Hani çarşambanın gelişi perşembeden bellidir derler ya, bugün yaşanan gezi olayların işareti de yıllar önce geliyorum demişti ama sanırım kitle imha silahına dönüşen medyanın ve satılık kalemşörlerin dezenformasyonu yüzünden biz toplum olarak gerçeği göremedik.
Demokrasiyi sandık sandık, sandık başına gittik ama hiçbir zaman seçme hakkına sahip olamadık. Bize oynatılan demokrasi oyununun içinde hep bir figüran olarak oynadık ama buna rağmen demokrasiye dair mangalda kül bırakmadık.
28 Şubat iddianamesinde ülkenin geçmiş karanlık tarihinde neler olup bittiğini öğrenmek ve öğrendiklerimi siz okuyucularımla paylaşmak için yavaş yavaş ve sindire sindire okumaya devam ediyorum.
Önemli bulduğum ve sizinde önemseyeceğinize inandığım konuları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Şimdi 26/06/2012 tarihinde yapılan Batı Çalışma Grubu toplantısında alınan kararları okuyunca kendi kendime, ‘way be! Allah’a emanet yaşamışız demek’ dedim.
Kuşkusuz Türk Silahlı Kuvvetleri kurumu, hepimizin kurumudur. Peygamber ocağı olarak adlandırdığımız ve kurumsal kimliğine saygı duyduğumuz bu kurumun içinde varolan çürüklerin ayıklanması gerektiğinin altını özellikle çizerken amacımın bu ocağı suçlamak veya karalamak değil bu ocağın kendi içindeki haram bağırsaklarını temizlemesi ve adına yakışır bir duruma gelmesidir.
Öyle anlaşılıyor ki; bu çürük elmaların hasıraltı ettikleri pisliklerinin kamuoyuna yansıtılmasında da çok rahatsızdırlar. Öyle ki BÇG’nin aldığı şu not her şeyi açıkça itiraf ediyor.
Not’ta: “NOT: Genelkurmay Başkanlığı 1997 yılı tarihçesini göndermiş olduğu 18 Mart 2013 tarihli üst yazılarında tarihçede yer alan bazı bilgilerin aleniyet kazanması halinde TSK açısından telafi edilemez durumlar oluşabileceği göz önüne alınarak soruşturma konusu ile ilgili olmayan bölümlerin dosyaya dahil edilmemesini, gerekli hassasiyetin gösterilmesini istediğinden tarihçenin yalnızca soruşturma konusu ile ilgili bölümleri alınmıştır.”denilmektedir.
TSK’nın CHP’yi nasıl desteklediğine geçmeden şu önemli notu da aktarmak istiyorum. Bu notta da anladığım bizim bildiğimiz kelli felli yazar ve popülaritesi yüksek çoğu kişilere kaynak ve sağlam köşelerinin kimin tarafından sağlandığıdır. Örneğin gazeteci-yazar Fikret Bilay’la ilgili şu notu okuduğum da yine kendi kendime; vay anası sayın seyirciler!…’dedim.
Sanık Hüsnü Dağ’ın 196 numarası ile numaralandırılan; "Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği Basın Yayın Halkla İlişkiler ve Tanıtım Dairesi Basında Bugün" başlıklı belgenin Milliyet Gazetesi köşe yazarı F.B.'nin 07/05/1998 tarihli "Kurban Derisi" başlıklı köşe yazısı olduğu, köşe yazısının altında el yazısı ile yazılmış ve paraflanmış halde "SAYIN KOMUTANIM, BU MAKALEYİ BİZ YAZDIRDIK. GENSEK.” Notu sanırım size de aynı şey dedirtecektir.
Yine Çevik Bir’in katıldığı “irticai unsurlarının hedefleri” adlı toplantıda:
"Simge haline gelmiş türbanı eşinin kafasına takmış dolaştıran subay, astsubay kim olursa olsun ağzından tek bir kelime çıkmasa dahi propaganda yapmış sayılır ve bu orduda barınamaz. Cumhuriyetin temel ilkelerini savunan Silahlı Kuvvetler bu anlayışta olamaz. Laiklik aklı hakim kılmaktadır." İfadelerine yer verilmektedir.
Hüsnü Dağ’ın evinde yapılan aramada elde edilen el yazısı belgelerde; eski Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karaday’ın katıldığı, 16 Nisan 1999 tarihinde saat 18:30’da yapılan toplantıda şu maddeler tek tek sayılmaktadır.
1. M.Yılmaz mafya ile ilişkisi var. MİT Kumarbazdır. Bodrum’da hükümeti kurmak için çalışırken kendisine 7 madde saydım. Şimdi onları uyguluyor. Kaldığı gece 2’de kumarhaneye gidip kumar oynadı.
2. B.Ecevit hasta Allah gecinden versin ne olacağı belli değil, Çiller'i ve Yılmaz'ı yargılanmaktan kurtardı. Ecevit'ten sonra başa gelecek CHP'li...
3. Sol mutlaka iktidar olmalı, bu ülkenin geleceği buna bağlıdır CHP desteklenmelidir. CHP mutlaka Meclise girmelidir. Basında Hasan Cemal yazdı. CHP ve Ank.'da Karayalçın desteklenmelidir. Cumhuriyet için sol çok önemlidir. Bunlar basına duyurmak yazı yazmalılar bizim ağzımızdan değil tabi.
4. Kumarbazdan Cumhurbaşkanı olur mu buna çalışıyorlar.
5. D.Baykal önemli değildir. Kim Gnl.Bşk.olursa olsun.
6. Ben bir hizmet beklediğim için bunları söylemiyorum, ülkenin geleceği önemlidir.
7. Ben politikacıları yakından tanıdım, kaliteleri çok düşük. Çoğu askerin tırnağı bile olamaz. Askerin dünyaya bakışı onlardan çok ilerde. Ben bir bakana "Bakanım tarikatların çok etkin faaliyetleri oluyor dedim. Bakan bana "Paşam siz merak etmeyin biz onları hem idare ederiz hem de oyunu alırız" ben de "Bakanım sen daha duruma bile girememişsin dedim" tabi o duruma girememiş ne olduğunu da anlamadı. Bunlar böyle.
28 Şubatta çok önemli şeyler yapıldı. Ben konuşursam Türkiye yerinden oynar. Onun için bir yıla kadar konuşmayacağım… ...Sizlere çok güvendim. Çok güzel işler yaptınız. " ifadeleri yer almaktadır. Ayrı bir notta da şunlar yazılmaktadır.
"...Bu günlerde bana Çevik Paşa gelecek, senin için konuşacağım... Star gazetesi ile ilgili konuşuldu. C.Bşk.seçimi ile ilgili konuları konuştuk. B.Ecevit ile Yılmaz tekrar Demirel'i seçmeye çalışıyorlar... " denilmektedir.
"Çevik Paşa ile görüşün. Gazeteden ve sizden bahsettim. Çok büyük yatırım olduğunu anlattım. Benden trajı ne kadardır diye sordu, 600 bin dedim. Bu gazeteyi bu seviyede tutmalıyız, gazete orta tabakanın üstünde, yönetim kademelerinde de okunacak hale gelmelidir. Tabi daha çok yeni… Böyle kısa bir sürede oturmaz, bile çok büyük başarı, güçlü bir kadro kurmak lazım, mevcutları kötülemiyorum, yönetim kademelerinde sizden başka okunan kimse yok" ifadeleri var.
ABD Başkanının “bizim çocuklar darbe yaptı” dedikleri paşaların ve bu paşaların vatanı ne hale getirdikleri aleniyken sanırım millet olarak artık uyanmalıyız değil mi?