Adını duymuşsunuzdur… Pos bıyığıyla, Prusya miğferiyle fotoğrafını görünce, adını birdenbire çıkaramasanız bile eminim mutlaka “Aaa… ben tanıyorum” dersiniz. Asıl adı Otto Eduard Leopold von Bismarck-Schönhausen… Genelde Otto von Bismarck olarak tanınıyor. 1 Nisan 1815’de doğmuş… 30 Temmuz 1898’de ölmüş…Vasiyeti üzerine Hamburg yakınında Friedrichsruh’daki anıt mezarda karısının yanına gömülmüş…

* * *

Bismarck’ın ölüm haberi üzerine dönemin önde gelen gazetecisi, tiyatro eleştirmeni ve yazar Alfred Kerr’in düştüğü not şöyle;  “İnsanın elinde olmadan başından kaynar sular dökülüyor, ürperti geliyor. İşte bu dakika insan onu ne kadar homurdanarak sevdiğini derinden hissediyor.” Bir kişiyi seviyorsunuz ama kızıp homurdanıyorsunuz da… İşte Otto von Bismarck böyle biri… Toplumun gözünde adeta kahramanlıkla şeytanlık arasında gidip geliyor. (Die Zeit Geschichte Magazin – Bismarck – 4/14)

* * *

Almanya’da yaşayanlar bugünlerde kitapçılara gidince veya vitrinlerine bakınca her yerde Otto von Bismarck üzerine kitapları görüyorlardır… 200. doğum yılı nedeniyle 2015’te Almanya’da her yer Otto von Bismarck… Açık oturumlar, seminerler, konferanslar art arda… ARTE televizyonu 26 Şubat’ta 53 dakikalık Bismarck belgesi yayınladı… (Bismarck –Haerte und Empfindsamkeit – Sertlik ve Duygusallık ) Merak edenlere http://www.arte.tv/guide/de/050826-000/bismarck-haerte-und-empfindsamkeitadresinden izlemelerini öneririm.

* * *

Alman politikacı ve devlet adamı Otto von Bismarck 1862-1890 arasında Prusya Başbakanlığı, 1867-1871 arasında Kuzey Alman Birliği Şansölyeliği görevlerini yapmış… 1871’de Alman Birliği’ni yani Alman İmparatorluğu’nu veya bir başka deyişle bugünkü Almanya’yı yaratan adam… Alman Birliği’ni kurduktan sonra 1871-1890 arasında Alman İmparatorluğu’nun ilk Şansölyesi…

* * *

13 Şubat 2015 günkü Alman Handelsblatt Gazetesi’ndeki bir habere göre, bugün dünyada yaklaşık 10 bin yer Bismarck ile ilişkili… Almanya’da 721 cadde onun adını taşıyor… 146 Bismarck kulesi,  97 Bismarck anıtı, heykeli var… ABD’de dokuz yerleşim yerinin adı Bismarck… Almanya’da Gelsenkirchen’de Bismarck mahallesi var… Hatta Pasifik Okyanusu’nda Papua-Yeni Gine’nin yakınında denizin bir bölümü ile küçük bir ada grubuna Bismarck adı verilmiş… Hamburg’da 35 metrelik devasa Bismarck heykeli tüm haşmetiyle dikkati çekiyor…

* * *

Prusya’da aristokrat bir toprak sahibinin oğlu olarak dünyaya gelen Otto von Bismarck, 1842’de siyasete atılır. 8 Ekim 1862’de Prusya Kralı I. Wilhelm tarafından başbakanlığa getirilir. Mecliste o ünlü konuşmasını yapar… “Bugünün sorunları konuşarak ve çoğunluğun aldığı kararlarla değil, kılıç ve kanla çözülür.” O monarşiyi ve sertliği savunan “Demir Başbakan” dır.

* * *

Alman Birliği hesaplarını yapar. 1864’te Danimarka ve 1966’da Avusturya ile savaşıp yener. Böylece kuzeydeki Alman prenslikleri üzerinde her iki ülkenin hakimiyetini silip atarak Kuzey Almanya Birliği’nin kurulmasını sağlar. Hemen ardından halkın seçtiği temsilcilerden oluşan bir meclis ve birliği oluşturan prensliklerin atadıkları temsilcilerden oluşan konsey kurulur. Bugünkü iki meclisli sistemin temeli işte o zaman atılır… Bismarck ardından güneye yönelir. Güneydeki prenslikler üzerinde etkisi olan Fransa’yı 1870’de Sedan Savaşı’nda yener.  Güneydeki prensliklerle birlikte Alman Birliği artık tamamlanmıştır.

* * *

Prusya Ordusu Paris’e girer. 18 Ocak 1871 günü Versay Sarayı’nda I. Wilhelm Alman İmparatorluk tacını takar, Otto von Bismarck da imparatorluğun ilk şansölyesi olur. Bismarck üç adımda diplomatik ve askeri manevralarla Almanya’yı kurmuştur… Prusya karşısındaki ağır yenilgi Fransa’yı karıştırır. Paris’teki tüm devrimci grupların “La Sociale” adı altında sivil bir ayaklanma başlattığı ünlü Paris Komünü işte bu günlerde kurulur. Fransa’nın daha güneydeki prenslikler üzerindeki etkisinin de kalkmasıyla İtalya Birliği’ne giden yol da bu yıllarda açılır.

* * *

Tarihçilerin ortak kanısı şu ki yaşadığı döneme damgasını vuran Bismarck, Alman birliğini kurmak için hep “önce savaş, sonra barış ve sürekli düşmanlık veya dostluklar yoktur, sadece Almanya'nın çıkarı vardır" politikasıyla hareket etmiştir. Örneğin 3 Temmuz 1866’da Sadowa (Königgraetz) Savaşı’nda  Avusturya Ordusu’nu ağır yenilgiye uğratır. Prusyalı generaller Viyana’ya yürümek ister. Bismarck yine ünlü bir konuşma yapar. “Daha fazla çarpışmaya gerek yok. İlerde dost olacağımız bir devletin halkında fazla nefret uyandırmamak gerekir” der.

* * *

Her üç savaşı da yöneten efsanevi Prusyalı komutan Helmuth Karl Bernhard von Moltke’dir… von Moltke, kariyerinin ilk yıllarında Padişah II. Mahmut’un isteği üzerine 1836-1839 yılları arasında Osmanlı Ordusu’nda eğitmen olarak görev yapmıştır… von Moltke, 1877’de Almanya’da "Briefe über Zustände und Begebenheiten in der Türkei aus den Jahren 1835 bis 1839" (Türkiye'deki Olaylar ve Durum Üzerine Mektuplar) adlı bir kitap yazmış…  Moltke'nin aile ve dostlarına Türkiye'den yolladığı mektupların bir araya toplanmasıyla hazırlanan kitap Türkiye’de “Moltke’nin Türkiye Mektupları” adıyla yayınlanmış… (Remzi Kitabevi 358 sayfa ISBN: 9789751405074 veya Türkiye İş Bankası Yayınları).  Almanca bilenler von Moltke’nin kitabını Gutenberg  Projesi çerçevesinde  http://gutenberg.spiegel.de/buch/unter-dem-halbmond-3038/1 adresine girip okuyabilirler...

* * *

Dış politikayı Bismarck'a bırakan İmparator I. Wilhelm’in 1888’de ölümü üzerine yerine oğlu III. Frederic geçer ama birkaç ay sonra o da gırtlak kanseri nedeniyle ölür. Yerine oğlu 29 yaşındaki II. Wilhelm İmparator olur. Ancak genç imparator ile 73 yaşındaki Şansölye Bismarck özellikle dış politikada anlaşamaz. II. Wilhelm dünyaya karşı yeni bir açılımlı dış politika uygulamak ister.  Oysa tutucu Bismarck, Avrupa’da barış içinde güçlü bir imparatorluk, savaşlarla kurduğu İmparatorluğu sağlam bir zemine oturtmak istiyordu.

* * *

Bismarck, Alman çıkarları doğrultusunda Doğu’yu ve Balkanları önemsiz görüp bu yüzden Osmanlı ile ilişkileri de ikinci planda tutuyordu. Bismarck’ın Balkanlar’dan "Bir Pomeranya askerinin kemiklerine bile değmez" diye söz ettiği bilinirdi.  (Pomeranya, Polonya’nın  kuzeybatısındaki göller bölgesi) Tarihçi İlber Ortaylı,  Pomeranya askerleri için “en eğitimsiz ve ucuz donanımlı bölgesel devşirmelerdi” der.

* * *

Bismarck, her ihtimale karşı Osmanlı’ya pek de uzak durmama politikası da uygular. Bu yüzden 1878 Berlin Kongresi’ni gündeme getirir. 93 Harbi adı verilen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Ayastefanos Antlaşması batılı devletlerin tepkisine yol açar… Bismarck, aracı olmak için Berlin Kongresi’ni toplar. Osmanlı, Rusya, İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya ve Almanya’nın katıldığı kongrede Osmanlı Devleti'ni Müşir (Mareşal) Mehmed Ali Paşa, Berlin Büyükelçisi Sadullah Bey ve Nafıa Nazırı (Bayındırlık Bakanı) Aleksandr Karatodori temsil eder. Asıl adı Ludwig Karl Friedrich Detroit olan Alman asıllı Mehmed Ali Paşa, şair Nazım Hikmet’in dedesidir.

* * *

Sanayisi giderek güçlenen Almanya’da işçileri savunan sosyal demokratların da güçlenmesi tutucu Bismarck’ı rahatsız eder… Bu yüzden işçileri monarşiye yaklaştırmak, sosyal demokratların tabanını zayıflatmak için 1883’de hastalık sigortası, 1884’de işyeri kaza sigortasını çıkaran Bismarck, 1889’de yaşlılık ve emeklilik sigortaları yasasını da yürürlüğe koyar. İşte bugün Almanya’da çalışanların pek çok sosyal haklarının temelinde tarihin bir cilvesi olarak monarşist, tutucu, demir şansölye Bismarck’ın imzası var…

* * *

Şansölye Bismarck, İmparator II. Wilhelm arasındaki anlaşmazlık artar. Çünkü II. Wilhelm, iyice canlanan Alman ekonomisine yeni pazarlar, kaynaklar aranmasını istiyordu. Örneğin Berlin-Bağdat Demiryolu projesinin temeli bu sırada atılır. Kasım 1889’da II. Wilhelm İstanbul’u ziyaret eder, Kudüs’e kadar  gider. Bu gibi gelişmeler Bismarck’ın geliştirdiği stratejiye ters düşer... II. Wilhelm, 15 Mart 1890’da Şansölye Bismarck’ın istifasını ister. O da istifa mektubunu 18 Mart 1890’da II. Wilhelm’e yollayarak görevden ayrılır. Friedrichruh’a çekilerek üç ciltlik anılarını, düşüncelerini yazdırır. ( Otto von Bismarck, Gedanken und Erinnerungen, ISBN 978-506-77070-7)

* * * 
19. Yüzyıl’ın ikinci yarısına damgasını vuran Otto von Bismarck üzerine çok sayıda makale, kitap var… Ama özellikle Osmanlı ilişkileri üzerine meraklılar için iki örnek…İstanbul Üniversitesi’nde Yusuf Ziya Altıntaş’ın “Otto von Bismarck ve Osmanlı’daki İmajı” adlı yüksek lisans tezi ilginç… Tezde “Namık Kemal’in Bismarck Üzerine Düşünceleri”, “Basiret Gazetesi sahibi Basiretçi Ali’nin veya Berlin Büyükelçisi Tevfik Paşa’nın Bismarck’ı Ziyareti” gibi ilginç konular var… Veya Almanya’da Friedrich Scherer’in doktora tezi… Otto von Bismarck Vakfı’nın yayınladığı  “Adler und Halbmond: Bismarck und der Orient 1878 – 1890” [Kartal ve Hilal: Bismarck ve Şark 1878 – 1890]… Otto von Bismarck’ın 200. doğum yılında uzmanlar, tarihçiler bakalım yeni neler söyleyecek….