Güney Kıbrıs’ta basına yansıyan haberlere göre Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yeni çıkacak olan BM raporundan şikayetçi imiş. Kendilerinden Kıbrıs Rum tarafı diye bahsediliyormuş, Kıbrıslı Türklerin kalkınmasına engel olan ambargolardan bahsediliyormuş.
Yıllardır şımartılmalarının sonucunda sınırsız isteklerine evet diyen hamileri sayesinde Rum siyasiler haddini bilmeyenlere dönüştüler. Onlar bir önceki özel temsilciden şikayetçi idiler yeni gelenden de şikayetçiler. Son dönemlerde dünya Rumların ne kadar haris ve aç gözlü olduğunu görmeye başladı. Yeni BM Temsilcisi dayanmaya çalışsa da Rumlara dayanmak mümkün değil. Sayın Eide haliyle bu duruma isyan ediyor. Ne yapsa boş çünkü 10 yıl önce AB ülkeleri satranç tahtasında çok önemli bir hamle yapacaklarını sanarak bu piyonu iki ileri sürdüler ve Rumları tek taraflı olarak Avrupa Birliğine kabul ettiler.
Hele Doğu Akdeniz’in gaz ve petrol açısından değerlendirilebilir olduğu ortaya çıkmaya başlayınca 2004 yılında verdikleri karar için çok pişman oldular. Geri dönüş yok ama çözüm var. Rumlar AB de dursunlar. Sadece BM tarafından altı aylık sürelerle uzatılan Kıbrıs adasında Barış Gücü bulundurma tezkeresi uzatılma aşamasında iyi değerlendirilirse ve BM asker ve polisi sayısında azaltma, kararı askıya alma veya başka alternatifler gündeme getirilse konu kısa bir süre içerisinde çözülecektir. Ancak mevcut durum devam ettiği sürece Rum tarafı statüko denilen canavarla birlikte olmanın mutluluğunu yaşayacaktır.
Kıbrıs sorunu BM’deki bazı devletler ve AB için çıbanbaşı olsa da bu ülkeler küçük pansuman çalışmalarıyla bu sorunu iyileştirmeye çalışıyormuş gibi görünmek istiyorlar ancak beyhude. Bazı AB ülkeleri Rumların arkasına saklanarak Türkiye’nin AB ile tartışması gereken müktesebatı açıp çalışmasını Rumların engellediğini söylüyor ve mutluluktan havalara uçuyor. Bu yöntemler ile Kıbrıslı Türklerini yok saymanın ve Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarını İsrail’in Filistin Devletine yapmaya çalıştığı gibi gasp etmenin imkanı yoktur.
Rum yönetimi petrol ve gaz araştırması ile alakalı her türlü tasarrufu tek başına kullanmaya devam edeceğini belirttiğine göre ve bunu sadece kendisinin yapabileceğini geri kalanların kabul etmediği müddetçe bundan sonra görüşmelere devam etmeyeceğini beyan ettiğinden önümüzdeki dönemin sıkıntılarla dolu olacağını gösteren sinyaller artıyor. Yani nefeslerinin yettiği yere kadar koşacaklar. Bu hırçın davranışlar Rum tarafı için pek sağlıklı değil. Daha sakin ve sağduyulu düşünerek Kıbrıslı Türkleri anlamaya çalışsalar bu sorunlar daha kolay çözülebilecektir.