Sanırım Maria Belli adını hiç duymadınız… Maria Belli veya tam adıyla Maria Belli-Gontard, benim de uzun yıllardır yaşadığım Frankfurt kentinin tarihinde yer almış bir kadın…   Almanya’da Frankfurt kentinin köklü Belli ve Gontard ailelerine mensup… Yaklaşık 150-200 yıl önce yaşamış… 20 Nisan 1788’de Frankfurt’ta doğmuş, 1 Şubat 1883’te 95 yaşında yine Frankfurt’ta ölmüş… Mezarı Frankfurt Merkez Mezarlığı’nda Gontard ailesine ayrılmış “Gruft” adı verilen 43 nolu özel parselde…

Maria Belli-Gontard, kültür araştırmacısı, yazar… Feminist de sayılır. Frankfurt üzerine yazmış, Avrupa’da gezip gördüklerini yazmış. Çok sayıda kitabı var… Bunlardan biri örneğin 1830 yılında Avrupa’nın çeşitli kentlerini dolaşıp izlenimlerini yazdığı “Yaşamdan hatırladıklarım” (1) … Yazdıkları amatör heyecanla yazılmış şeyler değil… Edebi şaheserler de değil belki… Ben eleştirmen değilim ama kitaplarıyla ilgili dönemin kritiklerine göre, yazılarının belli bir düzeyin üzerinde olduğu aşikar…

Osmanlı İmparatorluğu ile Kaiserreich Almanyası arasındaki tarihi ilişkileri araştırıyorum yıllardır… Bir Frankfurtlu olarak Kaiserstadt Frankfurt ile Osmanlılar arasındaki ilişkiler de dahil bu araştırmaya… Bu yüzden Maria Belli-Gontard’ı duymuştum. Ama ilgi çekici kılan şey Maria Belli-Gontard’ın dönemin Konstantinopel’ine gitmesiydi…  1845 yılında ailesinin, çevresinin, arkadaşlarının, dostlarının karşı çıkmasına rağmen tek başına yola çıkıp posta arabası, tren, gemi gibi vasıtalarla aktararak İstanbul’a yani dönemin Konstantinopel’ine gider. Padişah Abdülmecit dönemidir. Dönünce, yaşadıklarını „Meine Reise nach Constantinopel im Jahre 1845” (2) adıyla Frankfurt’ta yazıp yayınlar. Bugüne kadar nedense Türkçe’ye çevrilmemiş. Ben de yazdığım bir kitap için araştırma yaparken Frankfurt Tarih Müzesi’nde orijinalini gördüm. Yetkililerin izniyle müzede oturup okudum. Nadir sayıdaki nüshaları müzayedelerde satılıyormuş. Müze yetkilileri de Türkiye’deki bir müzayede de bir nüshasının satıldığını duymuşlar…

Gontard ailesi Fransa’da 16. Yüzyıldaki reform hareketi sırasında kıyıma uğradığı için Almanya’ya sığınan Protestan topluluktan… Kökeni  tam olarak bilinmeyen ama Fransız Protestanları için kullanılan “Hugenot” lardan… Varlıklı bir aile… Ailenin Frankfurtlu kolu bankacı… Berlinli kolu ise üç Kayzer’e hizmet eden asker kökenli… Frankfurt kolu 1726’da “Bankhaus Heinrich Gontard & Co” adlı özel bankayı kuruyorlar. Bu banka 1999’da MetallBank ile birleşip Gontard & MetallBank adını alıyor. Ancak 276 yıl sonra yani 2002’de yeni ekonominin kurbanı olup mali krize sürükleniyor ve kapanıyor.

Maria Gontard, evde özel öğretmenlerle çok iyi yetiştirilir. Öğretmenlerinden biri de ünlü Alman şairi Friedrich Hölderlin’dir. Şair Hölderlin, Gontard’ların evinde üç yıl öğretmen olarak çalışıp dört kardeşi yetiştirir. Maria’nın gençlik aşkı Karl von Türckheim adlı gençtir. Aşık olduğu genç, Lili von Türckheim’in küçük oğludur. Frankfurtlu banker bir ailenin kızı olan Lili von Türckheim (Schönemann) ise 1775’in ilkbaharında Johann Wolfgang von Goethe ile nişanlanmış ama Goethe altı ay sonra nişandan vazgeçince evlilik gerçekleşmemiş. Maria Gontard’ın da evlilik hayali benzer bir şekilde bilinmeyen nedenlerle gerçekleşmez… 

Bu arada dönemin edebiyat dünyasını çalkalayan bir başka olay da ünlü şair  Hölderlin’in ders verdiği Maria’nın annesi Susette Gontard’a platonik bir aşkla tutulmasıdır. Yaşamı acılar içinde geçen Hölderlin, onu tanımadan bir yıl önce yazdığı Hyperion adlıi romanda yarattığı ideal kadın figürü, ideal sevgili Diotima'nın aslıyla karşılaşmış gibi olur. Susette Gontard'a olan aşkı dolayısıyla ayyuka çıkan dedikodular yüzünden Gontard’ların evinden ayrılmak zorunda kalır. Gizli ilişkileri bir süre mektuplaşma halinde devam eder.

Maria Gontard, daha sonra yine Frankfurtlu bir tüccarın oğlu olan Johann Peter Josef Belli’ye aşık olur. Belli ailesi koyu Katolik’tir. Protestan olan Gontard ailesi kızlarının Katolik bir genç ile evlilik planına karşı çıkar ama Maria ailesinin karşı koymasına rağmen Josef Belli ile evlenir, böylelikle Maria Belli-Gontard olur.

Seyahatnameler bir kültürün tanınması önemli bir kaynaktır… Sübjektif de olsa seyyahlar ve seyahatnameler tarihin gizli tanıklarıdır. Birçok şey

seyahatnameler sayesinde ortaya çıkar. Özellikle teknolojinin çok kısıtlı olduğu dönemleri anlatan önemli birer aktarıcıdır. Stephanos Yerasimos’un Paris Sorbonne Üniversitesi'nde 1986’da yazdığı  “Osmanlı İmparatorluğu'nda Gezginler” konulu doktora tezinde örneğin XIV.-XVI. asırda Osmanlı İmparatorluğu’nda 449 seyahat veya izlenim notları derlenmiş. Bunların 80’i Almanlar,  136’sı İtalyanlar tarafından yazılmış… Yerasimos’un bu çalışması 1991’de Türk Tarih Kurumu’nca (Les voyageurs dans l’Empire Ottoman) adıyla Fransızca yayınlanmış… (3) 

Bu seyahatnamelerin bir çoğunda ön plana çıkan konulardan biri de Osmanlı kadınıdır… Seyahatnamelerin çoğunda Osmanlı kadını peçenin arkasında, haremde bir obje olarak düşünüp anlatılmış… Osmanlı İmparatorluğu’na, Konstantinopel’e giden seyyahlara bakılınca çoğu erkek… Dolayısıyla onlar da göremedikleri kadını “Binbir Gece Masalları”ndan etkilenip düşündükleri gibi anlatmış…(4) 

Osmanlı kadınını görmeden hayali tasvir anlayışının değişmesine Lady Mary Wortley Montagu (5) ve Maria Belli-Gontard gibi kadınlar etkili olmuş... Lady Montagu, Belli-Gontard birçok erkek seyyahın fantezilerinde kurguladığı Osmanlı kadınının aksine, farklı ve gerçekçi bir Doğulu kadını ortaya koymuşlar. (6) Çünkü kadın seyyahlar evlere, haremlere girmiş, buralardaki gördüklerini, hemcinslerini kendi gözüyle anlatmış…(7) 

1717-18’de İstanbul’da İngiliz Elçiliği yapan Edward Wortley Montagu’nun karısı olan Lady Mary Wortley Montagu, dönemin İstanbul’unda ikameti sırasında İngiltere’deki arkadaşlarına, tanıdıkları yazdığı mektuplarıyla Osmanlıların sosyal hayatı ve kadınlarıyla ile ilgili tarihe not düşmüştür. Maria Belli-Contard da Konstantinopel’de Sultan Abdülmecid’in hekimbaşının evine, haremine girmiş kadınlarla konuşmuş… Osmanlı kadınını kendi gözüyle anlatmış kitabında… Dönemin Avrupa ülkelerindeki kadınlarla karşılaştırmış, mukayeseli anlatmış… Gerçeği anlatmış… Fransız arkeolog, sanat tarihçisi ve Bizans uzmanı Jean Ebersolt, 1918’de yazdığı " Constantinople byzantine et les voyageurs du Lavant" (8) isimli kitabında yazdığı gibi “Her şeye rağmen bu anılarda anlatılanlar puslu bir aynadan akseden görüntüler gibidir. Bu görüntüler tam olmasa da gerçeğin sadık bir yansımasıdır.”

 

Maria Belli-Gontard’ın kitabıyla ilgili notlarıma bakıyorum.  “Frankfurt’tan Viyana’ya” başlıklı ilk bölümü “30 Temmuz akşamı Nürnberg’e gitmek üzere Frankfurt’tan yola çıktım” diye başlıyor. Viyana’da “Das goldene Lamm” (Altın Kuzu” otelinde kalıyor. Oradan Belgrad’a geçiyor. Tuna’dan nehir gemisi Galathea ile nihayet Konstantinopel’e varıyor.  Pera’da Bellevue Oteli’nde ikinci katta bir odaya yerleşiyor. Otelin sahibi Bayan Balbiani ve kızı çok yardımcı oluyor. Balbiani’nin kızıyla Konstantinopel’i dolaşıyorlar. Daha sonra özetle Çanakkale, İmroz, Midilli, Efes, İzmir, Korfu, Trieste, Viyana üzerinden tekrar Frankfurt’a dönüyor.

 

Hepimiz biliyoruzki tarihsel araştırmaların konusu geçmiştedir. Zaman dilimine göre, bunların bir kısmı hafızamızda henüz canlıdır, bir kısmı ise geriye gittikçe silikleşir… Ama onların silikleşmiş olması hiç olmadığı veya yaşanmadığını anlamına gelmez. Maria Belli-Gontard’ın hatıraları da böyle… Silikleşmiş… Ama şimdi onu neredeyse 200 yıla yaklaşan bir süre sonra hatırlatarak İstanbul’dan gelen bir Frankfurtlu olarak bayan Maria Belli-Gontard’a görevimizi yerine getirmiş olduk sanırım.

 

KAYNAKLAR

 

(1) Belli, geb. Gontard, Maria, Lebens-Erinnerungen, Bertrams Print on Demand, 332 Seiten

(2) Belli, geb. Gontard, Maria : Meine Reise nach Constantinopel im Jahre 1845. Verlag Frankfurt a.M. J.D. Sauearlaender’s 1846

(3) Yerasimos Stephanos, Les Voyageurs Dans L'empire Ottoman (14.-16. Siecles) (Bibliographie, Itineraires et Inventaire Des Lieux Habites) Türk Tarih Kurumu Yayınları, Yedinci Dizi, 564 Sayfa

(4) Çetin Firdevs, Hacettepe Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı, “ XVI. Asır Alman seyyahlarında Osmanlı (Türk) 

(5) Lady Mary Wortley Montagu, The Turkısh Embassy Letters veya Briefe aus dem Orient

(6) Düger Selçuk, “Batılı Kadın Seyyahlar İmgeleminde Osmanlı Kadını”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı,

(7)  Stamm Ulrike, Der Orient der Frauen, Reiseberichte deutschsprachiger  Autorinnen im frühen 19. Jahrhundert, Böhlau Verlag Köln Weimar, Wien

(8) Ebersolt Jean, Bizans İstanbul’u ve Doğu Seyyahları – Pera Yayıncılık, İstanbul, 290 Sayfa