TBMM bünyesinde kurulmuş bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu var, TBMMde bulunan dört parti de temsilci gönderiyor; amaç da yeni ve sivilanayasa yapmak.

Nasıl yapacaklar bu yeni ve sivil anayasayı?

Komisyonun adından da anlaşıldığı gibi, 4 parti uzlaşarak yapacaklar.

Olmayacak duaya amindiyenlerdenseniz, buna da dersiniz.

Siz ne derseniz deyin, komisyon üyeleri, bu duaya amin demiyorlar. Ama yine de TBMM çatısı altında bir araya geliyorlar.

Neden?

ÇünküBu düpedüz aldatmacadır. Ben bu oyunda yokum!demek, CHPnin 2010 anayasa referandumu sırasındaki hatalı tutumu yüzünden, yanlış anlaşıldı. Gerçi Deniz Baykal o oyunun içyüzünü ortaya sererken haklıydı. Ama yaşananlar gösterdi ki, yalnız bunu söylemek yetmiyor, yargı reformu konusundan başlayarak birçok konuda CHPnin öneri ve çözümlerini ortaya koyan bir metin çıkarması gerekiyordu.

Bu yapılmayınca, istemezükçü oyunbozan durumuna düşürüldü, CHP.

Şimdi,Gelin sivil anayasa yapalım!çağrısına Sen içten değilsin gelmemdemek, aynı yanlışa bir kez daha düşme sonucunu doğurur diye kimse Olmaz!demiyor.

***

Kimse olmaz demiyor, toplanıp anayasa yapmaya, ama demokrasinin temelinde birbirine tümüyle zıt partilerin bir araya gelmesinin imkânsız olduğunu hepsi biliyor.

Peki, bunu bildikleri halde neden toplanıyorlar?

Tarafların hepsi, görünüşü kurtarmak peşinde. Kimse mızıkçı konumuna düşmek istemiyor,

Bunlardan biri, AKP, peşine MHPyi de katıp kendi anayasasını çıkarma oyununda.

Peki, CHP bu gerçeği bilmiyor mu?

CHPnin komisyondaki üç değerli üyesinin üçü de oyunu biliyorlar. Hatta kulislerde gezinen söylentiye göre, Atilla Kart ile Süheyl Batum oyunun daha fazla uzatılması konusunda kuşkularını belirtiyorlar.

Masadan kalkma konusuna gelmeden önce şu soruyu yanıtlamak gerek:

- CHP öneriyi kabul ederek, yanlış yaptı oyuna mı geldi?

2010 12 Eylül referandumunda onlara ve sonuçlarına bakınca yukarıdaki soruya evetyanıtını vermek mümkün değil.

Şimdi bütün sorun masadan nasıl kalkılacağı. AKP muhalefeti masadan kalkan taraf ilan etmek için elinden geleni yapıyor, muhalefet de oyuna düşmemek için ne gerekiyorsa onu...

***

Nitekim önceki gün yapılan komisyon toplantısında. Çocuk Haklarıbaşlıklı 7. madde görüşülürken, BDPnin teklifine ve MHPnin itirazı ile kıyamet koptu.

Komisyonun BDPli üyeleri metne her çocuk kendi kültüründen yararlanma ve kendi anadilini kullanma hakkına sahiptiribaresinin eklenmesi isteyince, MHP itiraz etti.

Tarafların karşılıklı kuşkularını bilmeyince durumu anlamak da mümkün değil.

Şu anda Türkiyede kimsenin anadilini öğrenmesi önünde bir engel yok. Kürtçe televizyon 24 saat yayın yapıyor. Kürtçenin öğretilmesine kimse karşı çıkmıyor.

O zaman, çocukların anadillerini özgürce kullanma haklarına itiraz neden?

Zaten BDPliler de özünde bu görüşü ileri sürüyorlar.

Onun yanıtını da MHPli üye Oktay Öztürk veriyor:

- O kadar saf mıyız? Millet içinde yeni millet oluşturmanın yolunu araştırıyorsunuz.

Yani Öztürk, yarın bu maddenin, anadilde eğitime temel oluşturabileceği kaygısında.

Konuşmacıların görüşlerinde haklı veya haksız olmaları değil asıl önemli olan.

Önemli olan, birbirlerinden bunca kuşkulu tarafların uzlaşmayı nasıl bulacakları.

Yoksa bunların uzlaşıp anayasa yapmalarını beklemek boşuna, zaten bekleyen de yok.

Şimdilik yapılmakta olan uzlaşıyla anayasa yazmaktan çok, amacı vahşi hayvan üzerinde rakibinden daha fazla kalmak olan rodeo yarışına benziyor.

Kürt sorununun çözümü konusunda, CHP lideri Kılıçdaroğlunun Erdoğana götürdüğü öneriyi de bu çerçevede değerlendirmek sanırım daha akılcı olur.

(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır.