İKİ gün önce çok ilgi toplayan "O Birileri Kim?" başlıklı bir yazı yazdım. O yazıda global dünyanın gizli işleyiş kurallarını anlatmaya çalıştım. Global derin ilişkileri kuran o birilerinin kimler olduğunu açıklamaya çalıştım.
Global ak saçlılar koalisyonu olarak tanımlanabilecek o birilerinin Suriye bağlamında Türkiye'yi nasıl ele aldıklarını ve neler yapmaya çalıştıklarını anlattım.
O birilerini Türkiye'deki Müslüman hareketin liderleri arasında en iyi tanıyan insan Fethullah Gülen'dir.
Dünyanın düzen koyucularıyla en uyumlu çalışmaya dikkat eden de odur. Uluslararası kurallara özen gösterilmesine yönelik vurguyu bu yüzden daima Gülen yapmaktadır.
Bu sadece Fethullah Gülen'in dünya gerçeklerine saygısı ve dünyevi gerçekçiliğiyle açıklanabilecek bir şey değildir. Onun temsil ettiği ve içinden geldiği geleneğin İslam anlayışı da bu yaklaşımın temelini oluşturur.
AKP-GÜLEN AYRILMASI
Bu açıdan Gülen hareketi AKP'den temelde ayrışmaktadır. Partinin tabanında çok sayıda cemaat insanı olması da bu gerçeği değiştirmez. AKP'nin kaynaklandığı Milli Görüş hareketi bugünkü İhvan hareketinin de temelini oluşturmaktadır.
Milli Görüş ve İhvan hareketi İslam dünyasında Arap yorumlarına çok daha yakındır. Mısır örneğinde olduğu gibi İhvan hareketi çok daha siyasi düşünür, devlet gücünü İslam hareketinin yolunun açılması için ele geçirip kullanmayı planlar. Bu açıdan Gülen hareketinden ayrılır. Gülen hareketi çok daha kültüreldir; siyasi amaçlardan uzak durmaya çalışır, eğer siyaseti düşünecekse de devlet kurallarına ve adabına uyumlu davranmayı ve uluslararası kuralların işleyişine saygı göstermeyi ön plana çıkarır.
Türkiye bu ayrımı en net Mavi Marmara olayında gördü. Başbakan Erdoğan Arap dünyasında kullanılan söyleme çok benzer bir biçimde İsrail karşıtlığı yaparken ve Mavi Marmara'nın gönderilişini desteklerken Fethullah Gülen uluslararası kurallara uyumun öneminden bahsediyordu ve Mavi Marmara'nın o koşullarda gönderilmesine karşıydı. İsrail ile sertleşmeye gidilmesine de karşıydı.
AKP'NİN O BİRİLERİNE YAKLAŞIMI
Fethullah Gülen o birileri diye tanımladığım insanların düşünüş biçimini çok iyi bilir ve bu ona global düzenle ilgili konularda bir din adamı olarak büyük prestij de sağlar. Ancak AKP ve içinden geldiği Milli Görüş ve İhvan hareketi bu avantajı Gülen hareketine tamamen kaptırmak istememektedir.
AMERİKA'NIN TAVRI
Bu açıdan AKP'nin en büyük avantajı özellikle Arap Baharı süreçlerinde görülen yeni gerçekte İhvan hareketinin belirleyici olmasından ve Mısır gibi önemli bir ülkede İhvan'ın ön plana çıkmasıyla bölgeye yön verme amacında olan ABD'nin İhvan'a şimdilik stratejik açıdan oynamaya başlamasıdır.
Amerika ve İsrail açısından bu tavrı almayı rahatlatan bir şey de İhvan hareketinin İran İslam'ı ile büyük anlaşmazlıkları ve çelişkileri olmasıdır. Amerika ve İsrail'in önceliği İran'ı izole etmek ve güçsüzleştirmektir ve bu nedenle İhvan'a desteği daha rahat verebilmektedirler.
AKP yönetimi de ABD'nin bölgedeki İhvan'a yönelik stratejik güncel tutumunu kendi lehine kullanmaya çalışmaktadır ve bu tavrın o birileri açısından da AKP'ye olumlu yaklaşıma yol açacağı düşünülmektedir.
FÜZE KALKANI İDEOLOJİK BİR GÖSTERGEDİR
AKP işte bu yüzden üzerinde fazla düşünmeden ve rekor sayılabilecek kısa sürede füze kalkanını İran'a karşı yerleştirmiştir. AKP o birilerini ve ABD ile İsrail'i hoşnut eden o davranışı İhvan hareketinin İran İslam'ı ile arasında bulunan ideolojik farklar sayesinde de rahatlıkla yapmıştır.
Bu iki kol yani İslam'ın İran yorumu ve İhvancılar yani İslam'ın Arap yorumu, bölgemizin tümünde çatışmakta ve yerel ideolojik hegemonyalar için çalışmaktadırlar.
GÜLEN HAREKETİ NE YAPAR
Türkiye'nin bölgedeki ülkelerden farkı, bu iki yorumun yanında bizde son derece bize özgü ve bu topraklarda doğmuş büyümüş olan bir Gülen hareketinin de olmasıdır. Bu hareket ise siyasi olmasa da kültürel çalışmalarıyla ve eğitime yaptığı vurgularla bölgedeki diğer iki yorumun yanında bir bölgesel güç olarak vardık.
Suriye'deki muhalefet içinde de hangi İslami yorumun öncü olacağı çatışması vardır. Türkiye bu konuda tavrını koymuş ve AKP İhvan'dan yana tavır almıştır. Bu şimdilik Amerika'nın ve İsrail'in de çıkarına uymaktadır. Çünkü onların asıl kaygısı Suriye değil İran'ın ve onun radikal İslam yorumunun tavsiye edilmesidir
SURİYE TABİİ Kİ BİZİM İÇ MESELEMİZ
Bilmem hatırlar mısınız Başbakan, Suriye olaylarının başında bir demeç verdi ve "Suriye bizim iç meselemizdir" dedi. Bu Başbakan'ın bugüne kadar yaptığı en net ve en derin açıklamalardan bir tanesiydi. Birçok insan bunun Suriye ile tarihi bağlantılar ve akrabalık ilişkilerimizden kaynaklanan bir açıklama olduğunu zannetti. Bunlar da vardı tabii ki ama bunun ötesinde Başbakan İhvan'a yakınlığının hem Türkiye hem de Suriye açısından anlamı konusunda "o birilerine" ve Amerika'ya mesaj veriyordu.
O demeçten sonra hepimiz gördük ki Suriye aslında hakikaten bizim iç meselemiz. Bölgede aktif ve etkili olan Arap yorumuna ve İran yorumuna yakın duran görüşler aynen Türkiye'de de yankı buluyor. O akımlar Türkiye'de de etkin biçimde temsil ediliyor. Bizde bunların yanında özgün ve son derece güçlü Gülen hareketi de var.
BU BİR SATRANÇ OYUNU
Suriye Türkiye açısından sadece Suriye değil, o aslında kendi tarihsel meselelerimizi ve güncel yaşam açısından hayati ideolojik meseleleri çözmenin bir vesilesi. Eğer AKP Suriye'de muhalefetin bir bölümüne desteğiyle düşündüklerini yapabilirse Amerika'nın da desteğini alır ve İran ile olabilecek gelişmelerde hem Amerika hem de İsrail bizim yanımızda olur.
Gördüğünüz gibi hem bölgemizde hem de ülkemizde çok karmaşık bir satranç oynanıyor.
O BİRİLERİ SATRANCI ÇOK SEVERLER
O birilerinin en sevdiği oyun satrançtır. Bu oyunda ustadırlar. Bölgemizde İhvan'ın ön plana çıkması ABD'nin de kendi çıkarları açısından yeni gerçeklere uyum sağlaması ve Türkiye'nin de yeni dünya gerçekleriyle uyumlu davranması bu satrancın zorunlu birer adımıdır.
Gülen hareketi hiçbir zaman global ve yerel düzenleri bozucu davranmaz, hatta davrananlara karşı gelir. Ancak Gülen hareketi bölgemizde ve Türkiye'de İhvan'ın davranışlarını ve Amerika'nın tavırlarını çok yakından izleyecek ve gerekirse itiraz edecek.
Bugün yaşanan ideolojik çatışmalar daha uzun yıllar boyunca Türkiye'de belirleyici olacak. Suriye problemi çözüldükten sonra bugün tohumları Türkiye'de atılan problemlerin çözümü daha uzun sürecek gibi geliyor.
İranlı yetkilinin "Şimdi sıra Türkiye'ye geliyor" demecini bu bağlamda ele almakta yarar var galiba.
(Haber Türk Gazetesinden alınmıştır)