Tadı damaǧınızdadır yediǧiniz kirazın, fındıǧın, kavunun, kaysının, şeftalinin.
O tad ki zamandan műnezzeh. Dudaklarımdan kayıp giden kuru űzűm, dilimi ahulandırır. İnsanların dahi hormanlaştıĝı bu dünyada, geçmişden kalan iksir misali, doĝallıkdır Őzbekistan; sadeliktir, saflıktır.
Yenilen, içilen, hatta cűmműş tűrkuvaz çinileri ile gȍz banyosu yaptıran gűzelliklerden de ȍtedir Özbekistan.
“Bülbül bir gül için hizmetkar olur
Bir dilber-i Ahu`ya kőynek için kaç kelebek kebab olur”
Nazlıdır Őzbekistan; yavru balaban bakışlıdır. Tüm güzeller de zaten işte őyledir, Anamın düşlediĝi toka gőzlü gelindir. Esmer güzelidir; başlıĝı bibişäk, gäcäk, gerdanlıĝı zebigardān, süpürge rengi saçına saçpāpük. Allı güllü çiçeklerle bezenmiştir entarisi.
Ütopiktir: adeta Nirvane`dir, saklı cennetimiz. Turandır. “Bir yazımda Türklüĝün haccı burda olur” demiştim. Dilimize hediyem olsun bu deyim.
Mihmandandır Özbekistan. Ana kucaĝı gibi sımsıcak. İnsanlar ȍnce gȍnlűnű açar size, sofralar kurulmadan. Tılsımlı bir iksir adeta. Sıcaklıǧı ruhunuzu bir kez sarmaya gȍrsűn dostluǧun; ne yeşil çay bitsin istersiniz ne sohbet. Meditasyon gibidir. Zamanının hızını frenlersiniz içinizde, takvimlerin hűkmű geçersiz.
Neresinden olursanınız olun memleketin, rűyalarınıza yeni rakibdir Semerkant. Hemen hemşehri olursunuz. ȍzlemi bile tutkudur. Derd edinir hatta o derdi bin dermana deǧişmessiniz. Ne zamanki Semerkant`ı gördüm işte o gün bu gündür Özvatan`a a rüyalarında aĝaç diken ben artık rüyalarında köyümü deĝil Semerkant`ı görür oldum.
Namık Kemal Zeybek`ın ifadesi ile ölunce nereye gömülmek istersin diye sorulduĝunda tereddütsüz Türkistan detirten coĝrafyadır ki ben sana saĝlıĝımda sarılmak isterim.
Timur`un Hindistan`dan İzmir`e koşturan kızıl elmasının beşiĝidir, atölyesidir Özbekistan.
Uluǧ Bey`in yeryűzű ile yetinmeyen bilim sevdası.
Matüridi`nin iman ve aklı barıştırdıĝı, Nakşibend`in gönülleri yaktıĝı
Yesevi`nin hikmetleri ile Anadolu`dan Balkanlara kadar ışık saçtıĝı gönül coĝrafyasıdır.
Ne kadar katı yürekli olursanız olun sizi şair yapar Özbekistan. Uygur Ali Şir Nevai`yi terk-i makam ettirip aşk şiirlerine girdap edendir.
`Bahar boldu vü gül meyli kılmadı könlüm
Açıldı gonca ve lîkin açılmadı könlüm`
Bahar oldu, gönlüm güle arzu duymadı, goncalar açıldı, fakat gönlüm açılmadı.
Gönlüm yüzünün hayali ile öylesine şaşkındı ki, baharın geldiğini ve gittiğini anlamadı.
Ve başka bir gazelinde:
Bağrıma, ey ayrılık dikeni! her zaman saplanma
Ey gönül! Yüz eziyet gelse; göze başkasını alma.
Bin bela yüzlense ey can! Yardan ayrılma.
Olsa yüz bin canım al ey hicran! Lakin kılma,
Yarımı benden cüda, yahut beni ondan cüda.