Sürdürülmekte olan müzakerelerde Rumlar ve Avrupa Birliği tarafından çirkin bir tezgâhın masaya konmak istendiği çok açık ve net olarak görünmekte.

Rumlar, ara bölgede yer alan toprağın tümünü aldıktan sonra KKTC sınırları içinden de alabildikleri kadar toprağı almak peşindeler. Bunun için de her yolu deniyorlar, her düzenbazlığı da masaya koyuyorlar.


Gerçekte Rumların 4 tane büyük hedefleri var bu süren müzakerelerde elde etmek istedikleri. Bunun için de canla başla çalışıyorlar, her hinliği de ortaya koyuyorlar.

Hedefleri;

Türk askeri tümü ile geri gitsin,

Türkiye’den gelip yerleşenlerin hepsi geri dönsün,

Kıbrıslı Rumlar 1974’de terk ettikleri toprakların tekrardan sahibi olsun,

Kıbrıslı Türkler “Ayrıcalıklı azınlık statüsü” ile mevcut Rum devletine katılsın. 

Zaten bunlar gerçekleştiğinde de geriye bir şey kalmıyor, ada tümü ile Kıbrıs Rum idaresi altına giriyor, Kıbrıslı Türkler de azınlık haline geliyor. Aramızdaki bazı Rum hayranlarının da istediği ve canı gönülden desteklediği de bunlar aslında. 

Kıbrıslı Rumların 1974’de terk ettikleri toprakların tekrardan sahibi olabilmeleri için de 1974 Mutlu Barış Harekatından sonra adaya Anadolu’muzdan gelip yerleşen kardeşlerimizin geri gitmelerini istiyorlar ki, onlardan boşalan yerlere kendileri yerleşsinlermiş.  

1974 Mutlu Barış Harekatından sonra Türkiye’mizin çeşitli yerlerinden gelip, bizlerle birlikte hiç tanımadıkları bu topraklara tırnaklarını geçirerek yaşama tutunan, çoluk çocuğa ve toruna karışarak, KKTC’nin oluşumda ve yaşamını sürdürmesinde yadsınamaz katkıları olan kardeşlerimizi adadan uzaklaştırmak ve 41 yılda edindikleri mülklerini, çalışarak parlattıkları ve işe yarar hale soktukları topraklar ile iş yerlerini ellerinden almak için de, Avrupa Birliği ile kafa patlatarak, müştereken dahiyane bir kandırmacayı masaya koymaya uğraşıyorlar. 

Bir anlaşma olması durumunda, bir taraftan Kıbrıslı Türklerin dışındaki tüm KKTC vatandaşları da Avrupa Birliği vatandaşı olacak havucunu uzatmaya ve yutturmaya çalışırlarken, öbür taraftan da güneyde mal bırakmamış olan kişilerin ellerinden de toprakların alınacağını veya da ilk mal sahibi diye tanımladıkları “Rum koçan (Tapu) sahibi” kabul ederse mülkün parasını bir tamam ödeyeceğini kabul ettirmeye çalışıyorlar. 

1974 Mutlu Barış Harekatından sonra Anadolu’muzdan adaya gelip yerleşen kardeşlerimize Avrupa Birliği vatandaşlığı teklif ediyorlar ama altlarından da evlerini, tarlalarını, iş yerlerini ve diğer taşınmaz mallarını almanın tuzağını kuruyorlar. Aynı şekilde güneyde mal bırakmamış Kıbrıslı Türklerin elinden de, kullanımlarında herhangi bir şekilde elde edilmiş 1974 öncesi Rum malı varsa geri alacaklarının zemini hazırlıyorlar bu alabildiğince çirkin ve büyük bir tuzak olan bu öneri ile.  

Sonrası ise malum.

Elinden malı, mülkü, evi, barkı, toprağı, işyeri ve kökleri alınacak kişiler, ayırımsız olarak Türkiye’den gelen kardeşlerimiz ile bizim kendi insanımızın belli bir kısmı adayı terk etmeye mecbur kalacak ve bu çirkin tuzağın sonunda da hem Rumlar KKTC topraklarının büyük bir kısmını ele geçirmiş olacaklar, hem de KKTC’de veya da adı müzakerelerden sonra her ne olacaksa, Kıbrıslı Türklere ait oluşturucu devleti oluşturan Türkler, hem nüfus bakımından, hem de toprak bakımından azınlık haline gelecek.             

Çok dikkatli olmalıyız. Kötü bir oyun oynanmaya ve leş gibi kokan bir çorap da başımıza örülmeye çalışılmakta…