Dikomolu Dimitri Hristofyas, Ezekiya Papyuannu’dan sonra AKEL Genel sekreterliğine gelen , en koyu solculardan, Moskovanın yetişdirdiği en parlak elemanlardan, en barışcı geçinen politikacılardandı.
Gün geldi, inanılmayacak, amma, Solcu, barış savunucusu bir komunist ilk kez Kıbrısta Cumhurbaşkanı seçilmeyi başardı.
Ayni şekilde, Kıbrıs Türkleri arasından da,solcu CTP nin başı Mehmet Ali Talat da, Kıbrıs Türklerinin dünyaca tanınmamış devletinin Cumhurbaşkanı seçildi.
O da, barıştan ve Kıbrısta çözümden yanaydı.
Hazır iki solcu yoldaş en üst düzey lider ve yetkili seçilmişken Kıbrısta barış ve çözüm umutları yeşermiş, halklar umutlanmıştı.
Her demeçlerinde, her toplantıda, her arenada ve her fırsatta, Hristofyas da , Talat da, Kıbrıs sorununu süratle çözeceklerini, barışı ve çözümü sağlayacaklarını tekrarladı durdu.
Ammaaa, iki yoldaş da, birden unutuverdiler.
Sağcı kişilerden daha da sağcı bir hüviyete büründüler, birisi Makariosun, diğeri de Denktaşın yolundan , sendelemeden, emin adımlarla yürümeye koyuldular.
Halklarına verdikleri “Kıbrısta Barış, hemen şimdi barış ve çözüm” sözünü Talat bir kenara attı, Dimitri Hristofyas da, “İşgal altındaki vatan toprağımızı kurtarıp, Türk askerini dışarı atıp, geri topraklarımıza ve köylerimize döneceğiz, Maraşı da, Değirmenliği de, Laptayı, Karavayı ve Girneyi de geri alacağız” naraları atmaya başladı ve Ortodoks kilisesi ile, ELAM ın ve eski EOKA cıların güdümüne girdi.
Zaten, AKEL in, bir zamanlar, Rum meclisinde ve Ulusal Konseylerinde alınan ENOSİS- Yunanistana adayı ilhak- yemininden vazgeçildiğini hiç bir zaman telafuz etmedi. Ve etmeyeceğini belli etti. Böylelikle Dimitri Hristofyas’dan çok şeyler bekleyen Kıbrıs Türkleri, Talatdan çok şeyler bekleyen Rum Kıbrıslılar düşkırıklığına uğradılar.
İki yoldaş,, tıpkı bir zamanlar Klerides ve Denktaşın yaptıkları, Talat ve Papadopulosun yaptıkları gibi, çözümsüzlüğe ve zamana oynamaya başladılar. Yıllarca müzakare masasında sohbet ettiler, yediler içtiler, BM yetkilileri ile birlikte eylendiler.
Her şey yolunda iken, Dimitrinin başına beklenmedik büyük bir bela geldi. Mari’de depolanan Cephanelik ve silahlar patladı. 63 kişi- asker ve sivil- yaşamını yitirdi, onlarcası yaralandı. İşin en köyü yanı, bölgedeki elektrik santralleri de şiddetli patlamadan büyük zarar gördü, çalışamaz, üretemez duruma düştü..Veee, daha da kötüsü, Dimitrinin halkı Kıbrıs Türklerinin elektriğine muhtaç kaldı.
Ekonomik sıkıntılar da başgösterince Dimitri bütün kötülüklerin sorumlusu tutuldu. Ve işte son acıklı durumu ortada. Ve bir daha aday olmaya cesaret edemeyişi, kendisini ve AKEL i çok güçlü zanneden Dikomolu Dimitri Hristofyas yoldaşı , siyasi arenada bitirdi.
Talata gelince....
Bizim yoldaş, çok daha şanslı çıktı. Cumhurbaşkanlığını yitirdi ,ama, yeniden seçilme şansı büyük. Boş durmuyor, siyasi yaşamımızda etkili olmaya gayret ediyor. Her ne kadar da CTP başkanlığına geri dönmemişse de, ve de, başkanlığa aday olacağını bir türlü açıklamadıysa da, tarafsız gözlemciler ,Talatın gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacağına kesin gözü ile bakıyor. Meğer ki, beklenmedik yeni ve çok torpilli adaylar çıksın, çıkartılsın karşısına.
O nedenle değil midir de Ankara yetkilileri ile sıcak ilişkilerini sürdürmeyi ihmal etmiyor. Ankranın desteği olmadan asla o tahta bir kere daha çıkamayacağını çok iyi hesaplıyor ve biliyor. Ne de olmasa, Denktaşın sözleri kulağında küpe. “Ankara kimi isterse burada o seçilir”. Öyle de olmadı mı yıllarca? Kendisi de ayni yol ve ayni destekle seçilmemişmiydi. Unutur mu? Unutmaz.
Pek ala, yarın Dimitri Hristofyas paltosunu ve şapkasını alıp Cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra, o cazip koltuğa oturması beklenen DİSİ Başkanı Nicos Anastasiades mi, Kıbrıslı Türklerle anlaşarak Kıbrıs sorununa köklü bir çözüm getirecek? Hiç zannetmem. Çünkü Anastasiadesin eline yanan kestanedir konacak olan. Rum kesiminde ekonomi çöktü, AB ile ilişkiler çok gergin. Zavallı Anastasiades onlarla mı uğraşacak, Kıbrıs sorununun çözümü ile mi? Hem, kiminle anlaşacak? KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile mi? Eroğlunu zaten tanımam diyor. Erken ve ucu kapalı, zamanı sınırlı müzakereleri hiç kabul etmiyor...
Öyle gösteriyor ki, Amerikan amca, BM, AB ve kaypak İngiliz istedikleri sürece Kıbrısta çözüm bulunmasına yardımcı olmayacak. Hatta köstekleyecek. Bir de doğal gaz ve petrol konusu var ya!! Noble Energy ve İsrail de bu Kıbrıs işine bulaştıktan sonra, ne Anastasiades, ne Eroğlu ne Talat ne Piskopos Hrisostomos Kıbrıs sorununu çözemez. Amerika , istediği an, kendi çıkarlarına göre, “Yes, Go ahead” deyince ,ancak o zaman, Kıbrısta çözüm, barış ve huzur bulunacak. O da şimdi şimdi ufukta görünmüyor.
Güle güle Dimitri, Hoş geldin Nicos. Sto kalo Giriye Hristofiyas, Galoserises Giriye Anastasiades.
(Star Kıbrıs)