Kıbrıs adasının kuzeyinin Türkiye tarafından istila ve işgal edildiği 1974 yılından beridir her Rum siyasinin ağzındadır. Kendilerine özgü İngilizce telaffuzları ile “Okkupeyşon ve inveyjon” diyerek girerler konuya sanki de Kıbrıs’ta tüm olaylar 1974’de başlamış gibi. 1974 öncesini de asla ağızlarına almazlar, utanmasalar Rumlarla Türklerin memnun, mesut, mutlu ve geleceğe parlak bir biçimde bakarak birlikte yaşadıklarını iddia edecekler ama gerçekler hiç de öyle değil. 

Hatırlatalım; 17 Nisan 1964 tarihinde Yunanistan’dan gönderilen bir Yunan Tümeni Kıbrıs’a ayak basar ve bu tümen 1 Mayıs 2004 tarihine kadar adada varlığını yasalara aykırı bir şekilde devam ettirir. (To Vima Gazetesi, Tarih 7 Şubat 1999, General Karusos’un ifşaatları)  Güya bu Tümen 8 Aralık 1967 tarihinde adayı terk etmiştir ama arka kapıdan tekrar adaya girerek varlığını devam ettirmiştir. (Kathimerini Gazetesi Şubat 1999, Yunanistan’da Amerikan karşıtlığı)  

Bu konuda mailgate sayfasında çıkan yazı gerçekleri tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. () 

Yazınn bir paragrafı bire bir çeviri ile aynen şu şekilde… “…Bu “gayri ciddi ordu” 1965’teki ilk istila girişimini geri püskürttü (G.Papandreu hükümeti) bu “kötü“ politikacılar da, Kıbrıs’a koca bir tümen taşıdılar – ki cunta bunu geri çekmiş olmasıydı Kıbrıs hala bütün ve hür olacaktı. Tümeni niçin mi geri çekti cunta? Çok basit, çünkü uluslararası geçerliliği yoktu ve çünkü ABD öyle yapmasını dikte etti. Siyasiler de geri çekebilirlerdi ama karşılığında bazı karşılıklar bazı garantiler de alacaklardı. Cunta şartsız geri çekti… 

Tüm bu Yunan Tümeni’nin Kıbrıs’ta varlığını teyit eden yazı ve ifşaatlardan çok daha önemli bir şey var: BM Genel Sekreterinin S/8322 sayı ve 3 Ocak 1968 tarihli Raporu. (Appendix 18,  WITHDRAWAL OF GREEK MAINLAND TROOPS FROM CYPRUS,   Paragraph 25 of the U.N. Secretary-General's Report S/8322 of 3 January 1968 to the U.N. Security Council.)  

Bu raporunda BM Genel Sekreteri “Anavatan Yunanistan’ın askeri birliğinin Kıbrıs’tan geri çekilmesi” başlığı ile konuyu tamamen resmileştirmiş ve kayıtlara da geçirmiş.           

Yıllardır adada Yunan Tümeni’nin varlığını saklamak için her tür sahtekarlığı yapan Rumlar, bu yıl 6 Ağustos 1964 günü başlayan Erenköy çarpışmaları sırasında bölgedeki Türk köylerini denizden bombalayan ve 8 Ağustos 1964’te Türk uçakları tarafından bombalanarak batırılan Yunanistan’dan gönderilmiş “Faethon” isimli devriye botunda ölen 6 Yunan askeri ve 1 Rum askeri için resmi anma töreni düzenlendi. Bu törene katılmak maksadıyla Yunanistan’dan Güney Kıbrıs’a giden Faethon kaptanı Dimitrios Mitsaços’in öyküsü ise yürekler acısı. 

Türk Hava Kuvvetlerine ait jetlerin Erenköy çarpışmaları sırasında bölgedeki Türk köylerini denizden bombalayan Faethon devriye botunu nokta ateşi ile batırdıktan sonra kurtulmayı başaran Kaptan Dimitrios Mitsaços sol elinden fena bir şekilde yaralanır. Zorla kıyıya çıkmayı başaran Kaptan Mitsaços’u Rumlar istemeye istemeye alırlar ve BM askerleri ve gözlemcileri tarafından adada Yunanistan’dan gönderilen askerlerin varlığı saptanmasın diye Lefkoşa Genel Hastanesine götürüp tedavi ettirmeden, Kaptan’ın bütün itirazlarına rağmen eline gerekli tedaviyi yapmadan apar topar Yunanistan’a gönderirler. Göndermeye gönderirler ama Kaptan Mitsaços’un eli de bu gecikmeden dolayı kangren olur ve kesilir. Yunanistan’daki Albaylar Cunta’sının devrilmesinden sonra da Yunanistan hükümeti ile Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetine Atina Mahkemesinde dava açar ve kazanır…

Bu davanın arkasından 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleşen Mutlu Barış Harekatı’nda adaya ayak basan Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı çarpışmaları için Rodos üzerinden gönderilen Noratlas uçaklarının RMMO tarafından düşürülmesi sonucu ölen Yunan askerlerinin aileleri de dava açarlar ve kazanırlar…    

Daha bunlar gibi onlarca belgeli örnek bulunmaktadır, “Yunanistan’ın Kıbrıs adasını işgali” ile ilgili olarak. Ama ne yazık ki bunların hepsi unutulmuş ve yerini Türk askerinin Kıbrıs Adasını  “Okkupeyşon ve inveyjon”u almıştır….