Cevap, her şey.
Evet, şirketteki her şey aslında patronun işidir. Bir şirketteki tüm işleri yapması gereken kişi, o şirketin sahibidir.
Peki, çalışanlar neden var o zaman?
Çalışanlar, patronun işlerini onun adına yapmak için varlardır ve patronun işlerini yaptıkları için para alırlar. Nasıl mı?
Tek kişilik bir iş yaptığınızı düşünün; bakkal dükkanınız var. Toptancıdan ürün alır, günlük hesap kitabınızı tutar, dükkanın camına ilanlarınızı asar, müşteriye satış yaparsınız. Hatta dizleri tutmadığı için Ahmet Amca ve Ayşe Teyze'nin evine kadar siparişlerini götürürsünüz. Bunların hepsini; muhasebe, finans, lojistik, pazarlamanın tümünü siz yaparsınız.
İşler büyür ve artık size ağır gelmeye başlar. Çalışma saatlerinizi artırırsınız. Bir süre böyle gider ama aynı anda veya sadece belli bir zamanda yapılması gereken işler vardır ve artık sizin zamanınız da, enerjiniz de bu işlere yetmez olmuştur. Yanınıza bir çırak alırsınız. İnsan kaynakları da sizin işinizdir. Bir ustanın yapabileceği işlere daha çok zaman ayırabilmeniz için, bir çırağın yardımına ihtiyacınız vardır. Ustalık gerektirmeyen, fakat yapılması gereken işlerdir bunlar. Sizin yapmanız gereken bir işi yaptığı için de ona maaş ödersiniz.
Bakkal çok kazanmaya başlar. Marketler türemiştir her yerde. Siz de market olmak istersiniz. Nihayet marketinizi açarsınız. Artık sebze kasası, sebze reyonu; bulgur rafı, kuru bakliyat reyonu adını almıştır.
Bir çırak daha alırsınız. Çırakların yapabileceği operasyonel işleri onlara devredersiniz. İşler o kadar yoğunlaştı ki, iyi yaptığınız, önem verdiğiniz, ustalık gerektiren işlere de yetişemez oldunuz artık. Bu, daha teknik olan işleri çıraklar da yapamıyorlar. Zaten onlar operasyonel işleri ancak yetiştiriyorlar. Yeni ustalara ihtiyacınız var. Reyonlarda satış yapacak, kasada tahsilat yapacak, sizin için alım yapacak ustalar alırsınız işe. Teknik işlerinizi de onlara devredersiniz.
Marketiniz büyüyor ve işler çok iyi gidiyor. Fakat bu hesaplar büyüdükçe işler karışmaya başladı. Bir de rakip marketler kasap reyonu açıyorlar artık. E sizin de açmanız gerek tabii. Ama siz kasaplıktan anlamazsınız ki. Ya açmayıp rakiplerden daha az hizmet sunacaksınız, ya da bir usta kasap bulacaksınız. Gelişime ve değişime açık, risk alan her girişimci gibi bir usta kasap buldunuz; bir de hesaplar için muhasebeci. Size ait olan ama hiç bilmediğiniz bu işleri sizin için yapacak olan ustalar.
Market, süpermarket, gıda zinciri derken işler çok iyi gidiyor. Artık yüzlerce çalışanınız var. İnsan kaynakları, denetim, finans gibi aklınıza gelmeyecek, bakkallık yıllarında adını duymadığınız birimler, uzmanlar var şimdi. Hatta bir de genel müdürünüz var, dükkana o bakıyor. Böylece stratejik işleri de sizin adınıza yapacak profesyoneller de istihdam ettiniz.
İyi bir girişimcilikten iş adamlığına ve liderliğe geçtiniz artık. Aslında sizin yapmanız gereken işleri yapan onlarca kişiyle birlikte büyüyorsunuz ve bunun farkındasınız. Çalışanlarınızın sizin adınıza, sizin işlerinizi takip ettiklerinin, aldıkları yetkilerin sizin patronluğunuzdan bir şey kaybettirmediğinin farkındasınız.
Genel bir bakış açısıyla patronlar üç kademe için istihdam yaparlar;
- Rutin ve görece kolay operasyonel işler için çırakları
- Kendileri yapabilseler de artık yetişemedikleri, uzmanlık gerektiren karmaşık teknik işler için ustaları
- Kendilerinin belki de hiç uzmanlık alanı olmayan, fakat organizasyon büyüdükçe daha çok ihtiyaç duyulan stratejik işler için profesyonelleri
Bu durumda;
“Çalışanlar, patronun yapması gereken işleri, patron adına ve şirketi temsilen yapmalarının karşılığı olarak maaş alırlar.”
Paylaşıma açık, yetki devrini ve delegasyonu yapabilen, çalışanlarının aslında onların adına iş yaptıklarını anlayan patronlarımızı işlerinden daha çok keyif alacakları ve hızlı büyüyecekleri çok güzel günler bekliyor.
Unutmayalım! Her şeyi bilmek imkansızdır. Önemli olan, iyi bilenleri bulmak ve onları değerlendirebilmektdir.