Zamanlaması gayet ustaca...
İsrail’le köprülerin atıldığı Tayyip Erdoğan’ın Mısır’dan başlayarak Ortadoğu’da güç gösterisine başladığı gün meydana geliyor...
Öğlen saatlerinde bir dostumla konuşuyorum...
“Mısır’daki gösteriyi izledin mi?..” diye soruyor bana...
“Resimlerini gördüm” diyorum...
“İzlemelisin” diyor, “Tayyip Erdoğan Mısır’da adaylığını koysa, Başbakan seçilir... Görüntüler öyle...”
Nitekim İngilizlerin ünlü The Guardian gazetesi, “Ortadoğu’da artık Türkiye var... Herşey değişti bölgede...” başlığıyla çıkıyor...
İşte o saatlerde sabah 9.47’de, Dicle Haber Ajansı’nda aniden bir ses kaydı yayınlanıyor...
Ses kaydı haberi, “Görüşmelerin iç yüzü Erdoğan’ı yakacak...” başlığını taşıyor...
Ses kaydındaki görüşmede, MİT Müsteşarı Hakan Fidan MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile PKK’lı ve KCK’lı temsilciler var...
Görüşme Norveç’in başkenti Oslo’da oluyor ve muhtemelen Norveçli bir gözlemcinin eşliğinde yapılıyor...
2010 yılında yapıldığı sanılıyor görüşmenin...
Daha öncesiyle beraber MİT yetkililerinin 5 kez görüştüğü ortaya çıkıyor PKK temsilcileriyle...
PKK’lı Sabri Ok:
“Devlet de arayıp hangi ilde, hangi dağda birileri var, ben de imha ederim demesin... Çünkü biz çözüm sürecindeyiz...” diyor...
MİT Müsteşar yardımcısı Afet Güneş; “Peki ne kadar bekletmeyi düşünüyorsunuz dağlarda?..” diye soruyor PKK temsilcisine...
Sabri Ok, “Biz istiyoruz ki en kısa sürede çözülsün biran önce... 6 yılda 7 yılda değil...” cevabını veriyor...
Görüşmede Tayyip Erdoğan’ın direkt geçtiği yer, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın sözlerinde ortaya çıkıyor:
Hakan Fidan İmralı’da Apo’yla ikibuçuk saat görüştüğünü söylüyor...
“Yüzde 90-95 oranında antant kalındığından” bahsediyor...
Ve “Sayın Başbakan bu noktada çok ciddi... Siyasi riski de yüklenmeye hazır...” diyor...
Burada bir dakika durup, geçmişe bir flash-back yapalım...
Seçim kampanyasında Tayyip Erdoğan’la, Kemal Kılıçdaroğlu arasında “yalan söyleyen şerefsizdir” tartışması yaşanıyor...
Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan’a “PKK’yla görüşüyorsun” diyor, Erdoğan “kendisinin görüşmesini ispat edemezse şerefsizdir...” mealinde bir cevap veriyor...
O günlerde bu köşeye şöyle yazıyorum:
“Elbette iki lider de doğru söylüyorlar... Ya da iki lider de yalan söylemiyorlar...”
Erdoğan’ın kendisi görüşmüyor, devletin yetkilileri görüşüyor...
“Kılıçdaroğlu da yalan söylemiyor, çünkü devletin yetkilileri Erdoğan’dan habersiz yapmıyorlar bu görüşmeleri...”
Dün sabah Dicle Haber Ajansı’nda patlayan ses kaydı, MİT yetkililerinin, Öcalan ve PKK’yla görüşmelerini doğruluyor...
Ses kaydı öyle bir zamanlamayla patlatılıyor ki, Tayyip Erdoğan Ortadoğu liderliğine oynar ve İsrail’le tüm köprüleri atarken, birileri, “içerde terör örgütüyle müzakere yapıyorsunuz” diyor...
Siyasi rakip -her kimse- kendince en canalıcı darbesini vuruyor...
Ses kaydının yayınlanması çok ilginç...
Saat 9.47’de Dicle Haber Ajansı’nın internet sitesine düşüyor ses kaydının deşifresi...
Bir süre sonra Dicle Haber Ajansı kendi inisiyatifi dışında, doğrulanmamış bir ses kaydının yayınlandığını bildirerek, yayından çekiyor haberi...
PKK’ya yakınlığıyla bilinen Dicle Haber Ajansı’nın gerçekten inisiyatifinin dışında PKK içinde, “uluslararası destekleri olan birileri mi operasyon yaparak bu ses kaydını yayınladı, yoksa Dicle Haber Ajansı merkezden gelen bir talimatla mı bunu yayınlama kararı aldı, sonra da sorumluluğu büsbütün üslenmemek için geri çeker gibi yaptı?..”
Bu soruların cevabı henüz yok...
Ancak, böyle bir müzakerenin ses kaydının yayınlanması, doğaldır ki bir müzakere sürecini torpilleyecek...
Müzakere yapan görevlilerin esneklik payını ortadan kaldıracak...