CHP'nin oy oranının yüzde 20 bandında sürüklenmekte olduğu, sanıyorum gerçekçi olmayan bir analizdir.
Daha önceleri bu köşede CHP'nin son 40 yıllık seçimlerde; ortalama yüzde 36 civarında oy topladığını vurgulamış ve bu oy oranının tek başına bir iktidar bile getirebileceğinin altını çizmiştim. Tek başına iktidar olamasa bile bir koalisyon içinde yer alması olasılığı çok yüksektir.
Gerek CHP'lilerin gerekse CHP muarızlarının bu "yüzde 20" bandını ısrarla dile getirmeleri; CHP'liler ve muarızları bakımından farklı beklentilerle olmaktadır. CHP'liler eğer yüzde 20 bandının biraz olsa üzerine çıkarlarsa, başarılı olduklarını dile getireceklerdir. Muarızları ise bu yüzde 20 bandından ısrarla söz ederek; kendi yandaşlarına moral aşılamak istemektedirler.
CHP'deki son kongreler
Bu yazıyı kaleme alırken; İstanbul CHP İl Kongresi'nin ayrıntılarını alamamıştım. Bu nedenle pazar günkü kongreden söz edemeyeceğim. Fakat diğer il ve ilçe kongrelerinde gördüğümüz kavgalar ve havada uçuşan iskemleler; CHP'nin belli bir "hayatiyete" ulaştığını göstermektedir.
Klasik CHP'liler bu manzaralara çok üzülüyorlar. "Bu görüntüler bizim partiye yakışmıyor" diyorlar. İş "yakışmaya" kalsa bu türden görüntüler sadece CHP'ye değil Türk siyasal yaşamındaki partilerden hiçbirine yakışmaz. Ancak bu konuda olumsuz ya da olumlu bir kanaat belirtmeden önce; meselenin farklı yönlerinin düşünülmesinde yarar vardır. Bundan birkaç yıl öncesine kadar; CHP'nin üzerine bir anlamda "ölü toprağı serpilmişti." Kongrelerde farklı adaylar ve farklı listeler çıkmıyor; çıksa bile kavgasız gürültüsüz kongreler yapılıyordu. (Tabii istisnaları yok değildi.)
Bu kavgasız gürültüsüz kongrelerin nedeni; CHP'lilerin çoğunda iktidar umudu olmamasıydı. İktidar yolu kapalıyken; parti yönetimine gelsek ne olur gibisinden bir düşünce egemen idi. Sadece yerel yönetimlerde şanslı olunan merkezlerde kavga çıkıyordu.
Şimdi bu kavgalar genelleşmiş durumda. Zira CHP'li seçmen daha doğrusu CHP'li kongre delegeleri; partileri açısından bir iktidar olasılığı düşünüyorlar ve bu yüzden parti kongreleri son derece gergin geçiyor.
AK Parti'nin durumu ve sorunları
AK Parti kısmen Aleviler hariç olmak üzere toplumdaki hemen tüm eğilimleri bünyesinde toplamaya çabalayan bir örgütlenme olarak Türk siyasal yaşamına girdi. İlk girdiği seçimde seçim yasasının ve özellikle yüzde 10 barajının sağladığı bir avantajla tek başına iktidara geldi. Düşünün ki; kullanılan oyların neredeyse yarısı TBMM içinde temsil olanağı bulamamıştı. Daha sonra da "367 rezaletinin" halkımızda uyandırdığı tepki nedeniyle; oyların neredeyse yarısını alarak TBMM'ye girmişti.
Şu anda yapılan araştırmalar AK Parti'nin toplayabileceği oy oranının yüzde 48-52 bandında olduğunu gösteriyor. Milletvekili genel seçimlerine çok zaman olmasına karşın; bu rakamların "anlamlı" olduğunu düşünebiliriz. Fakat acaba bu "gidişat" nereye kadar sürecek? Kimi kara bulutlar dolaşmıyor mu?..
AK Parti'nin en başarılı olduğu iki politika ekonomi politikası ve dış siyaset olarak görülüyor. Ekonomik alanda; "bütçe disiplini" döviz ve faiz alanlarında direnme olarak karşımıza çıkıyor. Bu konularda karar verme yetkisi hâlâ AK Parti'nin ellerinde. Kolayına hata yapacağını da sanmıyorum. Fakat enerjide ortaya çıkabilecek kimi sorunlar örneğin petrol fiyatlarının çıldırması (!) bu gidişatı derinden etkileyebilir.
AK Parti'nin dış politikası belki ekonomi politikasından daha başarılı idi. Ancak dış politikada "kararlar"; çoğu kez sizin dışınızda alınıyor. Örneğin Beşşar Esed'le mükemmel bir işbirliği sağlandığı zannedilirken birdenbire her şey tersine dönebiliyor. Aynı şey; İsrail ilişkilerinde de görülüyor. İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman'ın münasebetsiz çıkışları bir yana; Mavi Marmara kepazeliği ilişkilerimizde onulması güç yaralar açtı.
Türk siyasal yaşamında CHP'nin başarısı; bir noktada başta AK Parti olmak üzere diğer partilerin performansına bağlı.
CHP'liler şimdilik umutlu görünüyor...
(Bugün gazetesinden alınmıştır)