Ramazan; olanca bereketi, büyüleyiciliği ve farklılaştırıcılığı ile başladı.
Oruç, Birey-Yaratıcı arasındaki ilişkinin en somut olarak yaşandığı zaman birimlerinden biridir.
Oruç, aynı zamanda birey ve çevre ilişkilerini, toplumdaki hareketliliği ve değişikliği beraberinde getiren bir ibadettir.
Sosyal bir süreçtir de oruç. Bu süreç, günlük hayatımızdaki ev halkı, komşular ve iş arkadaşları arasındaki ilişkilerde, Pazar yerleri ve alışveriş merkezlerindeki hareketlilikte somut bir şekilde görülür.
Ramazanın bu sosyal yönü, yani etkileyiciliği, Müslümanlar’ın azınlık olarak yaşadıkları ülkelerde daha net bir şekilde tezahür eder. Her yıl, farklı dinlere mensup olanlar, genel anlamda ‘Hayırlı ramazanlar’ diyerek Müslümanlar’ı tebrik ederler. Bazen devleti yönetenler, karar vericiler de, sosyal medya hesaplarından ‘Hayırlı ramazanlar’ diyerek mesaj verirler.
Ancak, bu yıl Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin, Ramazan’ın başlangıcında ‘Hayırlı Ramazanlar’ mesajı yayınlamaması dikkat çekti. Oysa Rutte, üç yıl önce sosyal medya hesabından ‘Hayırlı Ramazanlar’ diyerek, Müslümanlar’ı tebrik etmişti.
Hoş, o zaman Başbakanın bu mesajına beklenmedik reaksiyonlar gelmişti.
Geçen gün, Başbakan Rutte’nin haftalık basın toplantısında, Ramazan meselesi gündeme geldi. Rutte, “Bu yıl yapmayacağım. Ancak bazen bir grubu seçer, canım isterse tebrik ederim” dedi. RTL Nieuws Televizyonu muhabirinin, Ramazan meselesini tekrar sorması üzerine ise Rutte: “Hayır, emir doğrultusunda bir şey yapmam. Bu işler böyle olmaz” cevabını verdi. Rutte soruyu bir emir olarak değerlendirdi. Ama Rutte, isteksiz de olsa konuşmasının sonunda Hıristiyanlar’ın Hamsin Yortusu Bayramını tebrik etti.
Mark Rutte yanlış yaptı. Liberal bir Başbakana yakışmadı. Hayırlı Ramazanlar demesi bir Başbakanı ancak yükseltir. Kaldı ki, Hollanda’da bir milyonu aşan bir sayıyla Müslüman topluluk yaşıyor. İslam, Hıristiyanlıktan sonra ikinci büyük din. Hayırlı Ramazanlar demesi bir çok insanın gönlüne su serper ve Hollanda’daki Müslümanlar’ın aidiyet duygusunu okşardı. Hıristiyanlar’ın bayramını tebrik ederken, Müslümanlar’ın Ramazanını tebrik etmemesi Başbakan Rutte’ye hiç yakışmadı.
Diğer taraftan, hükümetin başı olan Mark Rutte ‘Hayırlı Ramazanlar’ mesajını yayınlamasa da, hükümetin bir Bakanı olan Wouter Koolmees bir iftara katıldı. Hem de Ramazanın ilk günü. Den Haag’da verilen ‘Milli İftar’da bir konuşma yapan Bakan Koolmees, Hollanda’nın tam da ihtiyacı olduğu bir zamanda farklı inançlardan temsilcileri buluşturan iftar’ın önemine dikkat çekti. Koolmees konuşmasında “Ramazan’ın ilk günü verilen iftara sadece Müslümanlar değil, aynı zaman da gayri müslimler de davet edildi ve yemekte buluşuldu. Bu şekilde farklı insanlar birbirlerini daha iyi tanıyarak var olan ön yargıları yok edecek. İftar önemli bir fırsat” ifadelerini kullandı. Böylece, Rutte değil ama hükümet ortağı D66’lı bakan Wouter Koolmees Hollanda’daki Müslümanları sevindirdi.
İftar, Ramazan’ın en somut sosyal ve heyecanlı bölümü. Hem bireysel bir mutluluk, saatlerce aç kalmanın sona erdiği an, hem de dostlarla birlikte olmanın sevinci paylaşmanın icraatı.
Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Wouter Koolmees’in katıldığı program, Milli İftar olarak HOTIAD (Hollanda Türk İşadamları Derneği) ve CMO (Devlet ile Müslümanlar Arası İletişim Organı) tarafından organize edildi. Den Haag’ın güzel ve tarihi binalarından Juliana Plaza (Julliana Kerk) da organize edilen ve “Köprüler kurmak” temasıyla yapılan iftar programına, Hristiyan ve Musevi din adamları yanısıra, çok sayıda temsilci katıldı. Bu yıl ikincisi yapılan Milli İftar, farklı dinlere mensup insanların iftar masasında fikir alışverişi yapmalarına vesile oldu. Bu tip organizasyonlar, aynı zamanda siyaset, din, sivil toplum, girişimcilik alanlarında aktif olanların da buluşmasını sağlıyor.
Evet, Ramazan dolayısıyla Avrupa’daki Türkler, yüzyıllar önce Türkistan’dan seslendirilen ‘sofralar tutun’ tavsiyesine uymaya devam ediyorlar. Avrupa’nın her yerinde sofralar tutan, belki de bir çoğu farkında olmadan Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin söylediklerini yapıyorlar.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Müslümanlar’ın Ramazanlarını tebrik etse de etmese de, Oğuz’un çocukları bu alemde çok farklı sebeplerle ‘sofra tutmaya, sofra kurmaya’ devam edeceklerdir. Çünkü bu işin özünde, yeryüzünde yolcu olana, karşılıksız ikram ve hizmet etmek ve vermek vardır.
Bu da Türk’ün varoluş esprisidir…