İçişleri Bakanı Şahin ‘in kellesinin alınacağını onbeş gün önce bu köşede yazmıştım... 13 Ocak tarihli ‘Bu yol çıkmaz sokak’ başlıklı yazımı şu cümleyle bitirmiştim: “Bu arada ‘KCK’nın diyeti’adına ‘barış süreci’ne kurban vermek ve karşıya ‘iyinet mesajı’ göndermek için İçişleri Bakanı Şahin ‘in kellesi alınırsa şaşırmamalıyız!.. ”

Çok geçmedi ve Başbakan Erdoğan şaşırmamıza fırsat bırakmadan kabinede revizyona gitti... Şahin ‘i tek başına görevden almış olmamak için diğer üç Bakan ‘ın karambole gittiğini söylersek çok da abartmış olmayız...

‘Karşı’ taraf, ‘iyiniyet’ mesajını aldığını ve BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan ‘ın ağzından dökülen ‘nefret’ dolu sözlerle derhal gösterdi... Şahin’i ‘bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felâket ve belâ’ olarak niteleyen Buldan, ondan kurtuldukları için şükrettiklerini ve bir daha yüzünü görmek istemediklerini buyurdu!..

Sırf hükûmete muhalif olma hırsı içinde genellemeci bir tavırla Şahin’i de eleştiren, hatta karikatürize etmeye çalışan ve farkları göremeyen algı problemliler Buldan’ın bu sözlerinden sonra ayıkırlar mı bilmiyorum... Ama bildiğim bir şey varsa, bu revizyon, hem Şahin’e karşı ‘açılım lobisi’ tarafından biriktirilen nefretin sonucu, hem de içinde bulunduğumuz sürecte Başbakan’ın ‘samimiyet’inin ispatıdır!..‘Karşı’ya sunulan kurban, tam bir ‘güven pekiştirme’ adımıdır... PKK-BDP çizgisinde var olan “Acaba aldatılır mıyız?” şüphesini ortadan kaldırmak için “Sınır dışına çekilirken, geçmişte olduğu gibi vurulmayacaksınız, garantisi benim” diyen irade, Şahin’i azlederek bir adım daha atmış oluyor...

Aslında İdris Naim Şahin’le ilgili uzun süredir yürütülen bir linç kampanyası vardı... Terörle mücadeledeki kararlı tutumu, ‘açılım’la paralellik sağlayamayan dili ve Beşir Atalay döneminde âdeta uykuyu yatırılmış KCK operasyonlarının hız kazanması onu hedef haline getirmişti... Bir yandan gafları ön planan çıkartılıp yıpratılırken, diğer yandan açılım süreciyle senkron tutturma niyeti olmadığ için sürekli ‘tıkaç’lıkla suçlanmıştı... Organize bir şekilde zayıflatılmaya ve gözden düşürülmeye çalışılmıştı...

28 Mayıs 2012 ‘de ‘Açılım lobisi kelle istiyor’ başlıklı yazımda şu vurguyu yapmıştım: “Belli ki, İçişleri Bakanı sindirilene, istifa edene veya görevden azledilene kadar kampanya bitmeyecek... Şahin’in pozisyonu, Hükûmet ve Başbakan açısından bir ‘turnusol kağıdı’ niteliğinde... Açılım politikalarına sınırsız destek sağlayan, asker, polis ve sivil ölümlerini teğet geçen kalemler bu konuda çok ciddi ittifak etmiş görünüyor... Hükûmet yanlısı medya organlarında bile İçişleri Bakanı ‘nın değiştirilmesine yönelik çok ciddi çabalar var... Buna bir de AKP içinden gelen ‘güneydoğu eksenli’ baskıları eklemek gerekiyor... ”

Bugün sonuç aldılar ve bir engeli daha aşmış oldular... Şahin suçluydu, çünkü Meclis kürsüsünden “BDP, lânetli yapı KCK ‘nın uzantısıdır, KCK Kürtleri cebren köleleştirme örgütüdür” demişti!.. Suçluydu, PKK ‘lıların kiminin dinsiz, kiminin de zerdüşt olduğunu söylemiş, teröristlerin domuz kesip yediği fotoğrafları kürsüden sallamıştı!.. Kimi kabine arkadaşları, Meclis ‘te “Kim o hayvan?” diyenlere şirinlik yapar, kimi de yokmuş gibi davranırken “Bunların efendileri var. Çekerler dururlar, koyverirler gezerler. Emir alırlar yaparlar, emir alırlar dururlar” diyen de o ‘suçlu’ydu!..

Açılım yelkenine rüzgâr üfleyenler Şahin’den hep rahatsız oldular... ‘Bu Bakan’ı dizginleyin’ diye manşetler attılar, ‘odun’la simgelediler... Onlara göre Şahin, hem ‘ayrımcı’ydı, hem de ‘domuz’çıkışıyla gayrimüslim vatandaşları üzmüştü!.. Yetmedi, ‘dindar Türkleri, din temelinde BDP’ye ve PKK ‘ya karşı kışkırtarak bölücülük yapmak’la suçladılar... Yetmedi, ‘ırkçılık ve nefret suçlarının ortağı’ ilan ettiler... KCK ‘nın dinsizliğini, sahte namazlarını, oruç tutmadan açılan iftarlarını deşifre ederek, İslam ‘ı bir kriter şeklinde ortaya koyduğu için çok bozuldular!.. Demokrasi kültüründen nasibini almadığını, bu kafayla Türkiye’nin demokrasi sorununun daha da derinleşeceğini keşfettiler!..

Terörle mücadelede başarı çıtası yükseldikçe, PKK daraldıkça, buna paralel olarak ‘güvenlikçi politikaların demokrasi ve özgürlük arayışlarının önüne geçtiği’ iddiaları daha yüksek sesle dillendirilir olmuştu... İşte ‘açılım lobisi’ bu süreçten sorumlu tuttuğu ‘tıkaç’ın kellesini istemeye başladı... Artık sıkça görmeye alıştığımız, medyadaki ‘renkler koalisyonu’ yine bir takım oyunu sergiledi ve sonuç aldı...

Zaten açılım sürecinde ‘ikinci boyut’a geçilmişti... Bunu taçlandırmak ve hem karşılıklı güveni arttırmak, hem de yeni dönemde ‘kazalar’a meydan vermemek için böyle bir jeste ihtiyaç vardı!.. Başbakan da gereğini yaptı!..

Kitabına uydurubilirlerse, şimdi sıra KCK ‘lıların salıverilmesinde!..

(Yeni Çağ gazetesinden alınmıştır)