Başbakan’ın 50 bin kişi önünde yaptığı “yurda dön” davetine Fethullah Hoca ret cevabı verdi.

Fethullah Gülen, Herkül.org’un twitter hesabından duyurulan cevabında önemli mesajlar yanında cemaat-iktidar ilişkileri hakkında ipuçları da verdi.

Washington’daki arkadaşımız İlhan Tanır’ın oradaki Türk ve Amerikalı gözlemcilere dayanarak aktardığı izlenimlerden çıkan özet, Fethullah Hoca’nın Erdoğan’a karşı oldukça mesafeli bir çizgi tutturmaya özen gösterdiğidir.

Mesela Hoca, Özal veya Ecevit’e karşı kullandığı sıcak hitapları Erdoğan’a karşı kullanmamış, Başbakan’dan “o” diye söz etmiş yurda dönmesi için yaptığı daveti “civanmertliğine“ bağlamasına rağmen 10 dakikayı bulan videonun genelinde yakın durmaktan sakınmıştır.

Korkusunun nedeni...

Askeri darbe dönemlerinde yaşadığı sıkıntıları anlatarak tehlikelerden kaçmadığını belirten Gülen bugünkü endişesinin kendisi için değil, şimdiye kadar elde edilmiş “kazanımlar” için olduğunu belirtmiştir.

Bu sözler Gülen’in ortak hedeflere verdiği değeri vurgulaması yanında ortak destekle yürüyen değişim sürecinin devam etmesine verdiği önemi de ortaya koymuştur..

Peki Hoca niçin “dünya adına hiçbir sevdam olmadı“ dedi?

Ve neden “bir dikili taşım bile yok” diye konuştu?

Acaba bu sözlerle iktidar ileri gelenlerinin seyrek de olsa medyaya yansıyan dünyevi varlıklarına eleştiri göndermiş ve kendini iktidar sahiplerinden bu anlamda ayırmak istemiş olabilir mi?

Washington kaynaklı izlenimlerde bu sorunun cevabı “evet”tir.

İşte o nedenle “bu fakir” Türkiye’ye dönme kararını, dışardan gelen davete bakarak değil kader ortağı arkadaşları ile oturup konuşarak verecektir.

Şu anda dönmeyi düşünmüyor.

Çünkü dönüşünün ülkede yeni problemlerin doğmasına, bir kısım huzursuzlukların çıkmasına, bir kısım kazanımların kaybedilmesine sebep olacağından korkuyormuş.

İlerde, bu endişeler kalktığı zaman dönecekmiş!

Dönüş yakın değil

“Türkiye’de ölme”yi bir anlamda son arzusu, annesinin yanına gömülmeyi de vasiyet alarak ifade etti.

Gözyaşlarının eşlik ettiği açıklamalar, Türkiye’nin Fethullah Hoca’nın dönüşüne bağlı risklere yakın gelecekte hedef olmayacağını anlatıyor.

Ama Fethullah Hoca’yı gurbette acı çekmeye razı eden geçmiş ve gelecek kazanımlar nelerdir?

Gülen on beş yıl önce Türkiye’den ayrılırken bıraktığı bantta müritlerine “adliyede, mülkiyede çoğalmalarını ve devletin can alıcı noktalarına gelmelerini“ tembih etmişti.

MİT krizi ile ortaya çıkan iktidar ve cemaat sürtüşmesi, o kazanımların cemaati “devlet içinde devlet” gücüne ulaştırdığının göstergesi değil midir?

En büyük fedakârlıklara değer görünen “kazanımlar”ın bir kısmını yaşamın her alanına oldubittilerle dayatılan değişiklikler sayesinde görüyoruz, anlıyoruz.

Nereye varacak; onu bilmiyoruz.

Bu hesabı vermek ve şeffaflığı sağlamak cemaatten önce ve ondan çok iktidarın borcudur.

(Vatan gazetesinden alınmıştır)