İKİ: “İyi ama birbiri ardına yapılan açıklamalara ne diyeceksin?” diye soranlara şunu söylerim: Bakan Hayati Yazıcı’ya bakın... Başbakan Erdoğan’dan işaret gelince nasıl tornistan etti?
ÜÇ: Bülent Arınç ortada pek bir şey yokken “Ben kimseye biat etmem” demişti. Arınç’ın aykırı çıkışları, o açıklamanın altını doldurma maksatlı. Büyük anlamlar yüklemeyelim lütfen.
DÖRT: Bir iddiam var: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “aynen iade” sonucunun doğacağını bilseydi, yasayı veto etmezdi. Bazen siyaset tesadüfleri sever.
BEŞ: AK Parti dağınık bir görüntü veriyor ya... Bu dağınıklık öğretmeni sınıfa gelmeyen öğrencilerin dağınıklığı gibi... Öğretmen gelir, dağınıklık biter.
ALTI: “Çatırdama” iddialarına bel bağlayanları tek bir nedenle mazur görebilirim: Bu zamana kadar emir komuta zincirini bozmamış, hiyerarşiye bu denli titizlenmiş bir partide bu kadar farklı ses çıkması...
YEDİ: AK Parti içinde farklı seslerin çıkması, ülkedeki muazzam muhalefet boşluğuna da işaret etmiyor mu? Adamlar “Bu memlekete muhalefet gerekiyorsa onu da biz yaparız” demek istiyor olamazlar mı?
SEKİZ: Yazdım, yine yazıyorum: Siyasette başarıyı, rakip partinin parçalanmasına ya da liderinin bir biçimde ekarte olmasına bağlayanların sonu hüsrandır. AK Parti parçalansa bile, talih onun parçalanmasından medet umanlara gülmeyecektir.
Kemalist tarihin son kalesi: Ergün Aybars
GEÇEN akşam Tarafsız Bölge’de İstiklal Mahkemeleri tartışması yaptık. Tartışmada “Kemalist tarih tezi”ni Prof. Ergün Aybars savundu.
Ergün Aybars hakkında tuttuğum notları takdim ediyorum:
* * *
- Tezini iyi biliyor ve iyi savunuyor.
- Muhataplarının konuyu getirdikleri yere teslim olmuyor, kendisi konuyu bir yere getirmeye çalışıyor.
- “Olmamıştır, yalandır” demek yerine “Öyle olmalıydı” diyor.
- Çok sık bir şekilde “O sırada Fransa’da, İngiltere’de, ABD’de ne oluyordu, ona bakalım” diyor ve dediğinin hakkını veriyor.
- Konusuna hâkim...
- Hep savunmada değil, bazen sağlam atakları da var.
- Bir yenilmişlik duygusuna asla kapılmıyor.
- “Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır” türünden artık MHP’lilerin bile kullanmadıkları cümleleri kullanırken çok farklı bir şey söylüyormuş gibi yapabiliyor.
- “Nereden çıktı şimdi bu?” demiyor, tartışıyor.
- Diktatörlük tartışmasında “Bugünün siyasi parti liderlerini de ele alalım” diyerek hiç de fena olmayan kontrataklar yapıyor.
Cüppeli’nin ikna potansiyeline taktım
- CAMİDE vaaz veriyorsun...
- İnsanlara “şöyle yap / böyle yapma” diyorsun...
- “Allah” diyorsun, “Peygamber” diyorsun, “din” diyorsun, “iman” diyorsun...
Ve bir gün “ayıplı” bir kasetin çıkıyor.
Tam da “neden yapmadığını söylüyorsun” ayetinin tecelli etme durumu...
Fakat gelin görün ki...
Vaaz vermeyenleri bile haşat eden kaset, bizim “Cüppeli” için fiske etkisi bile yapmıyor. Adam “montaj” diyor ve işi bitiriyor.
Cemaatinde kımıldama olmuyor, afra tafrasında bir bozulma olmuyor, “Allah dostu” imajında en küçük bir sarsıntı olmuyor.
* * *
İşte bakın:
Son haberlere göre...
“Cüppeli”, şoförünü ve korumasını çetelere yollamış. Kaseti yayanları çetelere hallettirmek maksadıyla...
Polis, koruma ve şoförü gözaltına almış.
- Bakıyoruz “Cüppeli”ye: Bir utanma, bir sıkılma, bir mahcubiyet falan yok...
- Bakıyoruz cemaatine: En küçük bir sorgulama yok.
- Bakıyoruz başkalarının kasetleri üzerinde çokça tepinmiş muhafazakâr basına: Minicik bir haber bile yok.
* * *
Şimdi soru şudur:
Deniz Baykal’da falan olmayan ikna potansiyeli, nasıl oluyor da “Cüppeli”de olabiliyor? Üstelik daha dezavantajlı bir konumda iken...
Keramet nerededir?
Aydınlık’ta ele geçirilen çok komik e-postalar
AYDINLIK gazetesinin sahibinin masasında bulunduğu öne sürüler e-postaları okudum.
Okurken kahkahalarla güldüm.
Buyurun siz de gülün.
Bir tanesinde şöyle yazıyor:
“Sayın Kansız (Ergenekon Savcısı Cihan Kansız) eylem planınız uygundur. Taraf’a talimat verildi, gerekli belgeler hazırlanacak. Koordinasyonu devamlı kılın. İmza: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.” Bir başkasında şu şekilde:
“Cihan Bey, Sayın Başbakanımızın talimatı üzerine iddianame tarafımızca hazırlanacaktır. Bizden istediğiniz evrak, belge gibi şeylerin ne olduğunu bildiriniz. İddianame hazır olduğunda size, Zaman’ın moto kuryesi ile evinizde teslim edilecek. İyi çalışmalar. İmza: Yasemin Çongar.”
* * *
Aydınlık gazetesi ya da ekibi türlü karanlık işlere bulaşmış olabilir, bir şey demem...
Ama eğer son Aydınlık operasyonu, sadece bu e-postalara dayanılarak yapılmışsa durum çok vahim demektir.
Çünkü bu e-postalar için operasyon yapılmaz, sadece kahkahalarla gülünür.