Türkiye şehit cenazesinde ağlayan Genelkurmay Başkanı'nı tartışıyor. "Bir Genelkurmay Başkanı ağlar mı? Ağlaması terörü cesaretlendirir mi? Terör, Genelkurmay Başkanı'nı ağlattığına göre kendini büyük bir zafer kazanmış saymaz mı?" gibi sorular birbirini takip ediyor.
Tabii ki bu durum terörün zafer kazanması sayılmaz. Bu gözyaşları terörü de cesaretlendirmez. Tam tersi, bence terör ilk kez gerçek anlamda korkmalı bu gözyaşlarından. Çünkü ilk defa bir komutan evladını kaybetmiş gibi hissediyor. İlk defa askerimin canı benim için çok önemli, diyor.
Necip Fazıl'ın Reis Bey adlı eserinin bir yerinde, Reis Bey'in, "Ağlayabilseydiniz anlardınız." sözü çok manidardır. Her şehit cenazesinde ciğeri yanan annelerin, babaların, kız kardeşlerin ya da evlatların hemen yanı başında soğuk görüntülü komutanları gördüğümde, hep Reis Bey'in o sözü aklıma gelir; 'Ağlayabilseydiniz anlardınız'... Sizin de o baba gibi, o evlat gibi, o kardeş gibi canınız acısaydı üç aylık askerleri dağ başlarında teröristlerin önüne koymazdınız. 30 yıldır gencecik fidanları hep aynı tuzaklara göndermez, göstere göstere baskınlar yedirmezdiniz. El çocuğunun acısını siyasetin üzerine baskı yapma aracı olarak kullanmazdınız.
Kendi evlatlarınız güven içinde yaşadığı için törenlere hep başkasının acısına katlanmak için katıldınız. Şehit olan çocukları bir mühimmat veya teçhizat kaybı gibi soğuk karşıladınız. Dolayısıyla cenaze törenlerini bir protokol görevi gören komutanlardansa ağlayabilen bir komutan meselenin çözümünde çok daha kararlı olacaktır.
30 yıllık terörle mücadelede şehit olanların büyük bir bölümü, asker için siyasi idareyi baskı altına alma yolu olarak görüldü. Ölen askerler rakamdan ibaretti ve kamuoyu oluşturacak sayılar demekti. Komuta ettiği karakol baskın yerken düğünde eğlenen, kritik evrelerde askerini PKK'ya yem olarak gönderen komutanları çok gördük. Kendilerinin döşediği mayınlar yüzünden askerlerimizin şehit olması karşısında 'olur böyle şeyler dert etme' diye birbirini teselli eden omzu çok yıldızlı generallerin ses kayıtları internetlere düştü. On binlerce şehit yakını yıllardır gündüzlerini ve gecelerini kaybettiği evladının acısıyla yaşarken yüksek rütbeli komutanların herhangi birisi bu yüzden bir gecesini uykusuz geçirmiş midir diye sorup durduk.
İlk defa şehidin acısını anlayan bir Genelkurmay Başkanı gördü Türkiye. İlk defa ölen bir askerin acısını yüreğinde duyan, vatan uğruna toprağa düşen asker sebebiyle canı acıyan bir komutan gördü... İlk defa evladını kaybetmiş bir baba gibi, şehit olan askerinin arkasından ağlayan bir komutan, ilk defa bu askerin canı benim için çok kıymetli diyen bir Genelkurmay Başkanı...
Bu, Türkiye'nin terörle mücadele için bambaşka bir evreye girdiğinin göstergesidir. Bundan sonra kimse çocukları yem olarak dağ başlarında tutamayacak demektir. Askerlerimiz şehit olduklarında artık insanların kafasında endişeler oluşmayacak. Herkes onları, 'vatan için savaşırken şehit oldular' diye anlatacak. Bundan böyle kimse can üzerinden siyaseti dizayn etme girişiminde bulunamayacak.
Bir damla gözyaşı deyip geçmeyin. Bu bize çok şeyin değiştiğini ve daha da değişeceğini gösteriyor.
(Zaman gazetesinden alınmıştır)