesine vardığımızda iftara az bir zaman kalmıştı. Altunizade’ye gitmek üzere Bağcılar yönüne giden minibüse bindim. Şoföre 7,5 lirayı uzatırken Mihrimah Sultan Camii’nden ezan sesi geliyordu.