Gaziantep'te 4'ü çocuk 9 insanımızın bombalı saldırı ile katledilmesi, göreceksiniz bir dönüm noktası olacak. PKK'yı, Kürtlerin hakları için savaşan "gerilla" diye şirinleştirmek isteyenlerin suskunluğu tam da bunu anlatıyor. Onlar artık "Kürt halkı" adına yüksek perdeden ahkâm kesemeyecekler.
Şunu da gördük. Meğer Kürt vatandaşlarımız ne kadar korkutulmuş, ne kadar sindirilmiş, bir yaşındaki bebeğin kemiklerine kadar eriyip yanması bile, Gaziantep'teki vahşeti yüksek sesle kınamalarını, protesto etmelerini önlüyor. Onur kırıcı, insanlık adına utandırıcı bir suskunluk bu... AK Partili Kürtler kaçırılıyor, sokak ortasında katlediliyor, aynı suskunluk... PKK'ya şirinlik muskaları yazan liberal "Kürt sorunu uzmanları" susmuş, Diyarbakır'ın o anlı şanlı sivil toplum kuruluşları konuşamaz olmuş. BDP'ye oy veren koskoca bir Kürt kesimi, kasabını bekleyen kurbanlık kuzular gibi başlarına gelecekleri bekliyorlar...
Başlarına geleceği, bu milletin düşmanları PKK eliyle ilan ediyorlar; vatanımızda Türk-Kürt çatışması istiyorlar. PKK eliyle onun için bebekler, çocuklar, siviller katlediliyor. Bu aziz milletin sabrını zorluyorlar. İtidalimizi, basiretimizi test ediyorlar. Provokasyonlara müsait bir zemin oluşsun istiyorlar. O zeminde, bölgesinde giderek yıldızı parlayan, güçlenen bu milletin önünü bir iç savaşla keseceklerinin hesabını yapıyorlar. PKK sadece bir maşa. Maşayı değil, maşayı tutan şer şebekesinin elini görmek gerekir.
PKK-BDP-KCK... bunlar Kürt sorununun çözümü, Kürt halkının huzur ve barışı için mücadele vermiyor. Barış değil, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu'sunda 21 vilayeti içine alan toprak istiyorlar. O topraklar üzerinde faşist, Stalinist bir yönetim kurmak istiyorlar. Kendilerinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımayacaklar. Şimdiden kendilerine destek vermeyen Kürt vatandaşlarımızı boyun eğdirmeye, sindirmeye çalışıyorlar. Açıkça, "PKK'lı olmayan Kürt'ün 'Kürdistan'da yaşama hakkı yoktur..." diyorlar. "Kürt'sen bizimle olmak zorundasın..." diyorlar. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasıyla verdikleri mesaj budur. AK Parti il, ilçe yöneticilerinin kaçırılmasıyla, sokak ortasında infaz edilmeleriyle verilen mesaj budur. Bunların gözü dönmüş. Bunlar gerçekten bebek katili. Bunlar bir "dava"ları olan insanlar değil. Çünkü bunlar insan değiller. Tarih böylelerini çok gördü. Bunlara dur denilmezse, bunların duracağı yoktur. Mussolini, Hitler, Stalin.. bunlar, milyonlarca masumu, bebeği, çoluk çocuğu katlettiler. Bunlar insanlık dışı her şeyi meşru görürler, meşru sayarlar. Bunları sözde demokratların, sözde liberallerin cicili bicili sözleri, yüksek perdeden çözüm önerileri şımartır. Şımartmakla kalmaz, cesaretlendirir. Bu "aydınlar" topluma tehlikeyi küçültme, dikkatlerden uzak tutma adına uyuşturucu veren satıcılar gibidir.
Oysa PKK eliyle sırayla herkes sindiriliyor. Bölgede AK Parti'nin tesirinin, varlığının bitirilmesi şu anda tek hedeftir. Hedef AK Parti'dir. Dolayısıyla Türkiye'nin yakaladığı ekonomik ve siyasi istikrardır. Darbelenmek istenen Türkiye'nin demokratikleşme hamlesidir. "Arap Baharı"na eş bir "Kürt baharı" hayaliyle, Türkiye bir kaosa sürüklenmek isteniyor. Kaostan bir KCK rejimi çıkartılmak isteniyor. Meclisi, parası, kendi polisi, ordusu olan muhayyel bir "Apo devleti" ile Kürtleri tek parti diktatoryasına hapsetmek istiyorlar.
PKK eliyle görüntülenen mücadele budur. Kürtlerin hakları, barış, demokrasi nutukları, Gaziantep'te musalla taşına sıralanan çocuk bedenleri ile yalanlanıyor. Bir bebeğin annesinin ahı, genç yavrusunun tabutuna gelinlik bırakan bir annenin feryadı, göreceksiniz bütün şer planlarını bozup, parçalayacaktır. Göreceksiniz, Gaziantep'teki vahşetten sonra "aydın" takımının şirinlik muskaları PKK'nın gerçek yüzünü perdeleyemeyecektir. PKK vahşeti karşısında hâlâ susanların onur kırıcı sessizliği devam ettikçe Kürt sorunu çözülemeyecektir...
(Zaman gazetesinden alınmıştır)