-Kürt aşağılaması yapmayı sakın unutma… Bu alanda Kürtçe sözcüklerden de faydalanabilirsin.
-CHP dindarlara yönelik bir açılım yapmaya kalkıştı mı sivrilt kalemini: “Bunlar da dinci oldu” diye…
-AK Parti’ye oy veren yurttaşlarla ‘öküz’, ‘koyun’ türü hayvancıklar üzerinden kafa bul.
-Sonu ‘sattınız vatanı’ hükmüne giden çıkarımlar yap.
-Arada sırada “Her yer yenilir ızmir yenilmez” de.
-“Hepimizin sonu Silivri” cümlesi üzerinden yapılan ironilere aban.
-“Aziz Nesin’in dediği gibi…” cümlesini pek sev.
-Gelen her şehit haberini lügat paralamak için fırsat olarak kullan. Ancak şehit sayısının beşi geçmesine dikkat et.
-Yapılan en sığ analizlerin altına bile ‘anlayana’ kelimesini yerleştir.
Cemil Çiçek ile Bülent Arınç arasındaki 7 fark
BİR: Çiçek realist, Arınç romantiktir.
İKİ: Çiçek gülmez, Arınç ağlar.
ÜÇ: Çiçek hitabette ikna yöntemini kullanır, Arınç hitabette etkileme yöntemini kullanır.
DÖRT: Çiçek temkinlidir, Arınç tekin değildir.
BEŞ: Çiçek makaledir, Arınç şiir.
ALTI: Çiçek’in manevra kabiliyeti yüksektir, Arınç’ın hücum kabiliyeti yüksektir.
YEDİ: Çiçek hiç şaşırtmaz, Arınç çok şaşırtır.
Çok alametler belirdi
-Montlar, hırkalar ortaya çıkıyorsa…
-Yaz tatili anılarına dalınıyorsa…
-Marketlerde kitap defter reyonları en öne geldiyse…
-Klima kumandalarına eller gitmiyorsa…
-Gazetelerdeki ‘Bodrum – Çeşme haberleri’ azalıyorsa…
-ıstanbul yeniden kalabalıklaşıyorsa…
-Akşamları kafe bahçelerinde “Şal var mı?” sorusu soruluyorsa…
-Eğitim tartışmaları ayyuka çıktıysa...
-ınce bir elem, hafiften bir keder ortalığı sarıyorsa…
Yaz bitiyor demektir.
Burjuvazinin gizemli çekiciliği nasıl bitirilir
-Boynerlerin düğünüyle “Ne bu ya, Hande Ataizi bile bundan daha iyisini yapar” diye alay ederek...
-“Burjuvayım” diye kasılan bazı tipler için “Pintinin tekidir” diye rivayet çıkararak…
-Rahmi Koç’un giydiği organik kıyafetler için “Bunlar organik falan değil” diye keskin iddialarda bulunarak...
-Süper otomobiliyle hava atanlara “Ali Ağaoğlu’nda aynısından 23 tane var” diye laf sokarak...
-Bir burjuvanın kurduğu modern sanat müzesi için, “Masumiyet Müzesi bile ondan daha görkemli” şeklinde bir cümle kurarak...
-Teknesinin boyuyla övünmeyi alışkanlık haline getirenlere “İyi ama falancanın teknesi seninkinden beş santim daha uzun” diye karşılık vererek…
-“En az beş ünlü romancıyla kanka olmayana burjuva denmez” türü kafa karıştırıcı cümleleri piyasaya sürerek...
-“Falanca burjuva, filanca burjuvadan daha kültürlü” gibi mukayeselerle burjuvaziye fitne sokarak…
-Muhafazakar burjuva olmak isteyenleri, “Sonunuz Erol Yarar gibi olur, iyi düşündünüz mü?” diye korkutarak…
İki Bodrum oteli
RAMADA: ‘Burası da Aspat değil Halil’im aman Bitez Yalısı’ türküsünü mırıldanarak gidebilirsiniz bu otele… Zira Ramada, Bitez Yalısı yolu üzerinde… Başka ticari alanlarda önemli ve başarılı işlere imza atan işadamı Hüseyin Başaran, pek de kâr maksadı gütmeden satın almış bu oteli… Baştan sona yenilemiş. Pırıl pırıl bir otel çıkarmış ortaya… Hüseyin Bey oteli gayet güzel yaşıyor: Bazen DJ’lik yapıyor, bazen mutfağa girip Meksika mutfağından nefis yemekler pişiriyor. Sahibinin aşırı rahatlığı otele de yansıyor: Kasma yok. Personel gayet profesyonel… ıstanbul’un ünlü restoranlarından getirilen şefler, çok iyi yemekler yapıyorlar. Otelin özellikle fitness center’ı çok iddialı… Bodrum merkeze yakın ama Bodrum merkezinin curcunasından uzak bu otel, kafa dinlemek için birebir.
SEDATıVE: Otelin sahibi Sedat Bey, görmüş geçirmiş, hayattan kâm almış, şeker mi şeker biri… Sırf onunla iki satır sohbet etmek için bile burası tercih edilir. Sedat Akdemir için ‘sinemacılar kralı’ desek yeri. ıstanbul’un en eski sinemalarından Fitaş’ın sahibi… Çoklu sinema salonu konseptini Türkiye’ye o getirmiş. AFM sinemalarının eski sahibi… Ama bunların ötesinde insana huzur veren bir tarzı var. Onun huzuru, otelde de var. Otelin manzarası mükemmel… Odaları rahat… Bali’den özenle seçilen dekorasyon malzemeleri, otelin dört bir köşesinde… Personel gayretli ve genç… Kısacası adına yakışır bir otel Sedative… Yatıştırıyor, yavaşlatıyor ve mutlu kılıyor.
Ne umduk, ne bulduk
Biraz geç oldu ama değinmeden geçemeyeceğim:
Biz Aziz Yıldırım’dan kendisini bir yıl hapislerde süründürenlerden, sağda solda kendisine ‘şikeci’ diyenlerden, kendisine yönelik kampanyalar yapanlardan hak hukuk çerçevesinde hesap sormasını beklerken…
O tuttu takımının kadın ve çocuk taraftarlarına atarlandı.
Ne iş?
(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)