‘Ulusal Birlik Partisi(UBP)’nin şu anda mevcut üç handikapı vardır. Bunlardan ilki, seçim öncesinde vermiş olduğu sözleri yerine getirmemesidir.  Şu andaki görüntüsüyle seçim öncesinde vaat ettiklerinin tersini yapar bir görüntü çizmektedir. Öte yandan Meclis’te 26 olan koltuk sayısını da ancak transferler aracılığıyla yeniden sağlayabilmiştir.  Ve tüm bunların da ötesinde Kıbrıs Türk halkı, Ulusal Birlik Partisi’ne olan güvenini yitirmiştir.’

 Bu sözler dünkü haber toplantımızın konuğu olan Sayın Özkan Yorgancıoğlu’na ait. Gerçekten de ana muhalefet partisinin başkanı olmasının da ötesinde Sayın Yorgancıoğlu, halkı ve toplumun sorunlarını benimsemiş ve gerçekten iyi gözlemlemiş. Sokağın nabzını en az haberciler kadar tutan son derece mütevazi bir tutum içerisinde. Eleştirdiği konularda da yerden göğe kadar hakkı var. Son dönemde Ulusal Birlik Partililer kendilerine dahi sesli olarak dile getiremedikleri bir ‘sorunlar yumağı’ ile karşı karşıyadır. Bugüne kadar herkesin ileride işlerin bu boyuta kadar gelebileceğini kestirdiği, ancak kimsenin de neşter vuramadığı bir sorunlar yumağı.

  Başbakan İrsen Küçük’ün o dönem  birkaç aylığına ‘Başbakan olması için imza attığı’ ancak daha sonra bunu inkar ettiği iddialarının ortaya atıldığı günden bu yana da bu kriz büyüyerek bugünlere gelmiştir. Böyle bir güven(!) ortamında başlayan Sayın Derviş Eroğlu sonrasındaki UBP dönemi, sağlam temellerle değil günlük politikalarla bugüne gelmeyi başarmış olsa da artık yolun sonu pek görünmemektedir. Nitekim güvenilir bazı kaynaklardan aldığımız duyumlar, bazı partililerin ve hatta bakanların Başbakan Küçük’ü devirmek için ‘gizli buluşmalar’ yaptığı doğrultusunda….

 UBP içerisinde böyle çalkantılı bir dönem varken ve pek çok kişi sadece kendi kellesini(!) koruma amacı güderken, tabii ki de memleket meseleleri ve diğer yaşanan gelişmelerle yeterince ya da sağlam kafayla düşünmek neredeyse imkansızdır. Kendi içsel hesaplaşmalarını bitirememiş bir hükümet, dıştan gelecek her türlü tehdit ve tehlikeye de açıktır. Özellikle global kriz ortamının yoğun olduğu böylesi bir dönemde, geminin  kaptanına büyük işler düşmektedir. Bu kişi de hiç şüphesiz Başbakan İrsen Küçük’ten başkası değildir. Politika konusundaki bilgileri ve tecrübeleriyle herkesin kendisine ‘ağabey’ dediği ve saygı gösterdiği Başbakan Küçük, kabuğundan ya da çekimser görüntüsünden bir an önce sıyrılmalıdır. Sayın Küçük, hükümetin Başbakanı, iktidar partisinin genel başkanıdır. Bunun gerektiği gibi davranmalı ve çevresindeki kirli pazarlıklara meal vermemelidir.

 BU MEMLEKETTE HİÇ KALİTELİ TÜRKİYELİ YOK MU?

Arkadaş ortamında sıkça gündeme getirdiğimiz konu ister istemez aynı kapıya çıkıyor: Türkiyeli Türkler ve Kıbrıslı Türkler… Herkes kendi görüşünü canla başla savunuyor. Ama körü körüne bir savunma değil bu.. . Gerçekten doğru olduğuna inandığınız şeyler için bir mücadele.  Buralı olan arkadaşlarım cümlelerini genellikle şöyle noktalıyorlar: ‘Sen ve senin gibi insanlar gelecekse bu memlekete gelsin. Bizim kaygımız diğerlerinden. Bizim kaliteli Türklere bir lafımız yok’

 ‘Ben ve benim gibiler derken neyi kastediyorsunuz’ diye sorduğumda cevap hep aynı: Okumuş, bilgi sahibi, bir fikre sahip olan ve onun gereklerini yapan. Her türlü topluma adapte olabilen, nerde ne yapacağını bilen, eli yüzü düzgün’…

Aslında ne yalan söyleyeyim ben bile kendi memleketimde kendi ülkemin vatandaşlarında böylesi bir seçicilik içerisine giriyorum. Girne Limanı’nda don gömlek yüzenleri görüyoruz. ‘İşte Türkiyeliler böylesiniz’ diyorlar. İşte o zaman bu genellemeye sinir olup hemen karşı atağa geçiyoruz ‘Genelleme yapmayın herkes böyle değil’ diye. Oysaki bende kendi memleketimde hatta evimin önünde bir adam donla denize girince, ‘buraları da bozdular’ diye hayıflanıyorum. Demem o ki, bu ve bunun gibi yanlış ya da toplum kurallarına uygun olmayan davranışlar tüm bir ulusa mal edilmektedir. Bu insanlar kendi memleketlerinde, kendi mahallelerinde böyle don gömlek dolaşabiliyorlar mı? Hadi varsa öyle bir babayiğit çıksın gelsin. Ancak şöyle bir ayrıntıyı da gözden kaçırmamak lazım sadece Kıbrıs’ta değil dünyanın her bir köşesinde ‘Kaliteli Türkler’e ihtiyaç vardır. Çünkü bir zamanlar tüm dünyayı dize getiren Türk ulusunun hak ettiği muamele bu değildir, olmamalıdır da.