Okullarımıza, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in Hayatı, seçmeli ders olarak konulacak. Başta CHP olmak üzere, birtakım farklı kuruluşlar ve kişiler, seslerini yükseltmeye başladılar: “Bu uygulama laikliğe aykırıdır.” “Eğitimde Orta Çağ karanlığına mı döneceğiz?” dediler.
Tekkeler ve Türbeler kapatılırken de, Halifelik kaldırılırken de gerekçe olarak laiklik gösterilmişti.
Padişah idaresini, bütün kurumlarıyla ortadan kaldırmamıza ve Cumhuriyet rejimini kurmamıza rağmen, bir muhalefet partimiz yoktu. Türkiye’de galiba ilk muhalefet partisini Kazım Karabekir ve arkadaşları kurmuşlardı. Üç ay sonra o Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası “laikliği ihlal etmek” gerekçesiyle kapatılmıştı.
Bir muhalefet partisinin olmayışı siyaset hayatımızda hem keyfiliği artırmış, hem de çeşitli suistimalleri kolaylaştırmıştı. Atatürk, en yakın arkadaşlarına, -hatta zorla- bir muhalefet partisi kurdurmuştu. Kız kardeşi Makbule Atadan’ı bile o Serbest Fırka’ya yazdırmıştı. Genel Başkan Fethi Okyar, Atatürk’ün çok yakın arkadaşlarındandı. Atatürk’ün zoruyla bu vazifeyi yüklenmişti. Atatürk sanıyordu ki halk, Serbest Fırka’ya rağmen CHP’ye oy verecektir. Mahalli seçimlerde halk Serbest Fırka’ya kaymaya başladı. Ahmet Ağaoğlu’nun ve Fethi Okyar’ın hatıralarında okudum:
Atatürk Fethi Okyar’ı Çankaya’ya çağırdı ve Ona dedi ki:
-Serbest Fırkayı derhal kapatacaksınız!
Fethi Okyar:
-Yapmayın Paşam! dedi. Bana bu partiyi zorla siz kurdurdunuz. Şimdi ben hangi gerekçeyle bu partiyi kapatayım?
-Partimiz laikliği ihlal etti, dersiniz olur biter!
Fethi Bey Çankaya Köşkü’nden ağlaya ağlaya ayrıldı.
CHP kendi laiklik anlayışına uymadığı için İslamiyeti değiştirmeye başladı. 1931 yılında Devlet Matbaasında bastırdığı 1950 yılına kadar liselerimizde okuttuğu 4 ciltlik tarih kitabının 85-90. sayfaları arasında Kur’an-ı, Hz. Peygamberin eseri olarak gösterdi: “Muhammed kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı bir dine, vatandaşlarını davet etti...” “Muhammet’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir. O Arapların pek fena ve ıslaha muhtaç taraflarını gidermek için lüzum ve ihtiyaca göre hükümler koyuyordu” gibi saçmalıklar, CHP tarih kitaplarında inkâr naraları atıyordu.
Edirne CHP milletvekili Şeref Aykut 1936 yılında İstanbul’da Muallim Ahmet Halit Kitabevi’nde bastırdığı KAMALİZM isimli kitabın 3. sayfasında diyordu ki: “Kamalizm yalnız yaşamak dinini aşılayan ve bütün prensiplerini ekonomik temeller üzerine kuran bir dindir.”
CHP İslamın Amentüsünü yani imanın 6 şartını kendi laiklik anlayışına aykırı bulduğu için “Türk’ün yeni Amentüsü”nü İrade-i Milliyye Matbaasında bastırarak dağıtmıştı. Türk’ün yeni Amentüsünde deniliyordu ki: “Vatanımızı yoktan var eden Mustafa Kemal’e, onun ordularına, onun kanunlarına, öldükten sonra dirilmeyeceğimize, ahiret gününün olmadığına, iyilik ve kötülüğün insanlardan geldiğine ve Atatürk’ün Tanrının en sevgili kulu olduğuna inanırım!..”
Yazacaklarım bitmedi. CHP’nin bir de Atatürk’ü putlaştırma gayreti var ki anlatılması için kırk sütun lazım. Velhasıl CHP bu çok yanlış, bu çağımızın bin yıl gerisinde kalan zulüm yüklü lâiklik anlayışından vazgeçmediği müddetçe “Yâ Allah!” demeyi bile laikliğe aykırı bularak meydanlara dökülecektir. “Türkiye lâiktir; lâik kalacak!” feryatlarıyla bağırıp çağıracaktır.
(Türkiye gazetesinden alınmıştır)