2 Nisan Pazartesi günü Türkiye’nin amiral gemisi olarak tanımlanan bir gazetesinde yer alan “Kıbrıs’ta 110 bin Türk Rum vatandaşı oldu” başlıklı haber gerçekten de hem yanıltıcı hem de üzücü. Söz konusu gazeteyi kınıyorum.
Başlığın devamında yer alan “110 bin 734 Kıbrıslı Türk, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanan hakları nedeniyle Avrupa Birliği (AB) vatandaşlığı aldı.” cümlesi de gazete tarafından yapılan yanlışın ve bilgisizliğin ne boyutlarda olduğunu gözler önüne sermekte. Böylesi büyük isimli ve Kıbrıs davasına büyük hizmeti geçmiş bir gazetenin bu denli bilgisizce/araştırmadan yaptığı bu habere diyecek bir söz bulamıyorum zira Kıbrıslı bir Türk olarak benim kendi geçmişim, yazılanlara tamamen zıt ve bu habere konulan başlığa uymamakta.
***
Doğduğumda, Kıbrıs adası İngiliz Sömürge Yönetimi tarafından yönetildiğinden İngiliz toprağı olarak kabul edilmekteydi. Yürürlükte olan yasalar, mahkemeler, idari yapılaşma ve bütün idari kurallar, Türkçe adı ile “Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallığı” (United Kingdom of Great Britain and Northern Ireland) olan, halk dilindeki adı ile İngiltere’de fiilen uygulananlardı. Paramız İngiliz Lirası, şilin ve kuruş, uzunluk ölçüleri inç (25.4 mm), çarşı arşını (68 cm), inşaat arşını – yarda- (61 cm), mil (1609 m.), ağırlık ölçüleri de okka (1282 gr), libra ve pound (454 gr) idi. Devlet dairelerindeki resmi dil İngilizce, bizler de İngiliz Sömürge İdaresi vatandaşları idik. Pasaportlarımız İngiliz Pasaportu, kimliklerimiz de İngiliz Sömürge İdaresi Kimliği idi. İngiltere’ye veya Ortak Refah (Common wealth) topluluğu üyesi herhangi bir ülkeye gidip yerleşmek, çalışmak, iş kurmak vb. serbestti bu pasaportlarla.
İngiliz vatandaşlığımız, 16 Ağustos 1960 tarihinde, yüzde 70 Rum ve yüzde 30 Türk ortaklığı ile kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti ile son buldu. Anayasada var olan bir madde nedeni ile Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, İngiliz vatandaşlığı ve Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı arasında bir seçim yapmak zorunda bırakıldı. Babamın “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucusuyuz. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olarak hayata devam edelim” kararı ile ailecek Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olduk. Yani 1960 yılında ailecek hepimiz Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olarak kayda geçtik, isimlerimiz Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları listesinde yerini aldı.
Kıbrıslı Rumlar adanın yönetimini ele geçirmek için 21 Aralık 1963, Cumartesi günü sabahı Kıbrıslı Türklere organize saldırılar başlatınca, bizleri Türkiye halkına “Rum Vatandaşı” olarak tanıtan gazetenin iddialarının aksine, derme çatma silahlarla Rumlarla çatışmalara girdik ve kahramanca karşı koyduk. Anavatanımız Türkiye’nin desteği ve yardımları sayesinde, yüzlerce şehit ve evlerimizin yakılmasına, taşınabilir eşyalarımızın Rumlar tarafından yağmalanması pahasına, Kıbrıs adasının tüm Türk yerleşim yerlerinde dimdik ayakta durabildik ve Rum egemenliğini kabul etmedik. Çok eziyetler çektik. Aramızda 3-4 kez göçmen olan aileler oldu. Bu aileler her seferinde hayata sıfırdan başlayıp tırnakları ile toprağı kazıyarak hayata tutundular ama “Rum olmayı veya da Rum vatandaşı olmayı” asla kabul etmediler. Ne pahasına olursa olsun ata yadigarı Kıbrıs adasını da asla terk etmediler.
15 Temmuz 1974 günü adayı Yunanistan’a bağlamak için adadaki Yunan subayları tarafından darbe yapılıp sıra Kıbrıs Türklerini yok etmeye gelince, Türkiye Enosis’e giden bu hamleyi kabul etmedi ve askeri müdahale de bulundu. Ben dahil hepimiz, Mücahit olarak kahraman Türk Ordusu ile, Mehmetçik ile omuz omuza, bizleri “Rum Vatandaşı” olarak Türkiye halkına tanıtan gazetenin iddialarının aksine, Rumlara karşı birlikte savaştık. Mehmetçik 20 Temmuz 1974’de, Cumhuriyet tarihimizin en büyük destanını yazdı Kıbrıs’ta.
Benim, ailemin ve benim durumumda olan tüm Kıbrıslı Türklerin adları 16 Ağustos 1960 yılından beridir Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları arasında yer almakta. Rumlar kendilerini, silah zoru ile 21 Aralık 1963 günü el koydukları Kıbrıs Cumhuriyetinin sahibi zannediyorlarsa ve 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin vatandaş olan Kıbrıslı Türkleri kendi vatandaşları addediyorlarsa, hem kendileri, hem de bizleri Türkiye halkına “Rum Vatandaşı” olarak tanıtan gazetenin sözde yazar ve editörleri çok yanılıyor.
Özetle; Aramızda her ne kadar Rum aşığı hainler olsa da biz Rum değiliz, olmadık, olmayacağız. Rumlarla, İngilizlerle yaşadığımız 400 küsur sene boyunca ne dilimizi unuttuk, ne dinimizi. Bu pasaport/kimlik bize 1960 yılında kurucu ortağı olduğumuz cumhuriyet tarafından verilmiş olup, Rumlarla hiçbir ilgisi yoktur. Türkiye’nin bu sözde lider gazetesi, Kıbrıslı Türkleri aşağılayıcı ve kamuoyunu yanıltıcı haber başlığından dolayı özür dilemelidir ki, ben artık bu gazeteyi, bizlerden özür dileyene kadar almayacağım ve okumayacağım. Tüm Kıbrıslı Türkleri ve bizlere inanan, güvenen, yıllarca desteklerini esirgemeyen Türkiyeli kardeşlerimizi de bu gazeteyi bizlerden özür dileyene kadar boykot etmeye davet ediyorum.
Yazıklar olsun böylesi çirkin, aşağılayıcı ve yanıltıcı başlığı kullanan yazara ve buna onay veren editöre.