İki ya da üç ay önceydi. Memleketin ulusal bir TV kanalında bir haber dikkatimi çekti.
Antalya’da bir aile misafirliğe gidecek, akşam vakti.
Üç yaşlarında bir çocukları var. Hazırlanıyorlar, çıkacaklar ki çocuk uykuya dalıyor. Gidecekleri yer arka sokak. Diyolar evde uyusun.
Yatağına yatırıyorlar bebeği.
Tam kapıdalar elektrikler kesiliyor. İçlerinden akıllısı başına mum koyuyor ki çocuk uyanırsa korkmasın.
Çıkıyorlar.
Bir saat geçiyor.
Evde alevler, dışarı çıkıyor pencereden.
Komşular kapıyı kırıp içeri dalıyorlar. Suları doldurmaya koşuyolar banyoya.
Sular kesik.
İtfaiye aranıyor. Geliyor ama mahalleye giremiyor.
Yarım saat içinde çocuk ve ev hep birlikte...
Yazarken bile elim titriyor.
Görüntülerde aile feryat figan.
Sinirimden dişlerimi sıktım.
Haberi sunan ‘anchorman’ a baktım, duygusuz. Dümdüz sundu haberi. Rutin bir haber olmuş adama.
Bu olayın neresinden tutarsınız siz?
O çocuğu yalnız bırak-mamayı öğrene-memiş aileye mi kızalım?
Bunu onlara öğrete-memiş devlete mi kızalım?
Sene 2013, hala mı elektrikler kesiliyor arkadaş? Hala mı sular kesiliyor habersiz?
Yetişemeyen itfaiye mi, yoksa yollarda yanlış park eden araçlar mı suçlu?
Ya da devletin park sisteminin olmaması mı yanlış olan?
Belediye de mi suç, valilikte mi? Başbakanda mı?
Ya da hangi başbakanda? Önceki, daha önceki, daha da önceki... Hangisi?
Her şeye maydonoz olan savcılar nerde? Niye dava açıp tüm ülkeye ders etmezler bunu?
Niye içeri tıkamazlar belediye başkanını, valiyi ve bilmem kimi?
Hani nerde akil adamlar? Nerde toplumun önderleri, örnek adamlar?
Nerde öğretmenler, eğitimciler?
Kim suçlu, kim?
Kim düzeltecek bunu, kim?
Neyse...