Geçen hafta Kıbrıs Rum tarafında yaşanan bir olay, Kıbrıs Rum Yönetiminin müdahalesi ve telkinleri ile Kıbrıs Rum basınına kasten yansıtılmadı. Olay ufak tefek boyutlarda, iç sayfalarda önemsiz haberler arasında geçiştirildi, örtüldü.
Yaşanan olay, Rusya Federasyonunun Lefkoşa Büyükelçisi Stanislaw Osadchiy’in geçen hafta Lefkoşa’nın Rum kesiminde, Rum şahinler tarafından organize edilen “Müzakerelerin bir anlaşma ile sonuçlanmaması” seminerine katılmasıydı. Söz konusu semineri Rum şahinleri olarak anılan aralarında EDEK, DIKO, Vatandaşlar İttifakı, Ekologlar ve Dayanışma Hareketi’nin yer aldığı Rum sağcı partiler organize etmişti.
Rusya Federasyonunun Lefkoşa Büyükelçisi Stanislaw Osadchiy’in bu seminere katılması, adada çözümü istemeyen Rum siyasi partileri ve seminer organizatörlerini memnun ederken, Kıbrıs Rum Yönetimini pek memnun etmedi, hatta endişelendirdi. Endişeleri de Rusya’nın çözüm müzakerelerine bundan sonra fiilen katılmak istemesi. Kıbrıs Rum Yönetimi yıllardır Rusya’yı bir şekilde müzakerelerin içine çekmeye çalışıyordu ama belli ki günümüzde Türkiye-Rusya yakınlaşması, Rum Yönetimini fena halde korkutmuş. Bu nedenle de Rusya’nın müzakerelerde direkt veya endirekt taraf olmasının kendilerine zarar vereceğini inancındalar ve kesinlikle de istemiyorlar.
Özellikle AB üyesi ve diğer diplomatların katılmaktan kaçındığı bu seminere Rusya Federasyonunun Lefkoşa Büyükelçisi Stanislaw Osadchiy’in katılması Anastasiadis’i fena halde sinirlendirmiş. Söz konusu “Çözüm karşıtı” bu semineri, Annan Planı Referandumunda “Evet”e karşı bir cephe kuran aynı kişilerin oluşturduğu beş siyasi partinin organize ettiğini çok iyi bilen Anastasiadis, elinden daha fazlası gelemediği için de, Rus Büyükelçinin “seminerin içeriğini yanlış anladım” demesini iyi niyetle karşılamak zorunda kalmış. Zaten Rus Büyükelçiyi “Personna non grata” yani “İstenmeyen kişi” ilan etmeye de asla cesaret edemezdi Anastasiadis, Rusya’nın her zaman ve her koşulda BM Güvenlik Konseyinde desteğine gerek duyduğu için.
Kıbrıslı Rumlar Hristiyan olmalarını Avrupa Birliği üyesi devletleri yanlarına almak için tepe tepe kullanırken, Ortodoks olmalarını da Rusya’yı yanlarına almak için kullanıyorlar. Zaten bir dönem yoğun bir şekilde Kıbrıs Rum Yönetimi için “Rusya’nın AB içindeki Truva Atı” tabiri kullanılıyordu. Halen de devam ediyor bu tanımlama. Özellikle de AB’nin Rusya’ya karşı yaptırımları olduğu vakit, daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor Kıbrıs Rum Yönetiminin Rusya’nın AB içindeki eli ayağı ve kuklası olduğu.
Günümüzde Rusya’nın Avrupa Birliği içinde “Birlik karşıtı” güçleri desteklemesi, Kıbrıs Rum tarafında olduğu gibi, AB’yi de bayağı endişelendiriyor. Özellikle şimdi Kıbrıs Rum tarafındaki endişe, Rusya’nın adada bir çözümü şimdilik istemediği algısından kaynaklanmakta.
Rum tarafındaki tarafsız ve göbeğinden bir yerlere bağlı olmayan, AB’den para almayan ve Rum hükümetinden bir beklentisi olmayan gazeteci ve köşe yazarları, Anastasiadis’in endişelerini destekler yönde yazılar yazmakta, özellikle de Rus Büyükelçi Osadchiy’i “Çözüm karşıtı güçlerin sevgilisi” olarak tanımlamaktalar.
İddiaları iki tane.
Birincisi, Türkiye-Rusya yakınlaşmasının dünyadaki politik dengeleri Rusya lehine bozduğu ve Rusya’nın bundan büyük mutluluk duyduğu. Bu nedenle de Kıbrıs konusunu, ön sıralardan arka sıralara attığı.
İkincisi de, Kıbrıs’ta varılacak bir anlaşmanın, Yunanistan ile Türkiye’nin arasını düzelteceği ve Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın Türkiye üzerinden AB’ye gönderileceği nedeni ile Gazprom’un zarara uğrayacağı, Rusya’nın da elindeki güçlü doğalgaz kozunu kaybedeceği.
Rusya’nın söz konusu “Kıbrıs’ta çözümsüzlük siyasetine” en iyi ve belirgin örneği de, 24 Nisan 2004 tarihinde oylanan Annan Planı Referandumunda, Rusya destekli AKEL’in başından beri sürdürdüğü “Evet” propagandasını oylamadan bir gece evvel, 22 Nisan 2004 Cuma gecesi “Hayır”a dönüştürmesi…