Başbakan Erdoğan ile HAS Parti (Halkın Sesi Partisi) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'un görüşmeleri ertesinde Kurtulmuş'un yaptığı açıklama, günlerdir süren spekülasyonlara son verecek nitelikteydi.
Kurtulmuş şöyle konuştu:
"- Sayın Başbakan'ın tekliflerini aldık, görüşlerimizi paylaştık. Sayın Başbakanımızın bizim HAS Parti ile AK Parti'nin bütünleşmesi konusundaki tekliflerini, davetini bugün aldık. Yeni Türkiye'nin inşası için bir birleşme imkânı olabilir mi müzakere edeceğiz, kamuoyuyla paylaşacağız."
Bu satırları yazdığım sırada HAS Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Erdoğan'ın birleşme teklifini görüşmek için henüz toplanmamıştı.
Yani Başbakan'ın teklifine karşı HAS Parti yöneticilerinin ne tür bir cevap vereceklerini bu yazıyı yazarken bilemiyordum. Ancak bu teklife ilişkin duygularımı ve düşüncelerimi açıklamama engel değil bu cevaba ilişkin bilgisizliğim.
Öncelikle şunu söylemeliyim.
Eğer Numan Kurtulmuş ve HAS parti kadrosu AK Parti'ye katılırlarsa, bundan en büyük yararı AK Parti görür.
Neticede iktidar hem yıpratıcıdır hem de iktidar sahiplerini yalnızlaştırır.
İktidar yıpratır
Nitekim 10 yıllık tek başına iktidar, gerek Başbakan Erdoğan'ı, gerekse AK Parti'yi hem yormuş, hem de yalnızlaştırmıştır.
Ekonomide gerçekleştirilen istikrar içinde büyüme, alt ve üst yapıdaki yenilenmeler, özgürlükler ve kalıcı demokrasi yolunda atılan adımlar, bu 10 yıllık iktidar döneminin unutulmaz hizmetleri olarak toplumun belleğine yerleşmiştir.
Demokratik sistemin militarizmden temizlenmesi, tabuların yıkılması, "Kürt Realitesi"ne ilişkin ve Cumhuriyet tarihi boyunca yok sayılan gerçeklerin devlet tarafından da kabul edilmesi, Başbakan Erdoğan ile AK Parti iktidarının başarılar hanesindeki büyük aktiflerdir.
Ne var ki 10 yıllık tek başına iktidar ve Başbakan Erdoğan'ın "Tek Adam" konumu, ilk gündeki yaygın desteğin azalmasını da getirmiştir.
Sorunlar bitmez ki
Toplumun farklı kesimlerindeki desteğin bugünkü durumu, seçmenlerin verdikleri oy oranları ile ölçülemez.
Yakın düne kadar Erdoğan'a ve AK Parti'ye destek veren farklı düşünce sahiplerinin bugün yoğun ve bazen de haksız eleştirilerin seslendiricileri olmaları, sadece bunlardan bazıların egolarının şişkinliğine bağlanmamalıdır.
Neticede Türkiye gibi gelişen bir ülkede 10 tane sorunu çözseniz bile aynı anda 10 tane yeni sorun doğar. Ve istemezseniz de derin devletçi refleksler, iktidar sahiplerini de etkiler.
Ayrıca uzun süreli ve tek başına iktidar, bu iktidarın sahiplerini bir dar çevreye bağımlı kılar.
Bir tazelenme fırsatı
Övgülerin eleştirilerden daha fazla duyulması açmazına sürüklenir iktidar sahipleri. Eleştirilerdeki haklı yanlar araştırılmak yerine, bunlara karşı sert cevaplar verilmesini önerenler daha fazla rağbet görür. Kısacası Numan Kurtulmuş ve arkadaşları AK Parti'ye katılırlarsa, bu bir yenilenme ve 10 yıllık iktidar sonrasında fazla kulak verilmeyen toplumsal beklentilerin yeniden duyulması imkânını yaratacaktır.
Burada Numan Kurtulmuş'un seçkin kişiliğine de değinmemiz gerekiyor.
Kurtulmuş'u siyasete girdiği günden beri tanıyor ve izliyorum.
Bağımsız kişiliği, demagojik söylemlerden uzak durmayı başarması, sorumluluk duygusu, onu siyasi yaşamımızın saygın isimleri arasına yerleştirmiştir.
Arkasındaki oy birikiminden çok öteye bir değeri vardır kanımca Numan Kurtulmuş'un.
Numan Kurtulmuş ve arkadaşları AK Parti'ye katılmayı kabul ederlerse, bu demokratik yaşamımızda mutlaka olumlu yansımalara yol açacaktır.
(Sabah gazetesinden alınmıştır)