Ya hükümet MİT\'e operasyon yapılmasına izin verecek ya da MİT\'i korumaya alıp emniyet ve yargı mensuplarını püskürtecek.

Baş döndürücü bir trafik…
Dün Ankara-İstanbul hattında yaşananlardan sonra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bile ‘Şüpheli sıfatıyla KCK içerisinde bu 3 kişi nasıl yer alır, aklımla izah edemiyorum” demiş.
Başbakan Yardımcısı’nın aklıyla izah edemediğini biz gazeteciler nasıl izah edeceğiz?
Galiba bu 3 kişinin kimliği ve perde arkasında yaşananlarla…
Fakat ortalık toz duman!
Bugün KCK soruşturması kapsamında ‘şüpheli’ sıfatıyla İstanbul’da özel yetkili savcıya ifade vermesi beklenen 3 kişi istihbaratın en kilit isimleri.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş.
Emekli Kuvvet Komutanları’nın, Genelkurmay Başkanları’nın bile Ergenekon davası kapsamında tutuklu yargılandığı bir ortamda MİT müsteşarlarının şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağrılması meseleye sırf hukuki açıdan yaklaşırsanız normal karşılanabilir ama siyasi açıdan kazın ayağı hiç öyle değil. 

***

İki açıdan…
Bir, Oslo görüşmesi ve MİT’in PKK ile uzun zamandır yürüttüğü müzakereler siyasi iradenin sonucu. Dolayısıyla MİT Müsteşarlarının şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağrılmasının konu hukuki gibi görünse de sonuçları siyasi olur. Çünkü KCK operasyonları her ne kadar güvenlikle ilgili iki kurumu karşı karşıya getirmiş gibi görünse de aslında Kürt Sorunu’nun çözümü konusundaki iki farklı yaklaşımı karşı karşıya getirmiş durumda.
Sorun şu ki bu iki yaklaşım da AK Parti Hükümeti tarafından uygulandı.
Önce açılım politikaları devreye girdi, sonra güvenlik.
Dolayısıyla MİT’le Emniyet ve Yargı’nın bu boyutta karşı karşıya gelmesi bürokratik bir çatlamanın ötesinde hükümetin kendi içinde siyasi anlamda bir yol ayrımına geldiğini gösteriyor.
İki, KCK operasyonunu yürüten savcılar MİT’in PKK ile bir istihbaratçılığın ötesinde grift bir ilişkiye sahip olduğuna inanıyor. Bu da KCK operasyonunu yürüten emniyet ve yargıyı MİT’le karşı karşıya getiriyor.
Neye dayanarak?
Özellikle KCK operasyonunda gözaltına alınan bazı sanıkların MİT-PKK ilişkisine dair yaptıkları çarpıcı itiraflara…
KCK’lı diye gözaltına alınan bazı sanıkların MİT’çi çıkmasına…
Güvenlik güçlerinin yapacağı bazı operasyonların MİT içerisinde bazı güçler tarafından örgüt mensuplarına verildiği bile iddialar arasında.
Anlayacağınız emniyet ve yargıda MİT’e dair güven bunalımı zirve yapmış durumda. 

***

Tüm bu iddiaların gerçekliği elbette soruşturma sonrasında ortaya çıkacak.
Fakat bu soruşturma öyle herhangi bir soruşturma değil…
Kılıçlar çekilmiş durumda.
İddialar ciddi…
Yaşananlar siyasi açıdan en hafif tabirle vahim.
Sonu nereye varır bilen yok!
Müsteşarların ifade vermeye çağrıldığı gün Emniyet’te KCK operasyonunu yürüten iki şube müdürüne yönelik operasyon başlatıldı.
İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün görevlerinden alındı.
Bu yüzden Arınç bile olan biteni ‘aklımla izah edemiyorum’ diyor.
Aslında akılcı bir izah var ama dedim ya ortalık toz duman…
Bu ortamda ya hükümet KCK kapsamında MİT’e operasyon yapılmasına izin verecek ya da MİT’i korumaya alıp bu operasyonu yürüten emniyet ve yargı mensuplarını püskürtecek.
İlk sinyal püskürtme yönünde…
Bakalım devamı nasıl gelecek?

(Radikal)