Filipinler şiddetle ‘yatırım yapılır’ kredi notu istiyor. Notları Fitch’in cetvelinde ‘Yatırım Yapılır’ın bir kademe altında. Moody’s ve S&P’de de iki kademe altında. Filipinler kalem-defter hesap yapmış, diyor ki: Bizim not, olması gereken yerden üç-dört kademe altta... Hatta bizim CDS ve diğer göstergeler, Yatırım Yapılır’ın çok üzerinde fiyatlanmakta. O yüzden bize haksızlık yapılıyor.


Filipinler’in söylediklerine bakınca, fark ettik ki, Türkiye’nin not konusundaki şikayetlerine benziyor... Not kuruluşlarının hakkaniyete uygun not vermediklerini söylüyorlar. Ama Filipinler de küsüp oturmuyor... Düşük büyüme rakamının notu engellediğini hesaplamışlar. 2010’da yüzde 8’in hemen altında büyümüşler, 2011’de büyüme yüzde 4’ün altına gerilemiş. Şimdi Filipinler, dört koldan büyümeyi desteklemeye çalışıyor. Ne yapıyor?


Altyapı projelerine yüklenecekler, kamu-özel sektör ya da Yap-İşlet modeliyle büyük proje yapacaklar. Ayrıca tarıma yükleniyorlar. Tarıma mikrokredi modeli düşünülmekte. Turizm gelirini artırmak, diğer hedef. Ve de eğitim-sağlık reformuyla nüfus artışını hızlandırmak, olanın da kalitesini yükseltmek amacındalar. Filipinlerin nüfusu 95 milyon...


Özetle, Yatırım Yapılır not konusu yalnızca Türkiye’nin derdi değil. Başkaları da ‘bizim not gerçeği göstermiyor’ diyor... Yapılacak iki şey var: Hem benzer durumdaki ülkelerle dayanışmaya girip notlar, cetveller konusunda küresel bir adil çözüm süreci başlatmak... Hem de ekonomik büyüme hedeflerine asılmak ve notu söke söke alıp, bir daha bırakmamak. Filipinler’in de nüfus artışı peşinde olması, dünyanın ve ekonominin bir diğer cilvesi.


Aslında Çin ve Hindistan’dan öndeyiz


Stratejist Ian Bremmer yeni kitabında yazmış: -Türkiye’nin kişi başına düşen geliri Çin’in iki katı, Hindistan’ın da dört katı- ... Bu saptama önemli ve bu gerçeği zaman zaman kendi kendimize tekrarlamamız gerek. Ekonomik güç yarışında önde sayılan ülkelerde bile kişi başına düşen gelir, Türkiye’nin altında. Yani bu ülkeler şunu bunu üretiyorlar, ama ihracat için üretiyorlar. ‘Pazar’ olarak çekim güçleri yok. Ya da her ürüne pazar olamıyorlar. Kişi başına gelirin hızlanıp yükselmesi, hem genel ekonomik güç, hem de dışarıdan bakınca -kaliteli, nitelikli- ekonomik güç demek. Hindistan ile Çin’e BRIC diyorlar, genel toplamda öndeler. Ama Türkiye de hemen peşlerinde... Kısa zamanda 1 trilyon dolarlık ekonomi olmamız gerekiyor. Bakın o zaman ne övgüler gelecek.


Krize rağmen hâlâ çekim gücü var


Uzunca bir zaman -İrlanda krizini- konuştuk. Avrupa’da başı derde giren ilk ülkelerdendi, 2010’da bankalarını kurtarmak zorunda kaldı, dış destek aldı... Batmaktan zor kurtuldu ve sonuçta 500 bin kişi işsiz kaldı. Halen işsizlik oranı yüzde 14... Ancak geçen hafta iki ABD şirketi: Meşhur teknoloji devi Apple ve Mylan İlaç, İrlanda’daki operasyonlarına 500’er kişi daha ekleyeceklerini duyurdular. Apple daha kısa vadede işçi alacak. Mylan 2016’ya dek 500 kişi alacak...


Apple başlangıçtan beri İrlanda’da. Halen yaklaşık 2.800 kişi istihdam ediyor. Bu ülkede teknik destek ve online satış elemanları var. Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Hindistan’a uzanan alanı Apple, İrlanda’dan destekliyor. İmalat ise Çin-Uzak Asya ağırlıklı.


Önemli olan ve kıskandığımız durum şu: İrlanda öyle bir yabancı sermaye mevzuatı ve altyapısı kurmuş ki, kriz de olsa, dünya da yıkılsa, hem uluslararası şirketler operasyonlarını sürdürüyor, hem de gerekiyorsa yeni istihdam yaratıyorlar. İrlanda’nın yabancı yatırımcı için önemi, krize rağmen hâlâ var. Şirket oraya bölgesel operasyon merkezi kurmuş. Küresel satış yükselince, yeni istihdam yaratıyor.


Apple’ın 500 elemanı İrlanda’nın 500 bin işsizine çare değil. Hükümet bile 4 yılda ve en iyi ihtimalle 100 bin iş yaratmayı umuyor... Ama Apple ya da ilaç şirketi ya da halen İrlanda’da çalışan onlarca büyük küresel şirket hâlâ oradalar... Avrupa’da ‘kriz’ olmakla birlikte, yatırımcı dostu ortamı, endüstriyel altyapıyı, işgücü eğitiminin önemini ıskalamamak gerekiyor. Gerçi İrlanda’nın bu yabancı yatırım teşviklerini kıskanan ve -haksız rekabet- iddiasında bulunan AB ülkeleri de oldu... İrlanda’nın çektiği yabancı yatırımı kapmak isteyen başka AB ülkeleri var. Zaten yabancı yatırım, aslanın ağzında. Ancak İrlanda’nın yatırım dostu ortamı, Türkiye için düşünülmesi gereken bir örnek. Yatırımcı yalnızca İngilizce konuştuğu için İrlanda’ya ilgi göstermiyor. Hem o İngilizce, aksanlıdır, alışık olmayan zor anlar.

(Star gazetesinden alınmıştır)