Uzun zamandır dünya gündemini  mesgul eden ve insanoğlunun panik içerisinde beklediği 21 Aralık tarihine  yaklasmıs bulunmaktayız. Söylemlere göre kıyamet kapıda. Hatta ilgi ve merak uyandırmanın da ötesinde,  bazı kesimler o gün için tüm islerini iptal etmeyi, sokağa çıkmamayı da düsünüyor dersek fazla abartmıs olmayız sanırım. Çünkü bunlar çevreden gelen sesler. Peki gerçekten,  kıyamet alametlerini beklediğimiz bu kehanetin içeriği hakkında bilgi sahibi miyiz yoksa sadece duyduklarımızla mı yetiniyoruz? İste bu noktadan yola çıkarak olayı isin uzmanına sormaya karar verdik.  "Geçmişten Bugüne Gizemcilik İlgi Alanları Tradisyonları " kitabının yazarı Ferda Ercan Uyulan ile, 21-Aralık- 2012 tarihine kayıtlanan kehanetleri ve Foton Kuşağı beklentileri hakkında öngörülen kurgularla, karşı savları konuştuk. 21 Aralık 2012 sonrasında beklenilen astrolojik etkiler, Demir Çağ’dan Altın Çağa giriş tarihi de, sohbetimizin konularından oldu. Uzun zamandır Okültizm, Bilinmeyenler, Teorik Fizik, Parapsikoloji ve Ezoterizm üzerinde araştırmaları olan yazar, bu kehanetlerin tutarsız yanları, nedenleri ve karşı savları hakkında ilginç bilgiler aktardı. Okültizm hakkında önemli bir portal olan   kitabını da, yakın bir tarihte konuşmak üzere sözleştik. Röportajın ardından gerçekten kapıda kıyamet mi var yoksa yeni bir dönemin giris kapılarını mı aralıyoruz bunun kararını daha sağlıklı biçimde vereceğinize inanıyorum.

 

1-  Son günlerin Foton Kuşağı, hatta Kıyamet beklentileri ve 21 aralık 2012 Kehanetleri nelerdir, bu konuda bilimsel kanıtlar bulunmakta mıdır?  

 

21- Aralık 2012 tarihi, büyük bir değişim günü halinde saptanarak, insanlara korku ve endişe vermeye yönelik beyanatlar peşpeşe sıralanıyor Bu tarih, Mayalar gibi eski uygarlıkların kehanetleri ile ve bazı New Age akımı kitaplarıyla desteklenmiş, faydacı kişilerin para kazanım aracına döndürülmüştür. Önce zihin bulanıklığı yaratan kurgul mitler ele alınır. Sonra, sözde bilimsel ve yapay konular hakkında ücretli konferanslar düzenlenir, resmi olmayan, bilimdışı bilgileri satmaya yönelirler, kayıt cihazlarına izin vermezler. Sözedilen korkutucu olaylar gerçekleşmezse ne diyeceklerdir? Örneğin, Nibiru’nun Mayıs 2003’te geleceği kıyamet olacağı söylendi, gerçekleşmedi. Tahmin tutmadığında, utançtan kurtulmak için olayı ertelediler, onun öngörülenden yavaş hareket ettiğini söyleyerek rahatladılar, bu arada, seminerlerden, hayatta kalma kitlerinden para kazandılar. 2012 foton kuşağı iddiasında sorun, sahte bilgiye ödenen ücretler, barınaklara koşmak için çabalardır.

 

Ya korku nereye gidecektir?

Eylül 2008’de Cern’deki Hadron Çarpıştırıcısının, karadelik veya boyut kapısı açacağı yönündeki korkularla intihar edenler olmuşken,  tüm bu söylentilerle kaygılananları uyarmak önemlidir. 21- Aralık günü, Dünya'nın 'Foton Kuşağı' etkisine girişi öngörülüyor. Geçiş olarak tanımlanan olayda; Dünya’nın yavaşlayacağı, 6 gün boyunca duracağı, soğuyacağı iddia ediliyor. Yoğun bir foton enerji bandı ve galaksi içine akan manyetik ışık olarak tanımlanan kuşakla buluşmanın, karanlıkla gelerek, 2000 yıllık ışık devrine neden olacağı, 5. Boyuta sıçrama yolu ile bilinç değişimi, dondurucu soğuk, ölümler, elektrikli araçların çalışmaması, Pleiadesliler’in uzay gemileriyle yardıma gelişi, 2 sarmallı DNA'larımızın mutasyonla 12 sarmallı oluşu resmi olmayan bilgiler halinde sunuluyor.

 

Bu muazzam fenomenleri kabul edenler bulunabilir, ancak karşı savların dile gelmesi doğal ve gerekli. Bu tarih geçildiğinde, etkiler gerçekleşmezse yanıtlar nasıl hazırlanacaktır?

Foton enerjisi kaynaklarına kavuşup, galaktik insanlara dönüşeceğimiz, uzaylıların aramızda olacağı, Pleiades kontrolünden çıkıp, Sirius etkisine gireceğimiz, akımın yazarları tarafından bildirilmektedir. Hepsinin fikir özeti ise; değişmiş yeni bir bedenle girilen yeni bir Çağ’dır. 

 

2- Peki bu iddialar bilim çevrelerinde nasıl değerlendiriliyor, sizce de gerçekleşebilirler mi?

 

Astrofizikçi David Morrison, NASA Astrobiyoloji, SETI ve NASA Lunar Bilimleri direktörü, yazar, üst düzey bilim adamı olarak, ilgili sorulara; ‘’Dolaşan çılgın fikirlerin ve onlara aşık insanların sayısı karşısında hayrete düşüyorum. Foton kuşağı iddiası bunlardan en çılgını. Bir New Age akımı. 1950 yılında -Son Gün- adlı bir sözde kehanet kitabı yazan Paul Otto Hesse ile ortaya atıldı. Foton Kuşağı'' inançlarının temelinde Pleiades etrafında dolanan fotonların büyük kemer oluşturduğu yaklaşımı ilginçtir. Bazı Yeni Çağ inançlarına göre, Dünya'yı daha yüksek bir insanlığa yükseltmesi, ya da Dünya’nın sonudur. Bu boş inançtır, bilimle ilgisi yoktur, fotonlar kendilerinin ışık kuantumudur, bir kemer etrafında yörüngeye girmezler’’ demişti.

 

İddialara göre, sistemimiz her 25.860 yılda, Pleiades çevresinde bir tur dönmektedir ve her 12.500 yılda bir, Güneş Sistemi foton kuşağı içine girer. Oysa, Güneş Sistemi, 250 milyon yılda Gökada merkezi etrafında dönüyor Karadelik kadar güçlü çekim etkisi bulunmadıkça, foton düz çizgi gibi akar, halka gibi dönmesi, yörünge kurması olanaksızdır, ayrıca karşı foton yoktur. Hayali kuşağa girecek olsaydık, gece olmazdı ve ışık bandını seçebilirdik. 2 sarmallıdan 12 sarmallı DNA'ya geçileceği iddiası görülmedik bir mutasyon örneği. Bilim dışı inançlarla, emeksiz, mükemmel dönüşüme uğrayacaklarını, foton çağının başlayacağını savunuyorlar. Dayanılan kanıt, yeryüzü ile iyonosfer arasındaki doğal titreşim, Schumann Rezonansı’ndaki artış. Bilincin, bu rezonans yükselişi ile uyanacağına paralel inançlar, titreşimin 8' e yakınken, 12' ye çıkması ile, tutarlı bir görüş haline getirildi. Titreşim 13 olduğunda, Dünyanın durup, Güneşin batıdan doğacağı savunuluyor. Schumann Rezonansı, yeryüzü ile iyonosfer arasındaki boşluğun doğal titreşimi, canlıların ürettiği, enerji ile, bu elektromanyetik alan etkilenir. Aslında, İyonosferden akan elektrik ve rezonans artışı; güneşin aktifleşmesi ile ve manyetik kutupların yön değişimine hazırlanması ile de ilişkilendiriliyor.

 

3-  Sıfır Noktasına giriş nedir?

 

Sıfır noktası deyimi, foton kuşağı kurgusu ile modern mitolojinin parçası oldu. Heyecan yaratarak, düşünce enerjilerini yönlendirmeye bilinmeyen faydacı fikirlere hizmete aday. Foton kuşağı "Sıfır Hattı/ Null Zone’’ halinde tanımlanıyor, Torus biçimli kemer etrafındaki bariyer, enerjinin yayılamadığı, elektromanyetik alansız vakum ortamı. Eğer böyle olsaydı, Sıfır Hattı kesinlikle Kozmik Mikrodalga Arka Fon Işıması’na ilişkin son taramalarda görülebilirdi. Ne var ki, herhangi bir Sıfır Hattı bulunmuyor. Fon Işıma evreni dolduran elektromanyetik dalga biçimi. Birleşik 2 alan, Elektromanyetik Alan halinde evrenin bir düzlemidirler, 3. alan gravitasyondur, birleşik alanlar kaybolmayacaktır. Ozon deliğinin onarılması, şakraların açılması, Pleiades'lilerin gelişi de, bu Modern Mit'in parçası olarak lanse edilmektedir.

 

4- Ülker Takımyıldızında Pleiades’liler yaşıyor mu? Orion ve Sirius’lular var mı?

 

Ülker, 78 milyon yıllık tahmini yaş ortalaması ile, genç yıldızlar barındıran, çok sıcak, parlak bir tayf, güneşimizden 10 kat büyük yıldızlarla süslü, henüz bulutsudan uzaklaşamamış ve parlayan bu sisle foton kuşağı mitine kaynak olmuştur. Sistemlerinin yaşanabilirliği veya bir galaktik uygarlık oluşturabilmesi, Pleiades’in 75 milyon yıllık kısa kozmolojik zaman ölçeğinde olanak dışıdır. Yeryüzü ile karşılaştırıldığında yakın bir dönem. Dünya'nın yaşı, yaklaşık 4,467 Milyar yıl. Galaktik Uygarlıkların konumlanmış gösterildiği bölgeler ise, bırakın milyarı, yalnızca 100- 150 milyon yıl civarı yaşa sahip sıcak nebulalardır. Orion Bulutsusu 300.000 yıllık, Köpek Yıldızı yani Sirius’un yaşı ise, 230 milyondur. Eskiler, Pleiades’in yaşını bilmezlerdi o nedenle de, hayatın kökeni olduğu iddiaları dolaşırdı. Tapınaklar yükselişine hizalanır, kutsal yıldızlardan geldiklerine, öldüklerinde geri dönüşe inanılırdı. Orion ve Sirius, antimadde evrenlerinde bulunan ve bu aleme yansıyan kesit projeksiyonlar olabilir. Paralel evrenler bilimkurgu değildir. Dünya’yı bu bölgelere bağlayan, Kurt Deliği- Zaman Yolculuğu Köprüleri  bulunabilir. Mısır’daki tanrıların, Corpus Hermeticum’daki göklere dönüşü, ezoterik manalar taşıyor. Keops, Kefren, Mikerinos piramitlerinin dizilişi, yıldızların yere yansımasıdır ki, antik yapıların kök yıldızlara göre sıralanması, ekinokslarla ilişki kurmasıdır. Bazıları, uzay-zamanı bükebilmede bir girdap tabanıdırlar. Pleiades, Orion ve Sirius, başka boyutlarınn kesiti olabilecek içsel koordinatları ile, ruhani doğamıza etkiyecek kutsal anlamları ile bilinmelidir diyebilirim. Foton kuşağı ile üzerimize gelecek bir arınma ve aydınlanma yerine, hala, içimizdeki aydınlanmayı aramak zorundayız. Bu aydınlanma, dış güçler tarafından empoze edilemez. Pleiades foton seli iddiası, gezegeni kurtarmaya yaramayacaktır, kaşla göz arasında, ölüm ve ayrılık olmadan dönüştürülmek yerine, ruhsal ve gezegensel sorunlarımızı kendimiz halletmek durumundayız.

 

Akımın yazarları, Virginia Essene (D.1928 ), Sheldon Nidle (D.1946) Washta adlı bir galaktik varlıktan kendilerine mesaj halinde bir dizi transkripsiyon ulaştığını söylemişlerdi. Paul Otto Hesse; -Son Gün-  adlı kitabında, kavramı geliştirerek sunmuştu. Önümüzdeki yıllarda resmi olarak, manyetik kutuplar değişimi ve Güneş Tacı Fışkırması sürecektir, periyodik hadiselerdir, olumsuz etkileri bulunabilir. Gezegen açıları ile göksel hizalanmalar ezoterik ve fiziki yönleriyle, bilinç genişlemesinde yoğun enerji akışına yol açabilir, bunu mistik çalışmalarla kutsamak doğaldır, çünkü gezegenlerle insanlar arasında Etherik bağlar bulunuyor.

 

5-  2012 yılı sonunda ve ilerideki tarihlerde konumlanacak astrolojik verilerle gezegen konumları neleri ifade etmektedir?

 

Evrenin kozmik enerji sistemi, gökcisimlerinin hareketleri ile devinirken, 13-14 Kasım'da Güneş tutulması, 28 Kasım'da Ay tutulması gerçekleşecek. Açığa çıkacak gizlenmiş enformasyonlar, kriptolar olabilir, basın ve siyaset alanında destek noktaları ile dengelerde değişim beklenilebilir. 21 Aralık 2012’de, astroloji haritasında, “Yod” açısı olarak tanımlanan ve ‘’Kaderin Eli’’  tanımlı açı oluşumu bulunuyor. Bu yapılanma, yol başlangıcının tam konfigürasyonu olarak, sağduyu gerektiren stresli deneyimlere, farkındalık ve içgörüyü geliştirme gereğine işaret eder. Açısal kalıpta, Satürn ve Pluto için; Jüpiter odak noktası olacaktır. 21 Aralık 2012’de, Güneş’in Oğlak burcuna girişi, ve 19 Ocak 2013’ e dek burada kalması, insan bilincinde uyanışa yol açacak olayların habercisi görülmelidir. 2015' e dek Uranüs'ün Koç'ta ilerleyişi, madde ötesi değerlerle ilgilenen Uranüs etkisiyle, ortak bilinç sıçramasını öngörmektedir. Şubat 2012 de geçiş yapan Neptün'ün, 2025'e dek, Balık burcunda kalarak; manevi değerleri, sezgiyi, birlik anlayışını öne çıkarması mümkün görülüyor.

 

Hint ezoterizmindeki dört Çağ döngüsünden Yozlaşma, yani Demir Çağı’ndayız. Bu devir, Kali Yuga’dır, Altın Çağ’a, yani Satya Yuga’ya giriş, ezoterik astrolojide 2023-2024’ de ve Pluto’nun Kova’ya girdiği an akan tesirlere yanıt olarak belirlenmiştir. Tam Aydınlanma ve Barış dönemidir. Çok teşekkür ederim.

Ferda Ercan Uyulan. Kitabın facebook adresi:  http://www.facebook.com/okultizmveenerji