Harp Akademileri\'nde konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül \'\'Suriye, Irak ve İran\'daki gelişmeler ve bu gelişmelerden dolayı meydana gelen gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimaline\'\' vurgu yaparak \'\'Türkiye için diplomatik aktivizm ve askeri hazırlık  bir seçenek değil zorunluluktur\' dedi.
Başbakan Erdoğan ise Tahran\'ın İstanbul toplantısıyla ilgili söylemlerine tepki olarak \'\'Dürüst olmaları gerekir. Dürüst olunmadığı için dünyada sürekli itibar  kaybediyorlar. Bu diplomasinin dili değil. Bu başka bir dildir. O da bana yakışmaz\'\' dedi.


**

Suriye ve İran ile ilişkiler gerginleşirken Irak Başbakanı Maliki\'ye bağlı çevreler Ankara\'ya yönelik eleştiri ve saldırılarını sürdürüyor. Onlara göre Ankara terörist eylemler düzenlemekle suçlanan ve Suudi Arabistan\'a kaçan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi\'ye destek vermekte ve hükümetin dağılması için yoğun çaba harcamaktadır.
Özetle Türkiye\'nin daha bir buçuk yıl öncesine kadar stratejik işbirliği anlaşmaları imzaladığı üç güney ve doğu komşularıyla ilişkileri savaşın eşiğine doğru hızla yaklaşıyor. Batı ve İsrail\'in zevk ve heyecanla izlediği ilginç bir durum.


***

Her şey demokrasi uğruna... Çünkü Türkiye\'nin Suriye ile ilişkilerinin bozulmasının nedeni demokrasi. Yani Esad reform ve demokrasi yapmadı diye Başbakan Erdoğan ve Bakan Davutoğlu ona kızdı. Tahran Esad\'a destek verince  bu kez Başbakan Erdoğan ve Bakan Davutoğlu İranlılara kızdı. Başbakan Erdoğan\'ın son Tahran ziyareti sırasında ortaya çıkan soğukluğu yazınca birileri bana çok kızmış ve Ankara-Tahran arasında hiçbir sorun olmadığını söylemişti. Oysa gelinen durum ortada.

Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan\'ın söylemleri ortada. Bu da gayet doğal. Çünkü Ankara başından beri \'Şam\'a verdiği mezhepsel destekten dolayız\'\' Tahran\'a kızıyor ve sert eleştiriyordu. Ama İranlıları daha fazla kızdıran şey Malatya Kürecik\'te yerleştirilen ve Amerikalılar tarafından İsrail\'e hizmet vereceği söyleyen Amerikan radarlarıdır. Irak Başbakanı Maliki\'nin Haşimi konusunda Ankara\'ya yönelik suçlamaları ise bu gerginliğin başka bir boyutunu yansıtıyor. Çünkü Bağdat\'ta etkin olan İran, Ankara\'nın  Irak\'ta etkin rol oymasına kızmaktadır. Tabii iş bununla da kalmıyor. Çünkü Suriye\'nin stratejik müttefiği olan Tahran Türkiye\'nin Suudi Arabsitan, Katar ve Amerikan işbirlikçisi Arap yönetimlerle birlikte \'Sünni Blok\' olarak hareket etmesinden de tedirgin. İç içe olan birçok veriyle karmaşık bir hal alan bölgesel süreç  başından beri vurgulamaya çalıştığım bölgesel savaşa doğru hızla yöneliyor, yönlendiriliyor. Çünkü Batı, Suriye\'nin karıştırılmasıyla bu ülkede Alevi-Sünni savaş peşinde. Bunu birçok Batılı yorumcu dile getirdi, getiriyor. Suriye\'de böylesi bir iç savaşını sonrasındaki senaryoların tümü Türkiye\'yi yakından ve direkt olarak ilgilendirmektedir. Yani hem mezhepsel hem de etnik boyutlarıyla. Çünkü mutlaka birileri çıkar ve provokasyon yapar. Suriye\'de bir iç savaşa Lübnan, Irak, İran ve Türkiye mutlaka taraf olur ya da taraf edilir.

Bölgeyi yakından takip eden biri olarak bunun  sinyallerini alıyor ve gidişatın tam da ABD ve İsrail\'in istediği yönde geliştiğini görüyorum.

Bu nedenle Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan\'ın son söylemlerini önemsiyor ve tehlikeli gidişata bir işaret olarak algılıyorum. Umarım ben yanılırım ama bayanlar baylar gidişat çok ama çok tehlikeli. Hiç kimse \'bana ne diyemez ve dememeli\'. Çünkü her şey öncelikle ve direkt olarak Türkiye\'yi ilgilendirmektedir.

AKŞAM