Dünyanın gözü Londra'da. Daha doğrusu bugün başlayacak olimpiyatlarda. Olimpiyatlar en büyük spor organizasyonu. Londra'da binlerce sporcu yarışacak.


Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'la Londra'dayım. Heyecan büyük. Türkiye birçok 'ilki' bir arada yaşıyor. Rekor sayıda sporcu. Toplam 181 kişi. Bugüne kadar bu rakama ulaşılamadı. Bayan sporcu sayısı erkeklerden fazla. Bu da bir ilk. Ve on yıllar sonra takım sporlarında da yarışacağız. Bugüne kadar sadece bireysel alanlarda vardık. Şimdi basketbol ve voleybol takımlarıyla boy göstereceğiz.


Takıma o kadar uzak kalmışız ki 'ödül yönetmeliği' bireysel yarışa göre düzenlenmiş. Ödülün maddi değeri de yüksek... 2 bin altın. Ya takım şampiyon olursa ne olacak? Bakan Kılıç'a sorduk, "Hele altın alalım, gerisi kolay..." dedi. Yönetmeliğin takım sporuna uyarlanacağının ipuçlarını verdi. Bir önceki olimpiyatlarda, Pekin'de umduğumuzu bulamamıştık. Sonuçlar beklentilerin çok altındaydı. Sadece bir altınla yetinmiştik. Londra'da hedef büyük. Katılım oranının yüksekliği madalyaya da yansıyacak mı? Bakan, tahminde bulunmak istemedi. Israrlı sorulara rağmen altın madalya konusunda bir rakam telaffuz etmedi. Ama 'beklenti ve umutlar' çok diri. Kafilenin başında bulunan Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan kıpır kıpır. "En iyisini yapacağız!" diyor. Kaç altın? Rakam tahmini yok. "Sürprizlere hazır olun..." dedi. Altın hiç beklenmeyen branşlardan gelebilir. Güreş ve haltere yeni halkalar eklenebilir.


Her madalya kıymetli. Bazı ülkelerin çok yol aldığı, yarışa önde başladığı spor dalları var. Biz belli alanların dışına yeni yeni çıkıyoruz. Düne kadar, güreş dışında aldığımız tek madalya genel kültür yarışmalarının sorusuydu. Doğru cevap üç adım atlamada Ruhi Sarıalp'ti. 1948 Londra Olimpiyatları'nda üçüncü olmuştu. 64 yıl sonra yine Londra... Niye ilkler yaşanmasın. Güreş, 'ata sporu' haliyle en fazla madalyayı minderde aldık. Naim Süleymanoğlu ile halterde çığır açtık, son dönemde atletizmde büyük sıçrama yaptık. Atıcılık ve tekvandoda büyük ilerleme kaydettik. Bazı branşlar bazı ülkelerin tekelinde. Basketbolda Amerika mesela... Bayanlarda da farklı değil. Bugüne kadar tek yenilgileri var. Şansa bakın ki aynı grupta mücadele vereceğiz. Başarının ölçüsü altın olsa bile bazı branşlarda bronz bile altın değerinde.


Olimpiyatın havası Londra'ya tam yansımamış. Her sokakta, her meydanda olimpiyatın havasını soluyacağımızı düşünmüştüm. 2012 rakamından üretilmiş logoyu anlamlandırmak çok zor. Biraz havaalanı ve bazı merkezi yerlerde olimpiyatı hissetmek mümkün. Reklam ve sloganlar zayıf. Güvenlik olağanüstü. Asker ve polisle takviye edilmiş. Çatılara uçak ve füze savunma sistemleri yerleştirilmiş. Sürekli bir teyakkuz hali var. Yollarda bir şerit, "olympic line" olarak olimpiyat araçlarının kullanımına ayrılmış. Gönüllü şoförler ve giydirilmiş araçlarla olimpiyat mahalline ulaşmak işkence. Hemen herkesten yaşanmış hikâyeler dinlemek mümkün. Yarım saatlik yolu, 3,5 saatte ancak alabilenden tutun da saatlerce Londra'nın içinde tur atmak zorunda kalanlara kadar dramatik örnekler var. Amerikalı sporcuları taşıyan araç Londra'nın içinde 5 saat boyunca dolaşmış. Şoförler gönüllü ama ne yolu biliyorlar ne de araç kullanımını. Rivayet değil bizzat tanık oldum. Olimpiyat köyüne gidiş de dönüş de tam filmlik. Giderken yolu hiç bilmeyen 70 yaşlarında bir bayan, dönüşte ise araç kullanmayı yeni öğrenmiş, kalkışlarda motoru defalarca stop ettiren yirmi yaşlarında bir çocuk. Bakan Kılıç aksaklığı görünce, "Eğer 2020 İstanbul'u alırsak gönüllüler yerine, taksi şoförleriyle çalışmalıyız." dedi.


Türkiye'nin 2020 İstanbul hedefi var. Başbakan Erdoğan dün geldi. Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı ile görüşecek. Gündem İstanbul. Kılıç, "İstanbul, 2020'yi fazlasıyla hak ediyor..." dedi. Ankara'nın Suriye ve Askeri Şura gibi ağır gündemi var. Hayat sadece siyasetten ibaret değil. İki hafta boyunca Londra'da altın yarışı var. Gözümüz Türk sporcularında.

(Zaman gazetesinden alınmıştır)