Batı'nın İslam algısı tarih boyunca hep tartışmalıdır... Batı, İslam'ın kendi gerçeğiyle bağlantılı olarak İslam'ı tanımamış veya tanıyamamıştır. Batı, İslam'ı Hıristiyanlığa karşı hep bir tehlike olarak algılamış... Semavi ve İbrahimi dinlerin sonuncusu olan İslam, hep Hıristiyanlığa karşı bir meydan okuma olarak görülmüş...
* * * * Bunun kökeni de İslamiyet'in tarih sahnesine çıktığı 8. Yüzyıl'a kadar gitmekte... Mekke'nin fethinden bir asır sonra İslam, Arabistan yarımadasının dışına çıkmış... Daha önce Hıristiyanların hakimiyeti altındaki bölgeler çok hızlı ilerleyen İslam'ın hakimiyetine geçmiş... İslam'ın bu hızlı ilerleyişi, Hıristiyan Batı'yı harekete geçirmeye yetmiş... Müslümanların daha sonra Batı'ya doğru da ilerleyişleri Batı'da İslam'a karşı tutumu iyice artırmıştır... Birkaç asır sonra Müslümanlara karşı Haçlı seferlerinin düzenlenmesinin temelinde de sanırım bu yatmakta...
* * * * Batı'nın İslami tanıyamamış olması işi 'Medeniyetler Çatışması' hipotezine kadar götürürken, öte yandan bireysel planda İslam ile ilişki kurabilmiş kişiler de var... Bunların başında da belki de şüphesiz Alman Johann Wolfgang von Goethe gelir... 1770'te Strasbourg Üniversitesi'nde okurken tanıştığı Alman filozof Johann Gottfried Herder'in yönlendirmesiyle İslam ile tanışır... Filozof Herder ona ısrarla Kuran'ı okumasını tavsiye eder. Özellikle de 1734'de yayınlanan George Sale'nin tercümesini okumasını öğütler...
* * * * Strasbourg'dan hukuk doktoru olarak Frankfurt'a dönen Goethe serbest avukatlık yapmaya başlar... Filozof Herder'in tavsiyesiyle Kuran'la ilgilenir. Haftada iki gün yayınlanan Frankfurter Gelehrten Anzeige adlı dergide de makaleler yazar. 1772'de rahip Friedrich David Megerlin'in Arapça'dan Almanca'ya tercüme ettiği, İslam aleyhtarı bir önsözle takdim ettiği Kuran tercümesini eleştirir. Frankfurter Gelehrten Anzeige dergisine yazdığı makalede Megerlin'in Kur'an'ı hakkıyla tercüme edemediğini, Kuran'ın onun yazdıklarıyla kıyaslanamayacak kadar yüce fikirlere sahip olduğunu işaret eder... Goethe, iyi bir tercüme için 'Kuran'ın tamamını anlayacak çok keskin zekalı, şair ruhlu bir Alman mütercimin, Şark'ın mehtaplı berrak seması altında, ilahî vahyin geldiği yere kuracağı çadırda Kuran'ı bir peygamberin ruh hali içerisinde okuduktan sonra tercümeye başlaması en büyük arzumdur' der...
* * * * Bunları niçin mi yazıyorum... Yaşadığım Frankfurt'ta 28 Ağustos 1749'da doğan Goethe'nin geçtiğimiz günlerde 270. doğum günüydü. Her Frankfurtlu'nun hemşerisi olmaktan kıvanç duyduğu Goethe'nin Frankfurt'ta doğduğu ev, kente gelen her turistin ilk durağıdır. 1933'de tedavi için Frankfurt'a gelen yazar Ahmet Haşim de 'Frankfurt Seyahatnamesi'nde Goethe'nin evini uzun uzun anlatır. Goethe'nin ünlü eserlerinden Batı-Doğu Divanı da 1819'da yayınlanır. Bu yıl 200. Yıldönümü... Bunun için Goethe'nin evinde özel bir sergi açıldı...
* * * * Batı ile İslam'ın birlikte uzlaşı içinde yaşamı için insanlığın daha çok Goethe gibi şahsiyetlere ihtiyacı var... Kuran'da Bakara Suresi 115. Ayet'inde Abdülbaki Gölpınarlı'nın meali ile 'Doğu da Allah'ındır, batı da. Artık nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz' yazıyor... Goethe de Batı-Doğu Divanı'nda 'Doğu da Allah'ındır, Batı da Allah'ın, Kuzeyi ve Güney sahası Sulh içindedir O'nun kudretiyle' diyor...