Kindar bir kuşağı sağlıklı(!) yetiştirmek için tüm aygıtları başarıyla kullanmak gerek. Eh televizyondan daha etkili bir kitle iletişim aracı yok. Hele de çocuklar için yapılan işler ayrıca önemli. Çizgi filmler neredeyse özel tarihimizi oluşturur. Ben Temel Reis’e yetiştim mesela. İyi insan Heidi’yi de anımsarım. Ama favorim Vikingler’di. Taş Devri’ni unuttum sanmayın. Fred Çakmaktaş ve Barni Moloztaş’ın hikayelerine bayılırdım. Red Kit bir klasiktir. Bu gavur(!) karakterleri, sanki bizim memleketin çocuğuymuş gibi hissettiğim çok olmuştur. Asteriks mahalle bakkalından daha yakındır mesela!
Sonra bir ara “Değiş Ton Ton” diyen bir ses yerleşti kulaklarımıza. Bu Ton Ton dönemin ruhuna da uygundu hani. O gün bugündür bir daldan bir dala hızla konan siyasilerden geçilmiyor. Kıvırtmanın adı oldu size değişim, demokrasi, liberallik! Özal’lı yıllar, ahlaksızlığın, ilkesizliğin, utanmazlığın altın yıllarıdır. Halen sürmektedir. Ton Ton yönetiminde dört eğilim saltanatı yaşandı. ‘benim memurum işini bilir çağının’ liberal demokratları, götürme özgürlüğünün en güzel örneklerini verdi. Dünyaya entegre oldular çarçabuk. Sol hapisteydi, sol darağacındaydı, sol yorulmuştu, dövülmüştü. Meydan çabuk değişen Ton Ton ve kadrolarına kalmıştı.
VE PEPEE ÇIKTI MEYDANE!
Önce kızım sevimsiz bir oğlanı izlemeye başladı Yumurcak televizyonunda. Adı Caillou! Sinir bozucu uyumu, derli toplu halleri, iç sıkan terbiyesi, itirazsız tutumu delirtti beni. Robot gibi bir herif! Liberal olduğunu tahmin ediyorum. Hayatın her alanında uyumlu! Toplumsal dengeleri, geleneği, göreneği bilen, büyümüş de küçülmüş herif! Tipi de bişeye benzemiyor.
Delikanlı Temel Reis gibi tutuğunu koparmıyor, küfür edip, hayatın dibine vurmuyor. (Hoş o Temel Reis yüzünden yıllarca içinde demir var diye boku bokuna ıspanak yedik ama… Helali hoş olsun!) Asteriks gibi ağzından sular akarak yemek de yemiyor. (Gerçi o kızarmış domuz sever ama bizim ki hiç değilse tavuk yesin!) Heidi’nin bile bir yoksul öyküsü vardı. Dedesinin bilgeliği, Alp Dağları’nda özgürlük koşusu filan! O da yok! Red Kit’teki derin zeka, Fred Çakmaktaş’taki mizah, Vikingler’deki büyüleyici kurgu!
Caillou her duruma uyumlu, ödevlerini bilen, açıklamalara kolay ikna olan, hürmette kusur etmeyen, zamanın ve çağın ruhuna uygun bir herif! Kızım seyrettiği için mutsuzum!
Tam yırttık derken…
HALAY ÇEKEN, HORON TEPEN PEPEE!
Milli, manevi değerlerin zirvede olduğu dönemde birbirinden beter çizgi film denemeleri oldu tabii. Ruhundan arınmış, kötü çizilmiş ve nerdeyse nefret edilesi ak sakallı bir herifi kakaladılar bize Nasreddin Hoca, diye. Kel Oğlan masalları vardı, dedelerimiz, büyükannelerimiz anlatırdı. Garibim şimdi zulüm görmüş bir çizgi kahraman. İçlerinden zeka, hınzırlık, o fırlama göndermeler çıkmış, sanki uyuşturucu almış biçimde, evcilleşmiş halde ekranda hocada, Kel Oğlan’da! Milli değerlere uygun, maneviyatımıza layık biçimde arzı endam ediyorlar. Hani hocanın ne müstehcen halleri olduğunu bilmesek neyse…
İş geldi çattı yeni ve özgün bir karakter yaratarak çocuklarımızı tavlamaya. Bu öyle bir tip olmalıydı ki memleketin bu durumlarına kolay uyum sağlamalı, şarkı söylemeli, halay çekmeli, horon tepmeli, yani sağlam ve örnek bir propaganda kahramanına dönmeliydi hızla. Nihayetinde dilaltındaki bakla çıkacak ve bu TİP abdest alıp, namaz kılacaktı. DiyanetTV adındaki dayatma ekranından kindar neslin ideal çocuğu olacaktı. Adını niye Ahmet, Memet koymadılar bilmiyorum ama bu yeni sevimsiz ve ucubeye Pepee diyorlar…
Çocuğumu bu çirkin mahluktan koruyamadım elbet. Ardından siyasiler niyetlerini açık söylediler, bizim milliyetçi, muhafazakar bir tipimiz oldu Pepee! Berbat şarkılar söyleyen, tepinip, zıplayan bir TİP! Lakin gelgelelim namaz, niyaz işlerine girmezden önce başı derde girdi Pepee’nin!
MEĞER PEPEE MÜSLÜMAN DEĞİLİŞ, KAZIKLAMIŞ HEPİMİZİ!
Yanlış hesap çıktı ortaya sonunda. ‘Değiş Ton Ton çağının’ küresel sermayesi, geldi ülkeye, ortalığı berbat etti! İspanyol bir firma Pocoya adlı bir tiple, memleket pazarına girmeye karar verdi. Gelir gelmez de bizim Pepee’ye verdi veriştirdi. Pepe ve Pocoya birbirine çok benziyormuş meğer. Bizim Pepee çakmaymış. Esas oğlan Pocoya’ymış. Milli kahraman Pepee mahkemelik oldu. Belli mi olur tazminat öder belki.
Şimdi mahkeme Pepee’nin sünnetsiz olduğuna karar verirse ne halt edeceğiz? Memleketin çocuklarına ilim, irfan, din ahlak öğretecek bu TİP ya misyonerse? Ya bu çakma TİP, Türk değil de İspanyol çıkarsa? Al başına belayı… Pocoya ile akrabalığı varsa ne olacak? Onca gürültü, alkış kıyamet güme gidecek. Oysa tatlı tatlı anlatıyordu Bülent Arınç DiyanetTV açılış töreninde… gevrek gevrek gülüyordu imam efendiler.
Meğer milletin evlatları zehirleniyormuş, haberimiz yok.
Ulan pepe, ulan pepeeeeee
(BirGün gazetesinden alınmıştır)