Türkiye ile KKTC arasında imzalanan ‘Ekonomik ve Mali İşbirliği’ protokolünü kim hazırladı?..
   KKTC Hükümeti mi, TC Hükümeti mi?..
   KKTC Ekonomi ve Maliye Bakanları mı, Türkiye’nin bürokratları mı?..
   Ticaret ve Sanayi Odaları’nın görüş ve önerileri bu protokolde yer aldı mı, almadı mı?..
   Aslında bunlar halkı pek fazla ilgilendirmiyor...
   Halkı ilgilendiren, protokolde yer alan maddelerin mevcut sorunların çözümüne yardımcı olup, olmayacağıdır?..
   Yoksa, içeriği kimlerin hazırladığı pek önemli değildir...
   Güney Kıbrıs’taki ekonomik önlemleri de Troyka talep etti...
   Neden?..
   Parayı kendileri veriyor da ondan...
   “Biz verelim de Hristofyas kendi komünist düşüncelerine göre bol keseden harcama yapsın” diyemezler ya...
   Parayı veren, bunun nasıl kullanılacağını da söyleme ve denetleme hakkına sahiptir...
   Troyka; Güney Kıbrıs’taki hükümete istediğini yaptırabiliyorsa, Türkiye’nin de buradaki yönetimden bazı isteklerde bulunması doğaldır...
   Bundan böyle ‘olmayan parayı’ dağıtma lüksü yoktur...
   Geçmiş yıllarda yatırımlar için ayrılması gereken parayı 13’üncü maaş olarak dağıttılar...
   Mücahitlik hizmetlerini emeklilikten sayarak insanları çok genç yaşta işten çıkarıp, tembel yaşama teşvik ettiler...
   Emekliye çıkan memur sayısı arttıkça, devletin sırtındaki kambur da büyüdü...
   Bugün Avrupa ülkelerinde tahsil yapmış Masterli gençleri kadrolamayan ve ayda 2 bin 200 TL maaşla ‘işçi statüsünde’ çalıştıran bu devlet, diğer yandan 15 yıl memurluk, 7 yıl da mücahitlik yapmış olanlara 29 yıl üzerinden emeklilik hakkı verdi...
   Ayda 3, belki 5, belki 7 bin TL de maaş ödüyor...
   İşte bugün yaşanan sıkıntıların temelinde, geçmişteki hesapsız harcamalar vardır...
   Ayrıca; KTHY, Elektrik Kurumu, Telekomünikasyon gibi önemli devlet kuruluşlarının yönetimlerine parti temsilcileri atadılar...
   Havacılıktan anlıyor mu?..
   Önemli değil...
   Hiç olmazsa ekonomiden, turizmden haberdar mı?..
   Önemli değil...
   Partiyi temsil ediyor ya...
   “Bir denge meselesi!” diyerek, ehliyetsiz kişileri yönetime getirdiler...
   Öyleyse bu dengenin de bir bedeli vardır...
   Peki kim ödedi bu bedeli?..
   Ya da kimler ödeyecek?..
   Bakanlar Kurulunu toplayıp “Elektrik Kurumu’na şu kadar milyon aktarın” talimatları gönderdiler...
   Bankalar da aktardı...
   Bir başka kararla, KTHY’ye büyük para aktardılar...
   Sosyal Sigortaları bataktan kurtarmak için ‘tek emeklilik sistemi’ önerip, buna geçiş amacıyla Türkiye’den büyük paralar aldılar...
   Sonra bu paraları 13’üncü maaşlara, erken emekliliklere, eşel-mobil’e harcadılar...
   Tek emeklilik sistemi hayal oldu...
   Böylece devlette çalışlan insanlarla, özelde çalışan insanlar arasındaki ayrıcalık ortadan kalkmadı...
   Özelde 30 yıl çalışan ve kesintisiz prim yatıran bir insana sigorta kurumu ayda bin 500 TL veriyor...
   Benzeri bir iş yapan, ancak devletten emekli olana da ayda 5 bin, hatta 6 bin TL maaş bağladılar...
    Ve sonunda devleti borç batağına sapladılar...
   2011 yılı itibarıyla KKTC devletinin iç borç toplamı ne kadar biliyor musunuz?..
   3 milyar 179 milyon TL...
   Dış borç stoku ise 4 milyar 227 milyon TL...
   İkisini topladığınız zaman 7 milyar 406 milyon TL eder...
   KKTC’nin 2013 bütçesinin tamamı 3 milyar 443 milyon TL...
   Tamamını borca yatırsalar bile, ancak yarısını ödeyebilirler...
   Şimdi Ankara’dan sağlanan yıllık 100 milyon TL katkı ile faizlerin bir kısmını ödeyebilecekler...
   Kısacası borçlar daha da artacak...
   İşin özeti, iflas noktasındayız...
   Tartışılması gereken ana konu da budur...  


(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)