Emekli Yarbay Şenol Özbek\'i elim bir trafik kazasında kaybettik.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, çok öne çıkan isimlerle ilgili şüpheli trafik kazaları için \"kaza mı, cinayet mi bakmalı; en ucuz, en garantili, en az riskli suikast yöntemi kaza\" diye konuşmuştu. Atlattığı onca trafik kazasından sonra yine şaibeli bir helikopter düşmesi sonucu hayatını kaybeden Yazıcıoğlu\'nun sözlerini hatırladık. Özbek gibi ezber bozan, farklı açılardan bakabilen isimlerin ölümleri doğal yollardan bile olsa soru işaretleri doğuruyor. Maalesef yakın tarih müktesebatımız şüpheciliği rutinleştirdi.
Kamuoyu Özbek\'i, Aksiyon Dergisi\'nin Haziran 2009\'daki bir kapağı ile yakından tanıdı. Söylediklerinin farklı oluşu değildi sadece dikkat çeken. Bir birikimi, damıtılmış ve özümsenmiş fikirleri yansıtması daha önemliydi. Ekranlarda görmeye alıştığımız, şablonlarla düşünen, sloganlarla konuşan türden bir asker portresi çizmiyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri\'nde varlığı rivayet olunan demokrat subayların su üstündeki kısmı gibiydi. Emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de konuşurken diğer muadillerinden hemen ayrışıyor. Bilgece söylediği, muhatabını hayrette bırakan zekâ parıltılı sözleri fark oluşturuyor. Özbek\'i dinlediğimde Özkök\'ün cuntalara neye dayanarak direnebildiğini anlamıştım. Yakın tarihte yaşadıklarımız, ordu içindeki demokrat ve gerçek askerlere çok şey borçlu olduğumuzu gösterdi. Bugün çeşitli cuntaların hukuk önünde hesap verebilir hale gelmesinde \'meçhul asker\'lerin payı inkâr edilemez. Aksiyon\'un 759. sayısından alıntılarla Özbek\'i rahmetle anmak istiyorum.
Şenol Yarbay, Türkiye\'nin hâlâ tartıştığı eylem planlarıyla ilgili şunları söylemişti: \"Rejimin mihenk noktası 27 Mayıs 1960\'tır. 27 Mayıs darbesi, demokrasi ve cumhuriyet kavramları ile hiçbir akrabalık bağı olmayan eylem planları sayesinde başarıya ulaşmış ve sonuçta mevcut sistemi inşa etmiştir. Dolayısıyla onun kurduğu sistem de yine benzer eylem planlarıyla ayakta kalmaya mahkûmdur. Eylem planlarının yeterli olmadığı anda ihtilaller devreye girecektir.\" Cuntacılık ve komitacılık geleneğini yeniden inşa eden sivilleri Özbek şöyle anlatmıştı: \"Gazeteci ve bürokrat aydın tipi olarak özetleyeceğimiz bu tipin, ordunun beyni durumundaki subayı komitacılık zeminine çekme gayreti içine girmesi ve bunda başarılı olması, Türk devlet ve cemiyet hayatında karşılaştığımız en büyük talihsizlik olmuştur. Talat Aydemir liderliğindeki komitacı bir grup 27 Mayıs sonrası ihtilal yapmaya yeltendi ve idam edildi değil mi? İdam sebebi; genel hatlarıyla, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı gelmek vs. Soruyorum şimdi: 27 Mayıs ihtilalini yapanlar bir başka devletin hükûmetine mi karşı gelmişti? Aydemir\'inki suç oluyor da onlarınki niye suç olmuyor? Aradaki fark şu: Aydemir\'in komitacılığı \'aydın\' dediğimiz kitleyi dışlayan, sadece ordu merkezli komitacılığı esas alan bir yapıydı. Süreci yönlendiren komitacı değil, aydındır. Aydının menfaati gerektiriyorsa komitacı idam da edilir. Ve bütün bunlar bize \'devlet menfaati\' diye yutturulmaya çalışılır.\"
Cuntacılığın ülkenin önündeki en büyük tehdit olduğunu savunan Özbek şu uyarıyı yapmıştı: \"Osmanlı\'yı komitacılık yıkmıştır. En azından yıkılış sürecini hızlandırmıştır. Ağzıma almak istemiyorum ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti yıkılırsa yine komitacılar yüzünden yıkılacaktır. Bu devletin yaşamasını isteyenler, komitacı mantığa karşı direnmek, komitacılığı tasfiye etmek zorundadırlar.\" Şenol Yarbay, darbe dönemlerinden payanda olup sonra demokrat kesilenleri ise şöyle anlatmıştı: \"Onların bu tavrı bana Shakespeare\'in Othello\'daki bir sözünü hatırlattı. Diyor ki, \'Bazılarının kaygısı günah işlemek değil, işlediği günahı belli etmemektir\'.\" Allah, Şenol Yarbay\'a rahmet etsin ve geride bıraktığı yakınlarına sabır ihsan etsin.
(ZAMAN)