OLDU.

Sonunda bu da oldu.

“Uludere Faciası”nın sorumlusu olarak da “Ergenekon” ilan edildi. Bazı hükümet yanlıları iki gündür bu iddiayı seslendiriyorlar:
“Ergenekon yapmış olabilir”.
* * *
“Ergenekon yapmış olabilir” iddiasını seslendirmezlerse...
-  “Bir gaflet olmuş” demek zorunda kalacaklar.
-  “Hata yapılmış” demek zorunda kalacaklar.
-  “Güvenlik politikaları işleri bu noktaya getirdi” demek zorunda kalacaklar.
-  “Yanlış istihbarat” demek zorunda kalacaklar.
-  “Özür dileriz” demek zorunda kalacaklar.
* * *
Ne diye bunlarla uğraşsınlar ki?
Nasıl olsa ellerinde...
Nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan “Ergenekon” adlı bir heyula var. Çıkıp “Ben yapmadım / Ergenekon yaptı” imasını devreye sokarsın ve işi bitirirsin.
Oh mis!

Ben güldüm, siz de gülün

DÜN güne keyifsiz başlamıştım. Ancak Yeni Akit gazetesinin manşetini okuyunca keyfim yerine geldi.
Siz de gülün diye “CHP’nin gizli planı” başlıklı haberin spotunu aynen yayınlıyorum:
“Ergenekon sanığı Mehmet Haberal, hasta annesini ziyaret bahanesiyle Ankara’ya getirildiğinde aniden rahatsızlanacak ve hastaneye yatırılacak. Daha sonra da Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu’nun Genel Kurul’a başkanlık ettiği gün beklenecek ve o gün Meclis’e götürülüp yemin etmesi sağlanacak. Böylece Silivri’ye geri dönmesi engellenecek!”
Nasıl?
* * *
Bir ara ciddiye alıp “bunlar nasıl insan?” falan diye yazılar yazardım. Karar verdim: Artık sadece güleceğim.

Yanlışlıkla

TERÖR örgütü yanlışlıkla vurunca... “Pardon” diyor.
Devlet yanlışlıkla vurunca...
“Pardon” diyor. Ve olan yanlış vuruşlara kurban giden vatandaşlara oluyor. Özellikle de Kürt vatandaşlara...
* * *
Eğer bir memlekette...
“Vurmak” revaçta ise...
“Yanlışlıkla vurmak” da kaçınılmaz olarak revaç bulur.
Keşke “pardon” demek yerine, vurmanın geçer akçe olduğu şu kahrolası ortama bir son verilebilse...

Yeni durumlar

-  Taraf gazetesi ile Başbakan Erdoğan’ın “son kapışması”nın ardından artık hiç kimse Taraf gazetesi için “yandaş” diyemez.
-  İmam Hatip Mezunları Derneği ÖNDER’in hazırladığı “anayasa taslağı”nın ardından artık hiç kimse “bunlar takiye yapıyor” diyemez.
-  İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in beyanlarına karşı hükümetin takındığı derin sessizliğin ardından artık hiç kimse İdris Naim Bey’e “hükümet dışı unsur” muamelesi yapamaz.
-  Hakan Şükür’ün parlamentoda sergilediği süper etkisiz potansiyelin ardından hiç kimse “spor dünyasından siyasete geçişler olmalı” diyemez.

Borusan vakası

BORUSAN ’ın türbana karşı ayrımcılık yaptığına dair bir iddia ortaya atıldı. Borusan da bunun üzerine...
-  Açıklamalar yaptı.
-  Yapılan ayrımcılığı teyit eden marka müdürünün istifa ettiğini duyurdu.
-  Gazetelere tam sayfa ilanlar verdi.
-  Özür diledi.
-  Genel Müdür basın toplantısı düzenledi.
Bütün bunlara rağmen “türbana karşı ayrımcılık yapıldı” iddiasını dile getirenlerin bir bölümü, bir türlü yatışmıyor.
* * *
Benim bir iddiam var:
Eğer AK Parti hükümeti işbaşında olmasaydı...
Ne Borusan bu denli duyarlı davranırdı, ne de “türbana karşı ayrımcılık yapıldı” iddiasını dile getirenler bu denli yatışmaz davranırdı.
Bu işler böyledir:
Güç kimin elindeyse, borular da ona göre öterler.

Kimleri ve neleri özledim

Milli Selamet Partisi’ni...
Barış Manço’yu...
Mektup yazmayı...
Cuma eylemlerini...
Dar’ülharp tartışmalarını...
Şevki Yılmaz’ı...
Yonca Evcimik’i...
Hava kirliliğini...
Ahmet Mekin’i...
Modem bağlantı sesini...